Bakan Çiçek, açılımla ilgili TBMM'ye 10 Kasım Salı günü bilgi verilmesini planladıklarını söyledi.
Devlet Bakanı, Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, demokratik açılımla ilgili TBMM'ye 10 Kasım Salı günü bilgi verilmesini planladıklarını söyledi.
Bakan Çiçek, Bakanlar Kurulu Toplantısı'nın ardından yaptığı açıklamada, domuz gribi ile ilgili valiliklerin gerekli çalışmaları yaptıklarını, vatandaşların maddi talepleri söz konusu olursa karşılamaya çalıştıklarını söyledi. Çiçek, "Devlet olarak mağdur vatandaşlarımızın sıkıntılarının giderilmesi için elimizden geleni yapacağız" dedi.
Demokratik açılım süreciyle ilgili TBMM'de bir görüşme yapılacağını belirten Çiçek, görüşmenin 10 Kasım Salı günü yapılmasını istediklerini, ancak bunun meclisin gündemine bağlı olduğunu söyledi. Çiçek, "Eğer mümkün olursa önümüzdeki Salı, yani 10 Kasım'da yapılması planlanıyor. Hükümet olarak böyle bir talebimiz var" dedi.
Sözcü Çiçek, TBMM'ye sevk edilecek Diyanet İşleri Başkanlığı ile ilgili Kanunda Değişiklik Yapan Yasa Tasarısı'nı da toplantıda görüşeceklerini kaydetti. Çiçek, Anayasa Mahkemesi'nin bu tasarının bazı maddelerinin iptaline karar verdiğini hatırlatarak, "O günden beri bu yasa çıkmadığı için Diyanet İşleri Başkanlığı toplumun beklentilerini tam olarak karşılayamamaktaydı. Bu beklentileri karşılayacak ve teşkilatın yurtiçi ve yurt dışındaki vatandaşlara etkin din hizmeti sunabilmesi açısından önem arz etmektedir. Bununla ilgili kararı bugün vermiş olduk" diye konuştu.
"Ben Türk doktorlarına inanırım"
Devlet Bakanı, Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, domuz gribi aşısı olup olmayacağına ilişkin bir soru üzerine, "Ben Türk doktorlarına inanırım, Sağlık Bakanı arkadaşımız da bir doktordur. O aşı yapılmasında fayda vardır diyorsa, hiç tereddütsüz gider o aşıyı yaptırırım" dedi.
Çiçek, Bakanlar Kurulu Toplantısı'nın ardından yaptığı basın toplantısında, 14 Ekim'de AB-Türkiye 2009 yılı İlerleme Raporu'nun yayınlandığını hatırlatarak, bu raporun bugüne kadar yayınlanan raporlar içinde daha olumlu unsurlar içeren bir rapor olduğunu söyledi. Raporun Türkiye'yi eleştiren yanları da olduğunu belirten Çiçek, katıldıkları ve katılmadıkları noktalar olduğunu, bununla ilgili Bakanlar Kurulu Toplantısı'nda bir değerlendirme yaptıklarını söyledi. Çiçek, "Raporda eksiklik olarak yerine
getirilmesi istenilenler ilgili bakanlıklara gönderildi. Onlar değerlendirecekler. Mevzuat değişikliği gerekiyorsa onlar yapılacaktır" dedi.
KAMU BÜROKRASİSİNDE DEĞİŞİKLİK
Kamu bürokrasisi ile ilgili konuları da görüştüklerini belirten Çiçek, bunlardan ilkinin bakanlıklardaki uzman istihdamı ile ilgili olduğunu söyledi. Birçok bakanlıkta ve bağımsız kurullarda uzman adı altında kamu personeli çalıştığını hatırlatan Çiçek, bunların her birinin maaşında ciddi farklar bulunduğunu, bu yüzden kurumlar arası geçişlerin çok sık yaşandığını anlattı. Bu yüzden de uzmanlardan gerektiği gibi istifade edilemediğini belirten Çiçek, "Dolayısıyla bakanlıklarda uzman istihdamını yeni baştan bir düzenlemeye tabi tutan bir çalışmayla ilgili bilgi verildi. Bu çalışmayı bu ay içinde rapor haline getirip, Meclis'e sunacağız" diye konuştu.
İkinci bir çalışmanın da memur sicilleri ile ilgili olduğunu ifade eden Çiçek, sicil raporlarının bir kişinin kalitesini, kalibresini gösteren bir değerlendirme olmadığını söyledi. "Artık bundan kurtulunması gerekiyor. Sicil raporlarıyla ilgili de yeni bir düzenlemeye gidilecektir" diyen Çiçek, bu konuyu da kamu bürokrasisi ile ilgili yapacakları tasarıda netleştireceklerini söyledi.
