30
Nisan
2025
Çarşamba
SİYASET

Erdoğan Kıbrıs'ta konuştu

Lefkoşa'daki Dr. Fazıl Küçük Bulvarı'nda gerçekleştirilen resmi geçit töreninin ardından Başbakan Erdoğan ve KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat birer konuşma yaptılar.

Kıbrıs'ta 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı'nın 34'üncü yıldönümü kutlamaları kapsamında düzenlenen törenler devam ediyor.

Türkiye Cumhuriyeti'nden Başbakan Tayyip Erdoğan ve üst düzeyde temsilcilerin de katıldığı, şehitliklere çelenklerin konulmasıyla başlayan kutlamalarda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve eşinin yanı sıra, beraberindeki 8 bakan, Türkiye Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen, Türk Silahlı Kuvvetleri 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk, TBMM Başkanlık Divanı Üyesi İdare Amiri Muhyettin Aksaki ve heyetler hazır bulundu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Sizleri bu anlamlı yıl dönümünde en kalbi duygularımla selamlıyorum. 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı'nın 34. yıldönümünde aranızda bulunmak bana ve tüm bakan arkadaşlarıma heyecan, gurur ve mutluluk veriyor.

Sizlere sevincinizi, coşkunuzu gönülden paylaşan anavatandaki kardeşlerinizin sevgi ve selamlarını getirdim. Şunu hiçbir zaman unutmayın ki, anavatandaki 70 milyon kardeşinizin kulağı, gözü her an Kıbrıs'ta. 1974 Barış Harekatı Kıbrıs Türkü'nün soykırıma uğramasını engellemiş, toplu mezarlara ağıt yakan Kıbrıs Türkü'nün kaderini değiştirmiştir.

Harekat, Kıbrıs Türkü'nü sonsuza kadar korumadaki azim ve kararlılığını bir kez daha dünyaya duyurmuştur. Barış Harekatı, 1974 öncesindeki sıkıntılı günlerin bir daha yaşanmasına asla müsaade etmeyeceğimizin teminatıdır ve Ada'ya barış getirmekten başka bir amacı olmayan insani bir harekattır. Herkesin bunun bilincine varmasını diliyoruz.

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin uluslararası hukuk ve anlaşmalara dayanarak gerçekleştirdiği harekat, Kıbrıs Türk halkının güvenlik ve huzura kavuşturulması içindir. Bir yandan haklı Kıbrıs davamızı tüm dünyaya anlattık, bir yandan da Kıbrıs'ı ileri noktalara taşımanın gayret içinde olduk.

Gelinen bu nokta, bu eserin gerçek sahipleri olan Kıbrıs Türkleri kadar
bizim için de iftihar kaynağıdır. Bugüne kadar kat edilen mesafe bize gerekli kudret ve iradeyi sağlıyor. Bizi bu aşamaya getiren birlik ve beraberliğimizi koruduğumuz sürece hiçbir güçlük aşılamaz değildir.

Biz ülke olarak, devlet, millet olarak her zaman barıştan yana olduk. Bugün politikamız budur, yarın da bu olacaktır. Bugün Ortadoğu, Balkan, Kafkaslar'da barış için en çok çaba harcayan ülke Türkiye'dir. İsrail, Filistin, Suriye, Afganistan, Bosna ve Kosova gibi birçok ihtilaf bölgesinde Türkiye barış için sorumluluk üstlenmiştir" diye konuştu.

"Hiç kimse Kıbrıs Türk halkının azınlık olarak yaşamayı kabul etmesini beklemesin"

Benimsenen diplomasinin gerçek bir siyasi kararlılığın sonucu olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, "Bu sayede Türkiye Cumhuriyeti ve KKTC hükümetleri Kıbrıs meselesinde dünyanın ezberini bozmuş, adada gerçekten kimin ne istediğini ayan beyan ortaya koymuşlardır. Biz bütün bu süreci bu anlayışla götürdük.

