30
Nisan
2025
Çarşamba
SİYASET

Çiçek: Kanadoğlu postmodern

Hükümet Sözcüsü ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek, eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun cumhurbaşkanı seçimine ilişkin açıklamalarının "postmodern bir yorum" olduğunu belirtti. “Köşk’e 354 yetmezö iddiası TBMM Başkanı Bülent Arınç’ı harekete geçirdi.

Postmodern yorum

Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısından sonra gazetecilerin konuyla ilgili sorusu üzerine yaptığı açıklamada şunları söyledi:

"O açıklamaları ben de okudum... Tabiatıyla her görüşe saygı duyarız, ancak bu değerlendirmelerin Anayasa ve İç Tüzük açısından çok da hukuki olmadığı, postmodern ve ideolojik bir yorum olduğu kanaatini taşıyorum. Çünkü bunun geçmişteki uygulamaları, TBMM'nin bugüne kadarki işleyiş tarzı, iç tüzükteki çok açık hükümler karşısında, söylediğim gibi hukuki bir yorumdan ziyade postmodern bir yorum gibi geldi bana."

Kanadoğlu'nun iddiası Meclis'i harekete geçirdi

Yargıtay eski Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili olarak “Köşk’e 354 yetmezö iddiası TBMM Başkanı Bülent Arınç’ı harekete geçirdi. 

TBMM Başkanı Bülent Arınç, TBMM Genel Sekreterliği’ne, bir yazı göndererek, 1980 sonrası cumhurbaşkanlarının seçimlerine ilişkin detaylı bilgi istedi. 

TBMM Genel Sekreterliği de Tutanaklar Müdürlüğü’ne cumhurbaşkanlarının seçimlerine ilişkin tutanak ve tartışmaları istedi. Bugünün tarihini taşıyan yazıda, 1982 Anayasası ile seçilen Turgut Özal, Süleyman Demirel ve Ahmet Necdet Sezer’in kaç oyla ve kaçıncı turda seçildiği de soruldu. 

Yazıda, cumhurbaşkanı karşı adayların olup olmadığı ve seçildikten sonraki tepkiler de istedi. Yazıda, “Turların sona erip seçilmesinden sonra muhalefetin seçimlere ilişkin itirazı oldu mu? Kamuoyu tepkisi nasıldı? Anayasa profesörlerinin seçimlere ve adayları dönük yorumları nedir? Cumhurbaşkanları salt çoğunlukla mı seçildi? Siyaset dışı aday oldu mu?ö soruların da detaylı yanıtlanması istendi. Bu yanıtlarında tutanak ve dokümanlarla birlikte Meclis Başkanlığı’na “ivedi" olarak iletilmesi istendi. 

Tutanaklar Genel Müdürlüğü, Başkanlık’tan gelen talep üzerine Turgut Özal, Süleyman Demirel ve Ahmet Necdet Sezer’in Meclis’te gerçekleşen seçimlerini incelemeye aldı. Tutanaklardan çıkarılan arşivlerde 1. 2. 3. ve 4. turlarda yapılan tartışmaların, itirazların ele alındığı dikkati çekti, hazırlanan dokümanda Anayasa’nın 102 maddesiyle ilgili görüşler ve eleştiriler dikkat çekti. Tutanaklardan çıkarılan arşivlere şunlar kaydedildi:

TURGUT ÖZAL

“5 Ekim 1989. Adaylar Turgut Özal ve Fethi Çelikbaş, Cumhurbaşkanı seçimi için Anayasa’nın 102’nci maddesinde öngörülen üçte iki çoğunluk sağlanamadığı için Özal üçüncü turda salt çoğunlukla seçiliyor. (284)

SÜLEYMAN DEMİREL:

Üçüncü oylamada salt çoğunlukla (244 oyla seçildi.)

AHMET NECDET SEZER :

Üçüncü oylamada salt çoğunlukla seçildi (330)

KİM NE KADAR OYLA SEÇİLDİ

Bu arada ANKA’nın arşivlerden derlediği bilgiye göre Türkiye Cumhuriyeti’nde görev yapan 10 Cumhurbaşkanı’nın seçim tarihleri Meclis aritmetiği ve aldıkları oylar şöyle:

KANADOĞLU'NUN İDDİASI NEYDİ?

Kanadoğlu, cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunun yapılabilmesi için en az 367 milletvekilinin Meclis'e gelmesi gerektiğini söyledi. AKP'nin sayısı 354. Kanadoğlu'nun görüşüne iki hukukçu katılırken, Prof. Üskül ve politikacılar farklı düşünüyor. 

Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun, "Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunun yapılabilmesi için 367 milletvekilinin TBMM'de bulunması gerektiği" şeklindeki açıklaması tartışma yarattı. İki hukukçu, Kanadoğlu'nun görüşlerine katılırken, Prof. Zafer Üskül ve siyasilerden ise farklı tepki geldi. 

Kanadoğlu, TBMM'de Köşk oylamasının başlayabilmesinin, cumhurbaşkanını seçmek için ilk turda aranan en az 367 kişilik çoğunluğun TBMM'de hazır bulunmasına bağlı olduğunu savundu. 

Kanadoğlu, ilk turda TBMM Genel Kurulu'nda en az 367 kişi bulunmazsa diğer turlara geçilemeyeceğini ve Anayasa uyarınca erken seçimin kaçınılmaz olacağını kaydetti. 