Çiçek, üst düzey görevlere atama usulüyle ilgili önemli değişiklikler yapıldığını da belirtti. Genel müdür, müsteşar gibi kadrolara atamalarda bazı sıkıntılar yaşandığını kaydeden Çiçek, başarıyı esas alan, özel sektörden de istihdama imkan varan, kamudan da özel sektöre geçilmesine imkan veren bir düzenleme getirileceğini söyledi. Çiçek, "Bunların hepsini bu ay içinde tasarı haline getireceğiz ve en geç ay sonunda Meclis'e sevk edilecek" dedi.
"MAHMUR KAMPI'NIN NİHAYETLENDİRİLMESİ GEREKİYOR"
Daha sonra soruları cevaplandıran Çiçek, Mahmur Kampı'ndan dönenlerle ilgili bir düzenleme yapılıp yapılmayacağına ilişkin soru üzerine şunları kaydetti:
"Bu türlü konuların konuşulacağı zemin TBMM zeminidir. Bir kısım düzenlemeler yapılacaksa orada yapılacaktır. Dolayısıyla konunun bütün boyutlarıyla orada konuşulmasına imkan verecek tarzda önümüzdeki süreçte bu konuyu gündeme getirmeyi arzu ediyoruz. Muhtemelen salı olabilir dedim. Çünkü bu TBMM'nin gündemi. Siyasi partilerimiz de uygun görüyorsa, Meclis gündemi el veriyorsa bu konuşulacak. Mahmur Kampı meselesi bugünün meselesi değil. Bu kamp kurulduğu günden beri Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin gündemindedir. En az 17 senedir Türkiye'nin gündeminde. Dünün, bugünün konusu değil. Bunun BM boyutu var, başka boyutları var. Bunları zaten Türkiye müzakere ediyor. Bizden evvel de yapılıyordu. Bunun artık belli bir noktaya getirilmesi gerekir. Bu kampın orada nihayetlendirilmesi gerekir. Çünkü bu kampın çok değişik sorunları var. Bunları biliyoruz. Ama TBMM'de konuşacağımız konu, eşittir Mahmur kampı değil. Açılımla ilgili düşüncelerimizi ifade edeceğiz."
Bir gazetecinin 'TBMM'ye somut bir öneri getirecek misiniz?' sorusu üzerine ise Çiçek, "Doğru olanı, o gün orada bu işin değerlendirme konusu yapılmasıdır. Ben şimdi bugünden 'bunları konuşacağız' dersem, o zaman o konuşma biraz yanlış olur diye düşünüyorum. Zaten 2 aydır bu konuyu konuşuyoruz. Dolayısıyla 3-5 gün daha beklenebilir" şeklinde konuştu.
Çiçek, Başbakan Erdoğan, kabine üyeleri ve kendisinin de domuz gribi aşısı olup olmadığına ilişkin soruya ise, "Ben Türk doktorlarına inanırım, Sağlık Bakanı arkadaşımız da bir doktordur. O aşı yapılmasında fayda vardır diyorsa, hiç tereddütsüz gider o aşıyı yaptırırım" yanıtını verdi.
TBMM'yi kimin bilgilendireceğinin sorulması üzerine ise Çiçek, bunun salı günü belli olacağını söyledi. Abdullah Öcalan'ın yanına başka mahkumların gitmesi ile ilgili haberlerin hatırlatılması üzerine Çiçek, şunları kaydetti:
"Bazen sağlam kaynaklara dayanmadan yazılar yazılıyor, sonra da hükümetten veya bakanlardan bunun teyit edilip edilmemesi soruluyor. Bence böylesine hassas bir dönemde bilgi teyit edilmeden yazılması çok doğru değil. Çünkü bunun topluma çok değişik yansımaları oluyor. Özellikle konu yürek yakan bir konuysa, terör konusu olursa, çıkan her haberin toplumun değişik kesimlerinde yansımaları var. Bunun getirdiği bir kısım sıkıntılar var. Bu haberler ne ölçüde doğru? Hatta bir gazetede gördüm, harcanan para miktarına kadar yazılmış. Bir kısım hizmetlerin yapılması sadece bir kişi için değil, devlet bazı hizmetleri bir başka sebeple de yapıyor, o da eşittir, filancayla ilgili diye bir değerlendirme var. Önce bunları teyit etmeden yazmamak gerekir. İkincisi teyit edildikten sonra yazabilirsiniz. Haberi doğru verelim, yorumu herkes istediği gibi yapsın."
