22
Mayıs
2025
Perşembe
SİYASET

3 günde ne değişti?

CHP Genel Başlakın Deniz Baykal, partisinin grup toplantısında ekonomik kriz ve Ergenekon konularını değerlendiriyor. İşte konuşmasından satırbaşları:
İşte Baykal’ın sözlerinden satır başları:

"Ekonomik krizin dibini bulduk, geçiyoruz" gibi değerlendirmelerin çok doğru olmadığını Merkez Bankası Başkanı açıkladı. Sürprizlere hazır olunması gerektiği uyarısında bulundu.

Gazze'de maalesef geride bıraktığımız hafta içinde de hiçbir olumlu gelişme sağlanamadı. Bunun büyük bir üzüntüyle tespit ediyorum. BM’nin aldığı karar hem İsrail hem de Hamas tarafından reddedildi. Çatışmaların sürmesi için ortak irade ortaya konuldu.

Ateşkesin reddedilmiş olmasını çok üzüntüyle karşılıyorum. Bu ateşkes çağrısı 13 gün sonra yapılabildi. En ağır suçlamalar yapan Türkiye ne yazık ki, bu süreç içerisinde etkin bir rol oynayamadı. Bu süreçte kullanılan ifadeler dile getirilen anlayışlar maalesef Türkiye’nin etkin bir rol oynama şansını da ortadan kaldırmıştır.

Türkiye iktidarıyla muhalefetiyle kamuoyuyla gayret gösterdiği halde, bizim adımız esamemiz geçmemiştir. Tabi başından beri Türkiye gerçekleştirilebilir somut diplomatik önerilere çevirmemiştir. Bu da Türkiye’yi etkisizleştiren bir sonuç yaratmıştır. Hala Türkiye oradaki yaralıları Türkiye’ye aktaracak bir hava köprüsü kuramamıştır. İlk andan itibaren insani yardımı hedef almamız lazımdı. Ateşkes kararının alınması için daha hızlı bir çalışma yapmak durumundaydık Umut ediyorum bu süreç bir an önce çözülür. Sorunun çözümünün nereden geçtiğini hepimiz biliyoruz.

Çarşamba günü çarpıcı gözaltına almalar gerçekleştirildi. Gözaltına alınan isimlerden biri MGK eski Genel Sekreteri, bir orgeneral, bir tümgeneral, bir önceki Cumhuriyet Başsavcısı’nın evi aranmıştır, eski YÖK Başkanı gözaltına alınmıştır.

Toplum derinden sarsılmıştır. Toplumun en saygıdeğer diye bilinen insanları, şimdi apar topar evlerinden alınıp, ağır suçlarla suçlanması gereken insanlarmış gibi derin bir kaygının içine sürüklenmiştir. Türkiye kritik birkaç gün yaşamıştır.

Çarşamba günü bu gözaltılar gerçekleşti. O günün akşamında toplumun heyecanı, kendisini hissettirmeye başladı. Biz basın toplantısı yaparak durumun ne kadar kaygı verici olduğunu belirtip, alarm verdik. Komutanlar toplantı yaptı. Genelkurmay Başkanı randevularını iptal ederek, Başbakan’la 1 saat 15 dakika görüştü. Ardından Cumhurbaşkanı ile görüştü. Bunlardan sonra Başbakan Adalet ve İçişleri Bakanları ile görüştü.

Genelkurmay’dan son olayların görüşüldüğü kamuoyuna duyuruldu. Onun ötesinde bir açıklama yapılmadı. Memnuniyetle gördüm ki bir muhtıra verilmedi. Ama olayın ciddiyeti herkes tarafından kabul edildi.

Ergenekon Davası ile ilgili olayı yeni bir aşamaya taşıma kararının ciddi bir frenle durdurulduğuna tanık olduk. Bizim bu davayla ilgili başından beri bir iddiamız var: Bu dava hukuki olmanın ötesinde, siyasi bir davadır. Emniyet güçleri yasalara yönelik bir ihlali gördükleri için harekete geçmiş değiller. Siyasi talimatla Emniyet’in harekete geçmesi, bizzat Başbakan, o zamanki Dışişleri bugünkü Cumhurbaşkanı vermiştir.

