Dünyada 7 bin yıldan beri bilinen bir bitki olan ketenin, bazı araştırmalarda meme ve prostat kanseri riskini azaltmaya katkı sağladığı ve aynı zamanda kalp hastalığının önlenmesinde de başarılı sonuçlar elde edildiği bildirildi.
Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi (GOÜ) Ziraat Fakültesi Tarla Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Güngör Yılmaz, yetiştiriciliği yapılan ketenin tek yıllık 60-90 cm kadar boylanabilen otsu bir bitki olduğunu ve ketenin bir lif bitkisi olmasına rağmen yağlık ya da tohumları kullanılan tiplerinin daha yaygın olduğunu belirterek, "Keten tohumları yüzde 38-42 oranında yağ içeriğine sahiptir. Önemli düzeyde omega-3 içeren bitkilerden birisidir.
Keten yağı pişirmeye pek uygun olmayan, daha çok salatalarda kullanılması uygun olan bir yağdır. Bu yağın yaklaşık yüzde 45-52'sini omega-3 yağ asitleri oluşturmaktadır. Bunun dışında ketende omega-6 ve omega-9 yağ asitleri de bulunmaktadır. Ayrıca K, Mg ve Zn minerallerinin yanı sıra A, B, ve E vitaminleri de bulunmaktadır'' dedi.
Ketenin birçok hastalığın tedavisinde kullanıldığını ifade eden Prof. Dr. Yılmaz, "Omega-3 yağ asidi kalp hastalıklarının önlenmesinde başarılı olmaktadır. Kandaki trigliserit ve kolesterolün düşürülmesi ve kan basıncının azaltılmasına yardımcı olur. Günümüzde koroner kalp hastalıklarını tetikleyen beslenme ve yaşam biçimlerinin artmasına karşılık, omega-3 kaynaklarının azalması, koroner kalp hastalıklarının artışına neden olmuştur. Omega-3, alfa linolenik asit (ALA) olarak bilinen bir yağ asididir. Diğer taraftan bazı araştırmalarda meme ve prostat kanseri riskini azaltmaya katkı vermektedir. Keten tohumlarından yüksek düzeyde biyoelverişlilik elde edebilmek için günde 12 g alfalinolenic asit alınmalıdır. Bunun için de günde 50 gram öğütülmüş keten tohumu veya 20 gram keten yağının tüketimi önerilmektedir'' diye konuştu.
Ketenin Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde zaten bilindiğini ancak, tarımsal üretim sistemi içerisinde bu bitkiye daha fazla önem verilmesi ve ürün çeşitliliği içerisinde de yer bulması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Yılmaz, Tokat koşullarında yaptıkları araştırmalarda ketenden dekara ortalama 150 kg tohum verimi alabildiklerini ve Mart ayının ikinci yarısında ekilmesi durumunda Temmuz ortalarında rahatlıkla tohum amaçlı hasat olgunluğuna ulaşabildiğini ifade etti.
Prof. Dr. Güngör Yılmaz, tekstil sanayiinin de bu bitkiye önem vermesi durumunda hem lif hem de tohum amaçlı keten üretiminin ülkemizde hak ettiği yeri alabileceğini, böylece alternatif bir bitkinin tarımsal ürün deseni içerisinde yer bularak tarım ve sanayiinin gelişimine katkıda bulunabileceğini kaydederek, bu bitkinin organik yetiştiriciliğe de çok uygun olduğunu, yaygın hastalık ve zararlısının olmadığını, üretiminde çok fazla ekstra gübre kullanımına da gerek bulunmadığını kaydetti.