Kıbrıs davamızda diyalog ve barış arayışından hiçbir zaman taviz vermedik. Sadece 24 Nisan referandumu bile bunun en somut göstergesidir. Kıbrıs sorunu neredeyse yarım yüzyıldır uluslararası toplumun gündeminde ve Birleşmiş Milletler'in (BM) önündedir. Şurası çok açıktır ki kapsamlı çözüm ancak adadaki gerçekler temelinde mümkün olabilecektir. Kimse, hiç kimse Kıbrıs Türk halkını kendi yönetiminden, eşit statü ve ortaklıktan vazgeçmesini, azınlık olarak yaşamayı kabul etmesini beklemesin.

Hiç kimse boş hayaller kurup bu parametreleri değiştirme gayreti sergilemesin. Kapsamlı çözüm yeni bir ortaklıkla mümkün olacaktır. Kıbrıs'ta son olarak 2 liderin buluşmalarını ve mutabakata varmalarını olumlu bir adım olarak görüyoruz. Türk tarafının yapıcı yaklaşımı karşısında diğer taraf da hedef şaşırtmaktan vazgeçerek çözüme yeni bir ortaklık kurulması suretiyle varılacağını kabullenmelidir.

"Kıbrıs Türklerine uygulanan izolasyonların sürdürülmesini kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz"

Türk tarafı üzerine düşeni yapmıştır. Kıbrıs Türklerine uygulanan izolasyonların sürdürülmesini kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz. Çözüm isteyen ve bunun için samimiyetle uğraşan Kıbrıs Türklerinin cezalandırılmalarına son verilmelidir. Rum tarafının yıllardır uzlaşmaz siyasetinin bedelinin Kıbrıs Türkü'ne ödetilmesi büyük bir
haksızlıktır.

Başta AB olmak üzere, uluslararası toplum Kıbrıs Türklerine verdiği sözleri yerine getirmelidir. Güney Kıbrıs'ın egemenliğini Kuzey tarafa genişletme çabalarının nafile olduğunu herkes anlamalıdır.

Kıbrıs sorunuyla Türkiye'nin AB üyeliği konusunda herhangi bir bağlantı kurulmamalıdır. Kıbrıs Türklerinin ve Türkiye'nin kabul edemeyeceği bir çözüm şeklinin dayatılması mümkün değildir, hiçbir zaman da mümkün olmayacaktır. Bunu herkesin bir an önce idrak etmesi gerekir" dedi.

"Kuzey Kıbrıs'ta eşi görülmemiş bir ekonomik kalkınma yaşanıyor"

Başbakan Tayyip Erdoğan, son yıllarda Kuzey Kıbrıs'ta benzeri görülmemiş bir ekonomik kalkınmanın yaşandığını, yatırımların arttığını ve bu sayede refah seviyesinin arttığını söyledi. Son 6 yılda ekonomideki milli gelirdeki artışın yüzdelerle ifade edilemeyeceğini ifade eden Erdoğan şöyle konuştu: "Milli gelir 6 yılda yaklaşık 3 kat artarak 12 milyon doları aşmıştır.

Ekonomideki gelişmeyi kalıcı yapmak için turizm ve yükseköğretim alanlarındaki yatırımlara teşvikler sağlıyoruz. KKTC'nin, bölgenin önemli
turizm ve eğitim merkezlerinden biri haline getirmek ortak hedefimizdir.

Yüksek öğretimde de tamamlanan projelere yenilerini sağlamayı hedefliyoruz. İstanbul Teknik Üniversitesi Kuzey Kıbrıs'ta açacağı kampüsle 2 yıl içinde eğitime başlayacaktır. Üniversitelerde 1999 yılında 21 bin olan öğrenci sayısı, 8 yılda 42 bine ulaşmıştır.

Kıbrıs Türklerinin hayat standartlarını yükseltecek olan altyapı çalışmalarına da önem veriyoruz. Su altyapısının geliştirilmesi için kapsamlı çalışmalar yapıyoruz. 75 milyon metreküp su taşıyacak projenin çalışmalarını tamamlamak üzereyiz. Türkiye'den gelecek olan hayat suyunun 3 yıl içinde kuraklık ve susuzluk sorununu ortadan kaldıracağını buradan müjdelemek istiyoruz."

