1
Mayıs
2025
Perşembe
SİYASET

AKP hesap veriyor

Devlet Bakanı Beşir Atalay, Türkiye'deki yoksulluğun bir günde, bir yılda üretilmediğini belirterek, geçmiş 10-15 yıla iyi bakmak gerektiğini söyledi. 

Atalay, Bahçelievler Prof. Dr. Mümtaz Tarhan Lisesinde, ''AK Parti İstanbul'a Hesap Veriyor'' konulu etkinlik çerçevesinde düzenlenen ''Sosyal Dayanışma, Sosyal Güvenlik ve Sağlık'' konulu toplantıya katıldı. 

Toplantıda konuşan Atalay, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin sosyal bir devlet olduğuna işaret ederek, çaresiz insan bırakmamanın, vatandaşın her derdiyle ilgilenmenin, kimsesizin kimsesi olmanın, sosyal devletin gereği olduğunu belirtti. 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın orijinal deyişiyle ''Garip gurebanın yanında olma'' anlayışının Türk milletinin değerlerinden biri olduğunu vurgulayan Atalay, yoksullukla mücadele konusundaki çalışmaları anlattı. 

Atalay, Türkiye'de yoksullaşma üzerinde düşünülürken mutlaka 2002 yılı öncesine bakılması gerektiğine işaret ederek, şunları kaydetti:
''Oraya bakmadan biz Türkiye'deki yoksullaşmayı açıklayamayız. AK Parti olarak hiçbir zaman mazeret üretmedik. Biz iddialı geldik, somut taahhütlerle geldik. Onları gerçekleştirmek için de çalışıyoruz. Ama Türkiye'deki bu yoksulluk bir günde, bir yılda üretilmedi. Özellikle geçmiş 10-15 yıla iyi bakmak gerekiyor. Hele 1990 ile 2002 arası, biraz daha ekonomik krizlerin fazla olduğu ve koalisyon hükümetlerinin daha önceki kazanımları da harcadığı bir dönemdir. Maalesef Türkiye'de koalisyon dönemleri daima harcamaya gelmiştir, bir şey
katmamıştır. O dönemi hatırlayacağız. Bir gecedeki fakirleşmeyi, kapanan işyerlerini, çiftçinin düştüğü durumu, üzerine giden hacizleri, esnafın perişanlığını ve gecelik faizleri, döviz kurlarını...''

-''ÇOK CİDDİ MESAFELER ALDIK''-

AK Parti olarak iktidara gelirken kalkınan, adalet ve refah üreten, ürettiğini paylaşan, alın terinin karşılığını alan, kaynaklarını harekete
geçiren, imkanlarını genişleten ve itibarı artan bir Türkiye hedeflediklerini dile getiren Atalay, bu konularda da çok ciddi mesafeler aldıklarını kaydetti. Atalay, yoksulluğun sadece sosyal yardım politikalarıyla çözülmesinin mümkün olmadığını dile getirerek, köklü çözümün, genel olarak ekonomik hayatı normalleştirmekten geçtiğini söyledi. 

Ekonomik hayatın yatırımı, ticareti, istihdamı ve bütün göstergeleriyle normalleşmesi halinde yoksulluğun kalıcı olarak azalacağına işaret eden Atalay, makro ekonomik politikalar iyileşmedikçe, genel ekonomide bir büyüme olmadıkça, yoksulluğun kalıcı olarak çözülemeyeceğini vurguladı. 

Türkiye'nin 1969-2005 yılları arasındaki 36 senede hiç tek haneli enflasyonu görmediğini de ifade eden Atalay, bunun kendi iktidarları döneminde başarıldığını ve yılın bu şekilde bitirilmesinin hedeflendiğini belirtti. 

Beşir Atalay, şunları kaydetti: ''Büyüme, yatırımın artması, ticaretin hareketlenmesi, Merkez Bankası stoklarındaki dövizin artması, borçlarımızın giderek düşmesi, bütün bunlar bizim makro göstergelerde biraz daha rahatladığımızı gösteriyor. İnşallah bu genel
iyileşme içinde en düşük gelirli kesime bunların daha fazla yansıyacağını göreceğiz.'' 

