"Makina"daki performansıyla milyonları kendine hayran bırakan Gürgen Öz, "Avrupa Yakası"nda ise sevenlerini hayal kırıklığına uğrattı!
Ekibe katılmasıyla diziden ayrılması bir olan oyuncu, Billboard dergisine verdiği röportajda "Avrupa Yakası ile uyuşamadım. Rol içime sinmedi. Gidişatının çok keyifli olmadığını düşündüm ve ayrıldım" dedi.
Hayvanlarla aranız iyi midir? - Kedim Bodur arkadaşım, çocuğum gibi. Yalnızlığımı alıyor. Sokakta bile kedi, köpek görsem seviyorum. Bu iguanaya şimdi dokunabiliyorsam bu Bodur sayesindedir...
Yeni programınız "Ateş Böceği" Kanal 1’de olacak. Formatı hakkında bilgi verir misiniz?
- ANS Prodüksiyon tarafından yapılan eski "Saklambaç"ın yeni versiyonu. Aşkla, kendimizle, yarışmacıların kendisiyle dalga geçtikleri bir şey yapmak istedik. Türk tipi kadın-erkek ilişkisiyle ve TV’ye çıkmakla dalga geçmek üzerine bir program.
Sırada bu ay sonu vizyona girmesi planlanan bir de "Plajda" filmi var...
- Konusu özetle; başarısız iki oyuncunun bir cinayete şahit olunca kadın kılığına girmeleri... Klişeler üzerine kurulu, seyirciyi eğlendirmeyi amaçladığımız bir film oldu.
"Avrupa Yakası"ndan ayrıldınız değil mi?
- Evet. Rol içime sinmedi. Gidişatının çok keyifli olmadığını düşündüm. Uyuşamadım diziyle.
Geri planda kaldığınızı mı hissettiniz?
- Aslında biz başlarken, iki yeni karakterdik Binnur’la (Kaya) birlikte. Binnur müthiş bir oyuncu. "Avrupa Yakası"ndan sonra hayran kaldım ona. Öyle hikayeleri var ki, dinlerken gülmekten yere yuvarlanırsınız. Kadın komedyen bulmak çok zor. Bense kafamdaki karakteri oturtamadım dizide. Cesur, çok gelişmedi, alanı dardı. Keyif almamaya başladım doğal olarak. Benim için çok da bir anlamı kalmadı. Düşüncelerimi Gülse’ye (Birsel) söyledim, anlayışla karşıladı. Kavga da etmedik, çok tatlı bir şekilde ayrıldık. Bu benim kariyerimle ilgili bir karardı. Ama onları tanıdığım için çok mutlu oldum.
Bu kadar farklı alan içinde en sevdiğiniz hangisi?
- TV programcılığını Okan’la (Bayülgen) çalışırken çok sevdim. En çok sinemayı seviyorum. Uzun yıllar iyi filmler yapmak istiyorum. Bu bir gişe filmi de olabilir.
Sizi izleyenlerden bugüne kadar gelen en şaşırtıcı istek ne oldu?
- "Makina"da yaptığımız skeçler döneminde, bir kadın izleyici arayıp "Bir arkadaşımız evleniyor, skeçlerdeki gibi, sanki evliliğe karşı iki karaktermişsiniz gibi nikáha gelir misiniz?"diye inanılmaz uçuk bir teklifte bulunmuştu. Ben de "Teşekkür ederim, beni çok onore ettiniz" diye nazikçe geri çevirmiştim. Hakaret mi ediyor, yoksa beni sevdiğini mi söylemeye çalışıyor anlamadım.
Annenize sorsak sizi nasıl tarif eder?
- İyi bir çocuk der herhalde. Yemek yemeyi sevdiğimi söyler sanırım. Yaptığım işlerle de gurur duyar. Annem benim sığınağımdır.
Sarhoş olduğunuzda nasıl bir adam olursunuz?