Türkiye'nin AİHM'nin yargı yetkisinin kabul ettiğini hatırlatan Çiçek, tasvip etmedikleri olsa da Türkiye'nin bunları uygulamak mecburiyetinde olduğunu söyledi. Çiçek, "Türkiye, Avrupa Konseyi'nin kurucu üyesidir, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni onaylamıştır. Türkiye'de hak kaybına uğradığını iddia edenler bu mahkemeye başvuruyor ve o kararlar çerçevesinde Türkiye bu kararların gereğini yerine getirmekle karşı karşıya. İmralı'ya gidecek hükümlü meselesi doğrudan bu açılımla alakalı değil. Buna ne ölçüde tesiri olur olmaz bu ayrı bir konudur. Ama İşkenceyi Önleme Komitesi'nin daha evvel Türkiye'yi ziyaretleri ve değerlendirmeleri var. Bu değerlendirmeler ışığında ortaya çıkan raporlar var. Türkiye bu komitenin yetkisini kabul etmiştir. Dolayısıyla olup bitenlere biraz da o açıdan bakarak bugünü değerlendirmekte fayda vardır. Bu işin ayrıntısı etraflı izah edilmediği zaman toplumumuzda hiç arzu etmediğimiz yorumlarla karşılaşıyoruz. Yüreği yanan insanlar var. Onların farklı değerlendirmeleri oluyor. Bunları istismar eden çevreler çıkıyor. Onun için konuya bu açıdan bakmak gerekecektir. Adalet Bakanlığım döneminde de bu konular geldi. Bir kısım hazırlıklar o zaman da yapıldı. Konuya AİHM kararı ve İşkenceyi Önleme Komitesi kararları doğrultusunda bakmak icap edecektir."
Diyarbakır'ın Galatasaray maçına çıkmama kararı ile ilgili bir soru üzerine de Çiçek, "Bu konu Türkiye Futbol Federasyonu'nun görev ve sorumluluğuna girer. Kulüplerimizin azami ölçüde hassasiyet göstermesi gereken bir konudur. Spor bir kardeşlik ve centilmenlik meselesidir. Dosta, kardeşçe, barış içinde yapılası gereken faaliyettir. Eğer bunun dışına çıkıldığında, spor spor olmaktan çıkar, başka anlam ifade eder. Onun için hepimizin ne söyleyeceksek, yapacaksak, sporun genel amacını aşan, onunla bağdaşmayan, onu zora sokan beyanlardan kaçınması lazım. Buna en evvel de spor camiasının dikkat etmesi gerekir. Sporu spor olarak yapalım. Spora başka şeyi karıştırmayalım. Hepimiz bu konuda hassas olsak iyi olur diye düşünüyorum" yanıtını verdi.
İlticayla Mücadele Eylem Planı ile ilgili yargı kararlarını bekleyeceklerine ilişkin açıklamasının hatırlatılması ve sivil mi yoksa askeri yargının mı kararını bekleyeceklerinin sorulması üzerine Çiçek, "Biz bu konuda ayrım yapmayız. Yargı kararı yargı kararıdır. Anayasa'daki o hükümler, 132. madde, ilgili hükümler konulurken, 'askeri yargıyı beklemeden konuşabilirsiniz, sivil yargının kararını bekleyeceksiniz' ayrımı söz konusu değil. Bu türlü soruları bana değil, bizatihi hukukun kendisine sormak lazım. Hukuk ne cevap veriyorsa, doğru olanı odur. Onun dışındaki yorumlar bence doğru olmaz. Bizatihi hukukun kendisini zora sokar. Çünkü karar verilinceye kadar kimin ne konumda olduğunu, suçlu mu suçsuz mu bunu ayırt edemezsiniz. Yargı karar vermeden evvel insanları şu veya bu şekilde nitelemek doğru olmaz. Hukuka hepimizin azami titizliği göstermesi gerekir. Yargının hangi kademesinde olursa olsun, sonucunu beklemek bence çok doğru olur" dedi.
meclise gelsin ama ne olarak gelecek yani açılım olarak hangi kanunu öne süreceksin ben bu açılımın amacından şüphe duyuyorum şimdi anayasanın diğer kanunlarına ters bir karar alınacak açılım bahanesiyle ve bir kısım insan mahkemeye gidecek sonra akp yine mazlum ayaklarına yatarak bak biz gayret ediyoruz ama engelleyenler var ve 3 ay daha polemik seneyi kapatacaklar tabi halk bundan ne alacak hiç çünkü açılım olmadan güney doğu halkının diğer insanlardan ne farkı ya da eksiği vardı tabi hiç peki ek olarak ne aldı hiç sadece dtp ye siyasi sov imkanı verecekler onlarda dünden razı