Devlet Bakanı Beşir Atalay, hükümetin çok bilinçli şekilde uyguladığı politikalardan birinin de her ailenin tükettiği genel ürünlerin fiyatını
artırmamak olduğuna işaret ederek, örnek olarak elektrik faturalarını gösterdi. Atalay, hanelere gelen elektrik faturalarının yüzde 50 düştüğünü ve adeta en düşük seviyede tutularak, hükümet tarafından desteklendiğini kaydetti. Başbakanlık bünyesinde 1986 yılında kurulan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Fonunun, il ve ilçelerde kurulu toplam 931 vakıf aracılığıyla vatandaşlara çeşitli yardımlar ulaştırdığını anlatan Atalay, iş kuranlara da destek verildiğini belirtti.

-''AK PARTİ VERDİĞİ SÖZÜ TUTAR''-

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nükhet Hotar Göksel de 3 Kasım 2002 öncesi ile sonrası arasında kıyaslama yapmanın, AK Parti iktidarının yaptıklarını ortaya koyduğunu söyledi. 

Türkiye'nin son 4 yılda büyüme oranları ile adeta dünya rekoru kırdığını, enflasyonda tek haneli rakamların yakalandığını belirten Göksel, bu başarıları, halkın yeniden siyasetçiye güvenmesini sağlamakla gerçekleştirdiklerini kaydetti. Göksel, ''Vatandaş biliyor ki AK Parti bir şeyi ya söylemez ya da verdiği sözü tutar'' dedi. 


SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ: 'HASTAYI KAÇIRDI DİYE KAPIDAKİ GÖREVLİLERE SORUŞTURMA AÇILIRDI. SANKİ HASTANE HAPİSHANE, ONLAR DA GARDİYANDI. AMA ARTIK BUNLAR GERİDE KALDI

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, AK Parti iktidarından önce hastaların ve hekimlerin sistemin mağdurları olduğunu belirterek, ''Artık bunlar geride kaldı'' dedi. 

AK Parti tarafından Kadıköy Zübeyde Hanım Öğretmenevi ve Kültür Merkezinde düzenlenen ''AK Parti İstanbul'a Hesap Veriyor. Buluşalım, Konuşalım!'' toplantısına katılan Akdağ, sağlık alanında yapılan çalışmaları anlattı, soruları yanıtladı. 

Sağlık hizmetinin, 365 gün 24 saat süreyle verilmesi gereken bir hizmet olduğunu belirten Akdağ, bu alanda yapılacak yeniliklerin hizmet kesilmeden gerçekleştirilmesinin önemli olduğunu kaydetti. 

Geçmişte bir üniversite hastanesinde hekimlik yaptığını hatırlatan Akdağ, AK Parti iktidarının gerçekleştirdiği dönüşüm projesinden önce hekimlerin de hastaların da sistemin mağduru olduğunu söyledi. Akdağ, ''Hastayı kaçırdı diye kapıdaki görevlilere soruşturma açılırdı.
Sanki hastane hapishane, onlar da gardiyandı. Ama artık bunlar geride kaldı'' dedi. 

Türkiye'de her yıl yaşlılık gibi nedenlerle 2500 hekimin meslekten ayrıldığını ifade eden Akdağ, ''Türkiye'de birileri hala inatla hekim sayısının yeterli, hatta fazla olduğunu söylüyorlar. Reel anlamda hekim sayısı artmıyor'' diye konuştu. 

Sağlık ocaklarında, hekimlerin oda sayılarını artırdıklarını, hizmet verdikleri hasta sayısının yılda 65 milyondan 110 milyona ulaştığını söyleyen Akdağ, bu artışa rağmen hizmet ortamının iyileştirilmesi sonucu hekim başına düşen hasta sayısının 50'den 40'a düştüğünü anlattı. 

112 Acil Serviste yaptıkları çalışmalar sonucunda da ülke genelinde ambulans sayısının 618'den 1443'e çıktığını kaydeden Akdağ, sürücüleri ambulanslara yol vermeleri konusunda uyardı. Akdağ, ''Ambulansa yol verme kültürünü bir ibadet gibi benimsemeliyiz. Çünkü, o ambulans bir hasta götürüyor. Ambulansa yol vermek için gösterdiğiniz çaba ibadet olarak algılanmalıdır'' dedi. 

Anadolu kırsalında gezici sağlık hizmeti verdiklerini ve hizmeti hastaların evlerine götürdüklerini belirten Akdağ, ülkenin yüzde 80'ine ulaşan bu hizmeti gelecek yıl, kırsal kesimin yüzde 100'üne ulaştırmayı hedeflediklerini bildirdi.

-AŞILAMA-

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, çocukların aşılanma oranının 1999'da yüzde 79, 2002'de yüzde 78 olduğunu, 2006 yılında bu oranın yüzde 93'e çıktığını, 2007 hedeflerinin ise yüzde 95 olduğunu söyledi. 