- Çocuk gibi, çok keyifli ve komik bir adam oluyorum. Fakat çok sarhoş olmuyorum. Tadını sevemiyorum, alışmak da istemiyorum açıkçası. Abartılı bir insanım, ya alışır da içkiyi de abartırsam diye düşünüyorum haliyle.
KENDİME GÖRE BİR ÇAPKINLIĞIM VAR
- Kadınlar konusunda da abartılı olduğunuzu düşünüyor musunuz?
- Valla ben dozajı ayarlayamayan bir adamım. Ya çok aşık olurum, ya nefret ederim, arası yok. Hepimizin hastalıkları var, benimki de bu. Aşık olduğumda yapamayacağım şey yoktur, dünyalar gelse yakar yıkarım. Aşık değilken de normal bir insan oluveriyorum. Kendime göre bir çapkınlığım var. Ama Reina’ya gideyim de şu mankenin peşine düşeyim demem.
Gerçek anlamda kaç kez aşık oldunuz?
- İki ya da üçtür, sanırım. Çok deli olduğum, arzuladığım ve unutamadığım bir, iki kız oldu.
Kadınların sizi deli eden bir huyu var mı?
- Ben zor bir adamım. Şımarık, umursamaz davranabiliyorum. Ama aynı zamanda net ve direkt bir adamım. Bu onları çok zorluyor. Ele avuca sığmayan bir adam olduğum için, beni olduğum gibi kabul edecek az kadın var. Kendim olduğumda çok eğlenirim. Güzel gülen kadınlardan etkilenirim. Seni çıldırtan nedir derseniz, kıskandırılmak, aldatılmak ve bana yalan söylenmesi... Kontrol edilmekten nefret ederim. Yanımdaki kadının herkesle çok samimi olmasını istemem örneğin. Bu konuda çok eski kafalıyım. İlişkilere klasik bir bakışım vardır.
Sizce, sizi sevmeyenler hangi huyunuzdan bahsederek kötüleme yoluna giderler?
- Ekranlarda komiğim ama gündelik hayatımda komik biri değilim. Mesafeli bir adamım. Karşımdakini tanımadığım için savunma mekanizması oluşturuyorum. Beni sevmeyenler ilk tanıdıklarında "Vay kendini bir şey sanıyor" diyebilirler.
Taytlı bir kahraman olmak bana göre değil
Babanız doğa tutkunuymuş ve bu yüzden çocuklarına hep doğayı andıran isimler vermiş. Sizin adınızla da küçükken babanız dahil birçok kişi dalga geçmiş. Adınızdan memnun musunuz?
- Memnunum. Bunun azabını çok çektim, ama bu beni aynı zamanda özel yapan bir şeydi. Kendimle dalga geçmeyi bu sayede öğrendim. Eskiden bunu çok kompleks yapardım. Bu çok rahatlatıcı ve komedi için çok yararlı bir şey. Kendini çok ciddiye almamak lazım hayatta.
Bir süper kahraman olsaydınız hangisi olurdunuz ve gerçekten tayt giyip bizi kurtarır mıydınız?
- Tayt giyen bir süper kahraman olmazdım açıkçası. Çok karizmatik olduğunu düşünmüyorum. Süper kahramandan ziyade, hani Yandım Ali gibi bir Osmanlı kahramanı olmak isterdim. Tarihi bir karakter, hem filmi de oldukça iyiydi.
Beni sırtımdan vurana bunun bedelini ödetirim
Çok sinirli bir adamım ama bu aralar daha sakinim. Sanırım 30’uma gelmemin de etkisi var. Haksızlığa uğradığımda çok vahşileşebiliyorum. Beni arkamdan vuracak bir hareket yapıldığını hissettiğimde bunun hıncını alırım, bedelini ödetirim. Eğer bunu ben yapıyorsam, kendime de bunun bedelini ödetirim. Açıkçası kırdığım birçok kadın var. Hiperaktifim, bazen çok bencil ve kırıcı olabiliyorum. Hatalarımı olabildiğince telafi etmeye çalışıyorum.