1
Haziran
2025
Pazar
SİYASET

"Valilerimiz yetki kullanıyor"

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bazı muhalefet partilerinin seçim sürecini hangi anlayışla geçireceklerine dair ilk sinyalleri vermeye başladıklarını belirterek, "Eğer benim belediye başkanlarımın yaptıkları bir suç varsa, buyrun, yargıya gider suç duyurusunda bulunursunuz. Niye bulunmuyorsun. Çünkü yaptığınız işin tutarlı olmayacağını biliyorsunuz da onun için. Hatta yaptıkları işin ucunun kendilerine dokunacağını biliyorlar da onun için" dedi.

Erdoğan, Türkiye'de demokrasinin ve halkın iradesinin çamur siyasetiyle sarsılmayacak kadar sağlam olduğunu söyledi.

Başbakan Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada 29 Mart yerel seçimler için çalışmalarını Cumartesi günü Ankara'da düzenledikleri aday tanıtım toplantısı ile başlattıklarını ve ilk seçim mitingini Pazar günü Kocaeli'de yaptığını hatırlattı.

2006'da Kocaeli'de 99 tesisin, 1 yıl sonra 111 tesisin toplu açılışını yaptıklarını hatırlatan Erdoğan, bu ziyaretinde de 105 eseri Kocaeli'ne kazandırdıklarını anlattı.

Erdoğan, Kocaelililerin kendilerini yalnız bırakmadığına işaret ederek AK Parti olarak milletin bu coşkusunu, bu vefasını hiçbir zaman nazarı dikkatlerinden uzak tutmayacaklarını ifade etti.

"Türkiye'de ortalama 15 - 16 aya bir seçim düşüyordu"

Türkiye'nin çok partili hayata fiilen geçtiği 1950'den 2002'ye kadar Türkiye'de ortalama hükümet etme süresinin 16 ay olduğunu hatırlatan Erdoğan, bu dönemde 13 milletvekili seçimi, 8 milletvekili ara seçimi, 11 yerel yönetimler seçimi, 8 Cumhuriyet Senatosu kısmı seçimi olmak üzere toplam 41 kez seçim yaşandığını belirtti. 52 yılda 41 seçim yapıldığını kaydeden Erdoğan, "Ortalamaya vurduğunuzda Türkiye'de her 15-16 aya bir seçim düşüyordu. Hiçbir Parlamento'nun normal süresinde görevi tamamlayıp seçime gittiğine bu ülke maalesef şahit olmadı.

2002 yılına kadar Türkiye ortalama bu eksik, aksak süreçte bu tür hükümetlerle seçim gördü. Bu durum Türkiye'de kronik bir istikrarsızlığı işaret ediyordu. Hükümetler, bakanlar, milletvekilleri daha ne iş yaptıklarını anlamadan ya hükümet değişiyor, ya da Türkiye yeni bir seçim sürecine giriyordu. Üstelik o dönemde artık yerleşik hale gelmiş popülist siyaset neticesinde her seçim ekonomik dengelerin, siyasi dengelerin, sosyal dengelerin tamiri zor biçimde bozulmasını da beraberinde getirilyordu.

Seçim öncesindeki bütün plan ve programlar askıya alınıyor, bütün musluklar açılıyor, popülist harcamalar yapılıyordu. Seçim sonrasında da bunların telafisi için atılan adımlarla fatura yine halkımıza kesiliyordu" şeklinde konuştu.

Türkiye'nin içine girdiği bu kısırdöngüyü, bu istikrarsız yapıyı 3 Kasım 2002 seçimleriyle ortadan kaldırdıklarını ifade eden Erdoğan, 3 Kasım'ın adının erken seçim olduğunu ama aslında beceriksiz, başarısız, 'ben bunu 5 yıl götüremeyeceğim' diyen bir hükümetin pes edip, gelip millete teslim olması olduğunu anlattı.

O rada anahtarları teslim aldıklarını ve yeni bir sürecin başladığını belirten Erdoğan, bu defa buna tahammül edemeyenlerin erken seçim istemeye başladıklarını hatırlattı. Sorunun tamanının kendilerinden kaynaklandığını, geçmişte Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin nasıl yapıldığı ortada olmasına rağmen bunlara bile asla yaklaşmadıklarını ve farklı bir yola başvurduklarını anlatan Erdoğan, bu ülkede aklın, ilmin, tecrübenin iflas ettiği bir dönem yaşandığını söyledi.

Erdoğan, seçimi 5 ay öne aldıklarını ve yapılan seçim sonucunda milletin sandıkta bu ülkeyi istikrarsızlığa boğmak isteyenlere tokadı attığını ifade etti.

"Valimizin bu hassasiyetini tebrik ediyorum"

Erdoğan, konuşmasında ihtiyaç sahiplerine beyaz eşya dağıtan Tunceli Valisi'ne yönelik eleştirilere de cevap verdik. Bu iktidarın harcama musluğunu açmadığını, hiçbir populist söyleme ve eyleme tevessül etmediğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, seçim öncesinde farklı, seçim sonrasında farklı davranmadıklarını anlattı.

