BDP, anayasa değişikiliğine onay vermek için seçim barajı şartını öne sürdü. BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Seçim barajı kırmızı çizgimizdir" dedi; "AK Parti bunu tartışmayacaksa bizim açımızdan tartışılacak bir şey yoktur" mesajını verdi.
Selahattin Demirtaş, grup toplantısında konuştu.
Anayasa değişikliğine destek vermeleri için pakette seçim barajının indirilmesi ve her partiye hazine yardımı verilmesine ilişkin düzenlemelerin olması gerektiğini vurguladı.
Demirtaş bunları, "BDP'nin iki öncelikli kırmızı çizgisi" olarak niteledi; seçim barajının Avrupa standartlarına çekilmesi gerektiğini, aksi halde bunun adil bir seçim olamayacağını savundu.
BDP'li Demirtaş "Ana dilde eğitim ve sendikal haklar"ın da öncelikleri arasında olduğunu söyledi.
Muhalefet ile görüşmeyi planlayan AK Parti'ye seslenen Demirtaş, "Yapılacak değişiklikler asgari taleplerimizi karşılamayacaksa hiç gelmesinler" mesajını verdi.
Demirtaş, "Sadece kendi iktidarlarını güçlendirip, yargıyı kontrol altına almayı planlıyorlarsa hiç zahmet buyurmasınlar" dedi.
Darbe iddiaları
Demirtaş, "AKP şu anda darbe zihniyetiyle mi uğraşıyor, yoksa sadece kendisine yönelen darbe tehdidiyle mi uğraşıyor?" dedi.
Demirtaş, 16 yıl önce 2 Mart tarihinde, halkın seçilmiş temsilcilerine, DEP milletvekillerine karşı "bir darbe" düzenlendiğini, Hükümetin de buna ortak olduğunu iddia ederek, bunun, Türkiye siyasi tarihine kara bir leke olarak geçtiğini ve Meclisin itibarının ayaklar altına alındığını söyledi. Demirtaş, bu olayın arkasında MGK kararının olduğunu savunarak, bu müdahalenin, askeri vesayet rejiminin sivil otorite üzerine indirdiği darbe olduğunu iddia etti.
AK Parti iktidarının demokratik muhalefeti, ılımlaştırıp, sisteme entegre etmeyi başardığını öne süren Demirtaş, "8 yıllık AKP iktidarı döneminde 'biz 28 Şubat zihniyetini bitirdik' diyenler sakın 28 Şubat'ı profesyonelce uygulamış olmasınlar? Birileri uyanmaz ise 28 Şubat bin yıl yaşayacak. Eğer darbe tehdidi kökünden kazınmak isteniyorsa, sadece generalleri tutuklayarak, iktidarınıza yönelik darbe tehdidini bertaraf ederek bunu gerçekleştiremezsiniz. Yeni bir anayasa, Milli Güvenlik Kurulunun feshi, zorunlu askerliğin kaldırılması, ordunun harcamalarının denetime açılması konularına dokunmadan darbe tehdidini bu ülkeden yok edemezsiniz. AKP, şu anda darbe zihniyetiyle mi uğraşıyor, yoksa sadece kendisine yönelen darbe tehdidiyle mi uğraşıyor?" dedi.
Ergenekon soruşturması
Ergenekon zihniyeti ile her alanda hesaplaşılması gerektiğini anlatan Demartaş, "Eğer birileri darbe planlamışsa, bunun siyasi ayağının da ortaya çıkarılması gerekir. Siyasetteki iş birliği odakları kimlerdir, onların da ortaya çıkarılması gerekiyor. Örneğin, TBMM'de şu anda kaç milletvekili ve hangi partinin milletvekilleri Ergenekon terör örgütünün bağlantılı, ilişkili bir çalışmasını yürüttü? Bunları bilmek toplumun hakkıdır" dedi.
"Madem istihbarat örgütleri, güvenlik örgütleri Hükümetin emrinde çalışıyor, o halde ellerindeki bilgileri Ergenekon savcılarına versinler" diyen Demirtaş, "Bizlerin en küçük barış konuşmasına soruşturma açıp fezleke gönderen cesur savcılara sesleniyorum: Ergenekon terör örgütünün faaliyetleri içinde bulunan milletvekillerinin fezlekelerini ne zaman Meclise göndereceksiniz? Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı; 'Ergenekon terör örgütünün avukatıyım' diyenler, o darbe hazırlıklarının içinde bizzat bulunan siyasetçilerle ilgili, partilerle ilgili herhangi bir şey yapmayı düşünmüyor musunuz? Sayın Baykal, utanmadan, sıkılmadan partimizi terörle iş birliği içinde olan gruplar olarak tanımlayacak. El insaf... Hükümetsiniz, açıklayın elinizdeki bilgileri. Ergenekon savcılarına ulaştırın o bilgileri. Ne varsa ulaştırın. Bizimle ilgili ne varsa, CHP ile ilgili, CHP'nin bazı milletvekilleri ile ilgili ne varsa elinizde, Ergenekon savcılarına ulaştırın. Bakalım, kim terörün destekçisidir. Ortaya çıksın" dedi.
Çankaya'daki üçlü zirve
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un Çankaya Köşkü'nde yaptıkları toplantıya da değinen Demirtaş, "O sırada, İstanbul'da adliyede devam eden soruşturmayla ilgili zirve gerçekleştirdiler. Toplantıda, paşaların tutuklanmalarına gerek olmadığı kararı çıktı. Sayın Baykal, yaptığı açıklamada, burada pazarlık yapıldığını kabul ediyor. Bu tahlili yapıyor ama bundan rahatsızlık duyduğunu ifade etmiyor. Neden? Çünkü orada serbest bırakılanlar, Habur'da serbest kalanlar gibi halk çocuğu değil. CHP, Sayın Başbakan hakkında bir gensoru verebilecek mi?" diye konuştu.