Yine çocukların yüzde 97'sine kızamık aşısı uygulandığını anlatan Akdağ, ''Sadece gelişmiş yerlerde bu aşılamaları yapmadık. Ardahan'da da Şırnak'ta da Şanlıurfa'da da Viranşehir'de de Diyarbakır'da da gerçekleştirdik'' dedi. Bir yurt gezisi sırasında bir annenin çocuğunu kucağına verdiğini ve o çocuğun şimdi yaşamadığını hatırlatan Akdağ, çocuğun hayatını kaybetmesine geçmiş dönemlerdeki aşılama oranlarının düşük olmasının neden olduğunu söyledi. 

Akdağ, yurt genelinde 2002 yılında 7804 kızamık vakasının görüldüğünü, bu sayının 2005 yılında 1119'a gerilediğini, 2006'nın ilk 9 ayında ise 32 olduğunu söyledi. 

Bakan Akdağ, bütün çocuklara ücretsiz demir preparatı ve D vitamini verdiklerini kaydederek, ''4 yıl içinde ortaya koyduğumuz bu başarı aziz milletimize, hepimize aittir'' dedi. 

Akdağ, üreme sağlığı ve aile planlaması çalışmalarının artık riskli gruplara yöneltilmesi gerektiğini belirtti. 

Sıtma hastalığına karşı yapılan çalışmalara da değinen Bakan Akdağ, 2002'de 10 bin 224 olan vaka sayısının 2006'da 600'lere indiğini anlattı. Akdağ, ''sudan hastalıklar'' olarak tanımladığı ve kanalizasyon sularının neden olduğu dizanteri ve tifo konusunda da 2002'de 51 bin 940 vakayla karşılaşıldığını, bu rakamın 2006'da 12 binlere gerilediğini söyledi. Akdağ, bu riskin belediyeleri de ilgilendirdiğini ifade etti.

-AİLE HEKİMLİĞİ-

Pilot iller Düzce, Eskişehir ve Bolu'da uygulanmaya başlanan aile hekimliğinin, bu yıl İzmir dahil 8 ile çıkarıldığını, gelecek yıl 20 ilde
uygulanacağını anlatan Akdağ, 2008 yılında bu uygulamanın tüm ülkeye yaygınlaştırılmasının hedeflendiğini bildirdi. 

Bakanlığına ''MR ve BT çekimi sayılarında artış var'' şeklinde eleştiri geldiğini hatırlatan Akdağ, bu hizmetin Sağlık Bakanlığı kurumları dışında verilmesinin özelleştirme anlamına gelmediğini, bunun hizmetin satın alınması olduğunu söyledi. Akdağ, ''Hastalarımız 8 ay sıra bekleseydi ya da 100 milyon cebinden mi ödeseydi? O günleri çabuk unuttuk'' diye konuştu. Bakan Akdağ, hekimlerin muayenehanelerinde çalışmalarıyla ilgili eleştirilere de cevap vererek, hekimlerin 100 yıldır muayenehanelerinde olduğunu
belirterek, hastanelerde tam zamanlı çalışan hekim oranı 2002 yılında yüzde 7 iken, bu oranın bugün yüzde 52'ye çıktığına işaret etti.
Akdağ, hekimlerin ekonomik durumlarına katkı sağlandıkça bu oranın artacağını söyleyerek, ''Bunu bu orana çıkarmak her babayiğidin harcı değildir'' dedi. 

Bu durumda bir diğer eleştirinin de ''hekimlerin her hastayı ameliyat ettiği'' şeklinde olduğunu ifade eden Akdağ, bunun da doğru olmadığını belirterek, 2003'te binde 27 olan bu oranın 2005'te binde 22'ye gerilediğini ifade etti. 

Akdağ, ''Saat 01.30-02.00'de ameliyathanelerin kapısına kilit vurulurdu. Oysa bugün cumartesi günleri bile ameliyat yapılıyor'' dedi.
Sağlık Bakanlığı ve SSK tesislerinde muayene olanların sayısının 17 milyondan 38 milyona yükseldiğine dikkati çeken Akdağ, ''Hala hastanelerde kalabalık var, sıra var ama insaf ölçüleri içinde eleştirmek gerekir. 3 yılda bu aşamaya gelmek için çok iyi bir organizasyon, çalışanları ise motive etmek gerekir'' diye konuştu.
aa
Yayın Tarihi : 4 Kasım 2006 Cumartesi 20:13:42


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?