Türkiye'nin demokrasi tarihinde ilk kez bir hükümetin normal zamanını dolduracakken bunu 5-6 ay öne çektiklerini hatırlatan Erdoğan, bugün de, 22 Temmuz öncesinde olduğu gibi kendilerine 'seçim ekonomisi uyguluyor' diyenler olduğuna dikkat çekti.

Bunların çok çirkin olduğunu belirten Erdoğan şöyle konuştu: "Kalkıp Türkiye Cumhuriyeti'nin valisine veya valilerine karalama kampanyası başlatma gayreti içine girenler var. Valilierimiz Türkiye Cumhuriyeti'nin valileridir. Burada AK Parti ile bunu ilintili hale getirme gayreti içine giriyorlarsa o zaman 81 ilin Valisi de Tunceli Valimizin yaptığını yaparlar. Ayıptır. Çirkindir.

Bu Valimizin Sosyal Dayanışma ve Yardışlaşma Vakfı'ndan kalkıp oradaki yoksula yaptığı bir ayni yardım olayıdır. Bunu kalkıp YSK'nın açıkladığı birşeyle ilintili hale getirme gayreti içine girenler de var. Biz doğru bildiğimizi iktidar olarak yaptığımız gibi bizim valililerimiz de yasaların kendilerine verdiği yetkiyi aynen kullanırlar. Ben Valimizin bu hassasiyetini takdir ediyorum, tebrik ediyorum. Ama bunu hazmedemeyenler yıllar yılı bu ülkede fakiri fukarayı arayıp bulmamışlar ki.

Bu valilerimiz acaba seçim öncesi ne yaptılar, hiç fakir fukaraya gittiler mi bir bak bakalım. Gitmişse o zaman kalk bu Valiye teşekkür et. Ama gitmemiş de şimdi gidiyorsa o zaman ben de senin yaptığına katılırım. Bunlar çok çirkin şeyler. Bunlar kömüre de müdahele etmek istemediler mi? Bu ik anlamadan ya hükümet değişiyor, ya da Türkiye ytidar seçim zamanında mı kömür dağıttı? Bunların yapısı bu. Her zaman doğru olmayan, dürüst olmayan davranışlarla bu yolda mesafe alacaklarını zannediyorlar ama alamayacaklar."

"Seçimler demokrasinin tazelenmesidir"

Seçimlerin, demokrasinin en önemli aracı olduğuna işaret eden Erdoğan, "Seçimler demokrasinin tazelenmesidir, güç bulmasıdır. İktidarın da, muhalefetin de, muphalefet partilerinin de millet tarafından test edilmesidir" dedi.

Milletin seçimler yoluyla emaneti dilediğine verdiğini anlatan Erdoğan, AK Parti olarak seçimlere bu noktadan baktıklarını ifade etti. Yaşadıkları her seçimden sonra milletin ne demek istediğini, hangi mesajı vermeye çalıştığını, neleri takdir ettiğini, neleri eleştirdiğini enine boyuna ölçüp biçtiklerini kaydeden Erdoğan, her seçimde artan desteği bir şımarma ve rehavet mesajı olarak değil daha çok çalışma ve gayret mesajı olarak aldıklarını ifade etti.

Erdoğan, "Yüzde 47 oy aldık diye kibirlenmedik, şımarmadık, gururlanmadık. Her seçim sonrasında hizmet aşkımızı büyüttük. Her seçimde ve her seçim sonrasında milletimizle daha fazla kucaklaştık. Partimizi kurduğumuz andan itibaren, 14 Ağustos 2001'den bugüne kadar her an, her saniye seçime hazırlıklı bir parti olduk. Anadolu'nun,
Trakya'nın yollarını seçimden seçime hatırlayan parti olmadık. Son 6 yılda gitmediğim şehir kalmadı. En az gittiğim şehire 3-4 kez gittim. 10 kez, 15 kez gittiğim iller var" diye konuştu. Seçime kadar 60'ı aşkın ile gideceğini açıklayan Erdoğan, parti yetkililerinin de geri kalan illerde seçim çalışması yapacaklarını belirtti. Erdoğan, "Son seçimdeki oyumuza bakıp yan gelip yatmıyoruz. Koşuyoruz, çalışıyoruz, milletimizle kucaklaşıyoruz" dedi.

"Çamur ve iftira siyasetinde mahirler"

Bazı muhalefet partilerinin seçim sürecini hangi anlayışla geçireceklerine dair ilk sinyallerini vermeye başladıklarını belirten Erdoğan, seçim atmosferini iftiralarla gölgelemek, karamalalarla yo almak isteyenler bulunduğunu anlattı.

Projeleriyle değil iftiralarıyla konuşacaklarını gösteren bu partilerin, seçim sürecini nasıl geçireceklerini ortaya koyduklarını belirten Erdoğan şunları kaydetti: "Eğer benim belediye başkanlarımın yaptıkları bir suç varsa, buyrun, Türkiye bir hukuk devletidir, yargıya gider suç duyurusunda bulunursunuz. Kaldı ki belediye başkanlarının milletvekilleri gibi dokunulmazlığı da yok.