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kıbrıs'ta çözümün, barışın, istikrarın ve huzurun da temelinde Kuzey Kıbrıs'ın ekonomik ve sosyal bakımdan güçlenmesinin yattığını, ekonomik kalkınmasını tamamlayan KKTC'nin barışın da çözümü olacağını dile getirerek, "2002 yılından bugüne Türkiye'ye bambaşka bir bakış kazandırdıysak, aynı şekilde KKTC'yi de yeni fırsatlara kavuşturacağız.

"Burada siyaset olmaz, burada birlik beraberlik olur"

Sevgili Kıbrıslı Türk kardeşlerim, şartlar ne olursa olsun Türkiye her zaman yanınızda olacaktır. Sorunları bundan sonra da elbirliğiyle aşacağız. Bu tür barış ve özgürlük kutlamalarını siyasete alet etmememiz gerekiyor. Burada siyaset olmaz, burada birlik ve beraberlik olur.

KKTC bugün her alanda geçmişten çok daha üstün bir konumdadır. Bulunduğumuz noktada asla daha geriye gitmemiz söz konusu olamaz. Ortak çabamız geleceğe güvenle bakabilmek içindir.

Mücahitler ve Mehmetçikler bu topraklarda Kıbrıs Türk halkının geleceği için gözlerini kırpmadan can verdi. Onların emanetini sadakatle korumak sizlerin görevidir. Barış Harekatı'nda Kuzey Kıbrıs'ın özgürlüğü uğruna canlarını feda eden şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi şükranla anıyorum. Bayramımız Kıbrıs Türk halkına ve tüm milletimize hayırlı olsun" şeklinde konuştu.

Talat: "Kıbrıs Türk halkının 1974 yılına kadar ne yaşadığını bilmeden bu bayramın önemini kavramak zordur."

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat da, "Türkiye Cumhuriyeti'nin mümtaz temsilcileri, sayın Cumhurbaşkanı'nın temsilcisi, TBMM'nin temsilcisi, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin temsilcisi ve bizi yalnız bırakmayan saygıdeğer konuklar, hepinize Kıbrıs Türk halkı adına teşekkür ediyorum. Türkiye Cumhuriyeti'nin saygıdeğer Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve hükümet üyesi bakanların bu önemli günümüzde bizimle olmaları büyük bir ayrıcalık ve mutluluk olmuştur" diyerek konuşmasına başladı.

20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı'nın Kıbrıs Türk halkı için için özgürlük ve barışın simgesi olduğuna dikkat çeken Talat, "Bugün bu kızgın güneş altında gururlu ve güvenli bir bayram kutlayabiliyorsak, bunu Kıbrıs Barış Harekatı'na borçluyuz. Kıbrıs Türk halkının 1974 yılına kadar ne yaşadığını bilmeden bu bayramın önemini kavramak zordur.

Kıbrıs Türk halkı 1974 sonrasında geçmişle kıyaslanamayacak kadar büyük olanaklara kavuşmuş, kendi kendini yönetmenin altyapısını oluşturmuştur. Bu süreçte kendi çalışmalarımızla oluşturduğumuz üretim gücümüzün yanı sıra, bugüne kadar gelmiş geçmiş tüm Türkiye hükümetleri de buna yardım etmiştir.

34 yıllık inatçı ve kararlı uğraşlarımız sonundaki ilerlememiz KKTC'yi bugün yeterli görmesek bile dünya ülkelerinin koşullarından daha iyi koşullara ulaştırmıştır. Bilinmelidir ki bize emaneten bırakılan vatanımızı daha büyük bir istekle yükselterek gelecek nesillere teslim edeceğiz.

Özgün ve mutlu bir yaşam için, canımızı korumak için harekata katılan ve şehit olanları rahmetle anıyorum, huzur içinde uyusunlar. Kıbrıs Türk halkı olarak 20 Temmuz'la kazandıklarımızı koruyarak dünyayla birleşmek, onlarla çeşitli düzeylerdeki ilişkilerimizi geliştirerek korumak istiyoruz. Bu nedenledir ki Adamızı paylaşmak zorunda olduğumuz Kıbrıs Rum halkıyla bunun için uğraşıyoruz.