MGK Genel Sekretiri, orgeneral, tümgeneral, YÖK Başkanı gözaltına alınacaksa, Cumhuriyet Başsavcısı’nın evi aranacaksa herhalde elinizde çok sağlam deliller olacak. Gözaltına alınmasını gerektiren çok sağlam hukiki dayanaklarınız olacak. Ancak eğer böyle bir deliliniz varsa uygulama başlatırsınız. Eğer böyle sağlam deliller elinizde var idiyse, daha hakim önüne bile götürülmeden, 3 gün içinde bu insanlar serbest bırakılmıştır. Serbest bırakılmalarına sevindim. Ama ne oldu o 3 günde? Gözaltına alınma kararını veren serbest bırakılmasına da karar veriyor.

Eğer gözaltına alınma bir hukuki gereklilik olarak uygulanmış ise, bu hukuki gereklilikten siz neden vazgeçiyorsunuz? Eğer vazgeçiliyorsa bu ortada bir hukuki altyapının bulunmadığını, hukuki bir altyapı bulunmadan her an fiili dengeye göre vazgeçilecek bir kararın peşinde olduğunuzu gösterir.

Eğer hukuk işliyorsa, bunu kim engelleyebilir. Hukuk işlemiyorsa, o noktada birileri hukuk işlemiyor diyerek uyarıda bulunur, siz de hukukun gereğini yerine getirirsiniz. Eğer hukuk işliyor olsa, bir dakika dersiniz, burada hukuk işliyor. Bunu diyebildik mi? Niye diyemedik? “Dosya sağlam oluşturulmadı” O zaman neden uyguluyorsunuz. “Doysa sağlam da uygulayamadık” mı diyorsunuz? O zaman neden uygulayamıyorsunuz?

Bu davanın fırsat bulduğu zaman uygulandığını, fırsat bulunamayınca da uygulanmadığını gösteriyor. Bu dava benim gözümde bir kez daha inandırıcılığını kaybetmiştir.

İster oda başkanı olsun, ister MGK Genel Sekreteri… Herkes için hukuk eşit.

Bu dava benim gözümde hukukiliğini bir kez daha kaybetmiştir.

Çıkıp kimse dokunulmaz değildir, hiç kimsenin bulunduğu noktadan dolayı hesap sorulmazlığı yoktur diye nutuk atmak kolay. Bu nutku atanların o sözlerin gereğini yapabilmeleri lazım. Yapabiliyor musun onun gereğini? Yapabilmenin bir boyutu da önce kendi dokunulmazlığını kaldıracaksın.

Kendin dokunulmazlık zırhının arkasına saklanacaksın, sana hukuk işlemeyecek, savcı işlemeyecek, yargıç işlemeyecek… Sonra nutuk atacaksın… Önce sen hesabını ver. Maliye Bakanı versin. 4 defa af çıkartarak Maliye Bakanı kendisini korumaya çalışıyor. RTÜK Başkanı hesabını versin… Fenerciler ne oldu? Emekli Paşalara gücün yetiyor da RTÜK başkanına neden yetmiyor.


Burada insanların haysiyetleri şerefleri canları tehlikede. 2500 sayfalık iddianame olur mu? Oldu. İnsanlar tutuklanıyor 1.5 yıl sonra iddianame geliyor. 6 ayı geçti ikinci iddianame yok. İkinci tutuklamalar bekliyor. Bu ortaya çıkmıştır. Gözaltı soruşturmanın gereği bir tedbir olarak değil, bir cezalandırma yöntemi olarak kullanılmaktadır. Kamuoyu önünde onları güç duruma sokarak ve cezaevinde mahkum etme anlayışı kendisini gösterdi. Dalga dalga adalet olmaz. Kimleri neyle suçladığını ortaya koyup, sonra onları yargılayacaksın. Ucu açık yargılama. Bu ne demek biliyor musunuz?

Bu dava hibrit bir dava. İki ayrı yönde çalışan bir dava. Bir boyutuyla suç örgütleriyle ilişkisi olan insanlara yönelik, bir boyutuyla da onlarla mücadele etmiş hukuk adamlarına aydınlara yönelik bir dava. Şu hukuka bakın. Bir kısmı o taraftan bir kısmı bu taraftan.

Bu dava hibrit bir dava. Sanıktan kanıta ulaşmaya çalışıyorlar, hukuk ilkelerini ihlal ediyorlar. Canlı yayında delil toplama faaliyetleri yapılıyor. Tuncay Güney ne derse onu iddianameye koyuyorlar. Bir Tuncay Güney var. Kim olduğu belli değil. Bence o bilirkişi Savcının bilirkişisi.

Kenthaber
Yayın Tarihi : 13 Ocak 2009 Salı 14:44:15


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?