Git hemen suç duyurusunda bulun. Biz de haksızlığın yanında olmayız. Niye bulunmuyorsun. Çünkü yaptığınız işin tutarlı olmayacağını biliyorsunuz da onun için. Hakikatlerle ilgisi olmadığını biliyorlar da onun için. Hatta yaptıkları işin ucunun kendilerine dokunacağını biliyorlar da onun için. Bu kadar açık konuşuyorum. Bir çoğunda onlar var. Çamur siyesetinde, iftira siyasetinde belli maharetleri, belli tecrübeleri olduğu görülüyor.

Bu konuda çok mahirdirler. Ama biz onlar gibi konuşmayız. Biz gerekli olan o suç duyurusunu gerekli olan merkezlere, inceleriz inceleriz, ondan sonra yaparız. Belli ki ne geçmişten ders almışlar, ne de ezberlerini bozmuşlar. Seçim kampanyası sürecinin daha başındayken bir hususu ben size ilan ediyorum. Biz seçim sürecinde demokrasinin çıtasını düşüren bir söylem ve üslup içinde olmayacağı. Türkiye fotoğrafının bütk anlamadan ya hükümet değişiyor, ya da Türkiye yününe odaklanmaktan vazgeçmeyeceğiz.

Milletimizin üslubuyla konuşacağız. Ne aldatan olacağız, ne aldanan olacağız. Yüzde 34, yüzde 42, yüzde 47. İnanıyorum ki benim aziz milletim bütün bu oranların çok daha fevkinde bir AK Parti görecektir, görevlendirecektir. Bunun için de bütün gücümüzle çalışıyoruz. Bu seçim Türkiye'de demokrasinin geriye gideceği bir seçim olmayacaktır. Demokrasimizin de, güven ortamının da güçleneceği bir seçim olacaktır.

Herkes bilsin ki Türkiye'de demokrasi, Türkiye'de halkın iradesi çamur siyasetiyle sarsılmayacak kadar sağlamdır. Bu ülke demokrasinin yerel yönetimlerde güçlenmesinin şehirlerimize neler kazandırdığını görmüştür".

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan partisinin Meclis grup toplantısında gündemdeki son gelişmeleri değerlendirdi.

İşte Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları:

Millet bu ülkede istikrarı bozmak isteyenlere tokadı attı. Ve şunu gördü bu iktidar harcama musluğunu açmıyor. Seçim öncesi ve sonrasında farklı davranmıyor.

Şimdi yine bize seçim ekonomisi uyguluyor diyenler var. Ve devletin valisine karşı karalama kampanyası başlatanlar var. Valilerimiz TC'nin valileridir. Bak bu valiler daha önce garip gurebayı ziyarete gitmişler mi? Yok gitmemişler de seçim geldi diye gidiyorlarsa tamam.

Benim belediye başkanlarımın yaptığı bir hata varsa yargıya gidersiniz suç duyurusunda bulunursunuz. Belediye başkanlığının dokunulmazlığı da yok. "Dokunulmazlık kalksın kalksın" diyorsun. Neden suç duyurusunda bulunmuyorsun?

Çünkü yaptığınız işim hakikatlerle ilgisi olmadığını biliyorsunuz da onun için... Ki yaptıklarının kendilerine de dokunacağından korkuyorlar da onun için... Bunu da açık söylüyorum. Biz yanlışın yanında durmayız, bir hata varsa inceleriz suç duyurusunda bulunuruz..

Ana muhalefet partisi lideri, "AB yolunda destekleyeceğiz demiş"... Brüksel'den böyle bir mesaj aldık. Umarım sözlerini tutarlar.

Milletin talepleri karşısında devlete "körlük" öneren Baykal sandık göründü şimdi açılım üzerine açılım yapıyorlar. Bize kapatma davası açanlarında bu konuda bir özeleştiri yapmaları gerekir. Hukuk sadece AK Partiye mi işliyor? Millete doğru açılım yapmalarını elbette olumlu görürüz.

CHP HAKKINDA SUÇ DUYURUSU

CHP’nin "çarşaf ve Kuran kursu"
açılımlarıyla ilgili Genel Başkan Deniz Baykal ve parti yöneticileri hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunuldu.


Mahir Akkar adlı vatandaş, Baykal, CHP Merkez Karar ve Yönetim Kurulu üyeleri, Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen, İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin ve Kocaeli Belediye Başkan Adayı Sefa Sirmen hakkında ve "Partinin kapatılması talebi"ni de içeren suç duyurusu dilekçesini Başsavcılığa verdi.

Çıkışta gazetecilere açıklama yapan Akkar, "CHP’nin artık laikliğin savunucusu bir parti olmaktan çıktığını, şeriatı çağrıştıran söylem ve eylemleriyle oy avcılığı yaptığını" savundu.

Akkar, CHP Genel Başkanı Baykal’ın, parti kuruluş ilkelerine ihanet içinde olduğunu ve takiyye yaptığını ileri sürdü.
 

İHA
Yayın Tarihi : 10 Şubat 2009 Salı 13:37:42
Güncelleme :10 Şubat 2009 Salı 13:44:50


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?