354 milletvekili bulunan AKP'nin muhalefet desteği olmadan yeni cumhurbaşkanını seçmek için TBMM Genel Kurulu'nu toplayamayacağını savunan görüş tartışma yarattı. Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu ve Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, AKP'yi genel seçime de zorlayacak görüşe destek verdi. Hukukçular, Kanadoğlu'nun görüşlerini şöyle değerlendirdi:

'Bu görüşe katılmıyorum'

Prof. Dr. Zafer Üskül: Anayasa'da toplanmayla ilgili çoğunluk belli. "Karar için gerekli oy sayısı toplanmak için de gereklidir" şeklinde bir görüşe ilk kez rastlıyorum ve katılmıyorum. Üçte iki çoğunlukla karar alınacak diye toplantı yeter sayısı olarak da aynı çoğunluk aranmaz. 

'Üçte iki çoğunluk şart'

Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu: Anayasa'da cumhurbaşkanının üçte iki çoğunlukla ve gizli oyla seçileceği anlatılmış. Bu üçte iki çoğunluk aynı zamanda "toplantı yeter sayısı"dır. Dört turun tamamında üçte iki çoğunluğun TBMM'de bulunması şart koşuluyor. AKP sanıyor ki üçüncü, dördüncü turda salt çoğunluğu toplar, seçerim. Toplantı yeter sayısı yoksa seçim de yapılmaz. Sine-i millete gerek yok. Muhalefet, TBMM'ye gelmeyerek Türkiye'yi genel seçime götürebilir.

'Seçilirse iptal edilir'

Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu: İlk turda üçte iki çoğunluk sağlanamadan turlara devam edilmesi Anayasa'nın ihlali anlamına gelir. Anayasa, seçim turlarını birbirinin uzantısı olarak görmüştür. 

Kanadoğlu, dün Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan yazısında şu görüşleri savundu:
Anayasa, TBMM'nin toplanması için üye tamsayısının (550) üçte birinin (184) oturumda bulunmasını yeterli görmektedir. Ancak cumhurbaşkanlığı seçiminde, istisnai hüküm bulunması nedeniyle, bu kural uygulanamaz. 

Anayasa'nın 102. maddesine göre, cumhurbaşkanı, 367 milletvekilinin oyuna denk gelen, TBMM üye tamsayısının üçte iki çoğunluğuyla seçilebilir. Bu hüküm cumhurbaşkanlığı seçimi yapılabilmesi için gerekli "TBMM toplanma yeter sayısı"nı da gösterir. 

Seçimin ilk turunda sandıktan 367 oy çıkmaması halinde "toplanma yeter sayısı"na ulaşılamadığı anlaşılır. 

Bu durumda seçimin ilk turu yapılmamış sayılır. 

İlk turun yapılmaması, yine 367 oyun arandığı seçimin ikinci turunun, salt çoğunluğun (276) oylarının yeterli görüldüğü seçimin üçüncü turunun ve en çok oy alan iki adayın (yine salt çoğunluğu sağlamak için) yarışmasının öngörüldüğü seçimin dördüncü turlarının da yapılamayacağı anlamına gelir. 

Buna göre, 354 milletvekili bulunan AKP, muhalefetten destek almazsa, 367 olan "toplanma yeter sayısı"na ulaşamaz.
Anayasa, cumhurbaşkanının (adayların bildirilmesinden sonraki) 20 gün içinde seçilememesi halinde genel seçim yapılmasını öngördüğünden genel seçime gidilmesi gerekir. 

TBMM kararları Anayasa Mahkemesi denitimi dışındadır. Ancak AKP 367 oya ulaşamamasına rağmen seçimin üçüncü veya dördüncü turlarında cumhurbaşkanını seçerse, bu "içtüzük ihdası" anlamına gelir. Bu durumda konu Anayasa Mahkemesi'nin gündemine gelir. 

Anayasa'ya aykırı biçimde yapılan böyle bir seçimin iptali zorunlu olacaktır. Anayasa Mahkemesi, Mesut Yılmaz hükümetine güvenoyu veren TBMM Genel Kurulu kararını "içtüzük ihdası" sayarak iptal etmiştir.

Politik tepkiler

Siyasilerin görüşleri de şöyle:
CHP İzmir Milletvekili Anayasa Komisyonu üyesi Yılmaz Kaya: Toplantıya katılım konusunda ayrıca sayı koşulu yok. 184 milletvekilinin bulunması TBMM kararı için yeterli. 367 seçilme koşuludur, toplantı değil. 

ANAP Grup Başkanvekili Süleyman Sarıbaş: Seçimin sonuçlanması için ilk iki turda 367, üçüncü turda 276 oy gerekiyor. AKP bu tabloyla siyasi etiğe uygun olmasa da 3. turda adayını seçtirir. 

TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı, AKP İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu da 367'nin toplantı değil karar nisabı (yeter sayı) olduğunu savundu. Kuzu, "İlk kez böyle bir şey duyuyorum" dedi.

TBMM'DE SON DURUM

AKP: 354
CHP: 154
ANAP: 21
Bağımsız: 9
DYP: 4
SHP: 1
HYP: 1
GP: 1
Boş: 5

aa/milliyet
Yayın Tarihi : 28 Aralık 2006 Perşembe 09:11:58
Güncelleme :28 Aralık 2006 Perşembe 09:37:27


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
Aziz Yalvarıcı IP: 212.175.112.xxx Tarih : 28.12.2006 13:28:00
Kanadoğlu tipindeki insanlar demokrasiye tahammülleri yoktur ancak demokrsi dışı hareketleri demokrsi sayıyorlar benim isteğim olan herşeyi demokrasi sayıyorlar devletin insanların huzur ve refah içinde yaşamalarına tahamülleri yoktur son çıkışı gösteriyorki ortalığı karıştırıp ülkeyi kaosa sürükleyip azınlığı çoğunluğa egemen kılmak