Talat: "Kıbrıs Türk halkı egemen bir halktır"

Kıbrıs Türk halkı elbette egemen bir halktır. KKTC'nin kuruluşuna yol açan 1960 anlaşmaları, bütün dünyanın heyecanla sonucunu beklediği 24 Nisan referandumu gibi girişimler, Kıbrıs Türk halkının egemenliğinin
tescilidir.

Kıbrıs'ta azınlık olma ihtimali varmış gibi düşünmek son derece yanlıştır. Kıbrıs Türkü hiçbir zaman azınlık olmamıştır ve olmayacaktır. Çözüm istiyoruz çünkü biliyoruz ki bu çözüm olmadan mevcut durum hepimize bir ateşkes oluşturuyor ve geleceğimize her anlamda ipotek koyuyor.

"Kıbrıs Türk halkına bedel ödetmek istiyorlar"

Kıbrıs bir ada olarak her iki halkın barış ve mutluluk adası olmalıdır. Halkımızın yol göstericiliğinde oluşturduğumuz politikalarımızda Kıbrıs'taki haklarımızı korumak da vardır. Tüm bunlara rağmen bunun henüz çözülememesinden bizi sorumlu tutanlar var. Bunun bedelini Kıbrıs Türk halkına ödetmek istiyorlar. Bu haksız bir tutumdur ve çözüm arayışlarına hizmet etmemektedir.

Kıbrıs Türk halkı adil ve yaşayabilir bir çözümden yana olduğunu 24 Nisan 2004'te kanıtlamıştır. Kıbrıs Türk halkının referandumda ortaya koyduğu tavır, uzlaşma istemediğimiz iddialarını bir çırpıda yok edecek kadar güçlüdür.

Sevgili yurtdaşlarım, sizin verdiğiniz güçle elimizde bulunan kazanılmış hakları kullanarak çözüm yolunda yürümek istiyoruz. Bizim çözümümüz, iki halkın siyasi eşitliği ve iki kurucu devletin eşit statüsü denetiminde iki kesimli yeni bir ortaklık devleti kurulması ve Türkiye'nin garantörlüğünün devam etmesidir.

Rum egemenliğine yama olmak ya da egemenliği Rum tarafına bırakmak asla söz konusu değildir. Şubat 2008'de Güney Kıbrıs'ta yapılan seçimlerde çözümü reddeden Hristofyas, Kıbrıs Rum tarafının yeni lideri olmuştur. Dimitris Hristofyas ile 3 kez buluştuk.

"Rum tarafı masadan hep kaçtı"

Kıbrıs Rum tarafının müzakerelerden kaçmasını gösterecek hiç bir gerekçe olmadığı halde, Rum tarafı bundan hep kaçtı. İzolasyon altında yaşatılan biziz, ama çözüm sadece bizim için gerekli değildir. Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliği aynı zamanda Doğu - Batı buluşmasına hizmet ediyor. Bölgesel entegrasyondan çok, dünyadaki farklı kültürlerin buluşmasına hizmet edecektir.

Böyle bir gelişmeye sadece bizim halkımızın değil, tüm dünyanın ihtiyacı vardır. Kıbrıs sorununa kapsamlı bir çözüm bulma zamanıdır. Birleşmiş Milletler parametreleri içerisinde adil ve kalıcı bir çözüm gerekir. Bizim çözüm vizyonumuz bellidir. Kıbrıs sorununu bilmeyen bir kısım dünya liderinin Türk askerinin adadan çekilmesi yönündeki yaklaşımını bilgisizliklerine vuruyoruz.

Türk ordusu sorunun nedeni değil sonucudur. Yıllardır bilmece gibi önümüzde duran Kıbrıs sorununun çözümü elbette ki kolay olmayacaktır. Ama açıklıkla söyleyebilirim ki Kıbrıs Türk tarafı bu sürece yapıcı bir şekilde katılacaktır. Onlardan beklentimiz Kıbrıs'ın sadece Kıbrıslı Rumlara ait olduğunu düşünmekten vazgeçmeleridir. İzolasyon altında yaşatılmaya isyan ediyor ve bir an önce bu izolasyonların kaldırılmasını istiyoruz" diye konuştu.

iha
Yayın Tarihi : 20 Temmuz 2008 Pazar 15:58:29


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?