'Sakın ha,,,'
CHP lideri Deniz Baykal'dan belediyelere talimat
Namuslu profesörler hapiste kimsenin kılı kıpırdamıyor
Baykal’ın Ergenekon çıkışı: Ta başından beri yapılan yanlış. Çok acı bir manzara. Ne çiçek göndererek, ne sempati demeçleri vererek bu gidişi önlemek mümkün değildir
ANKARA- CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, CHP Genel Merkezi’nde il başkanları, büyükşehir, il, ilçe ve belde belediye başkanları, milletvekilleri, MYK, PM ve YDK üyelerinin katılımıyla düzenlenen toplantıda konuştu. Ergenekon soruşturmasıyla ilgili yaşanan süreci değerlendiren Baykal, davanın hukuki değil, siyasi olduğu görüşünü yineledi. Baykal, özetle şöyle konuştu:
NASIL BİR İDDİANAME?:
İddianame ciddi bir olaydır. Başı bellidir, sonu bellidir, kapsamı bellidir. Suçlamanın hukuki dayanakları, maddi temelleri, kanıtları, tanıkları bellidir. Böyle olduğu zaman iddianame olur. Şimdi bizim burada gördüğümüz bu nitelikte bir iddianame mi? Ne başı belli, ne sonu belli. Ne hukuki dayanağı, ne maddi olayı belli. Bir haham çıkmış iddialar ortaya atmış. O iddialara dayalı olarak MİT, Başbakanlığı uyarmış. Sıkıştırılınca, ’Deli saçması ama ne yapayım göndermek durumundaydım’ diyor. Söyleyen MİT, gönderen kuruluş. ’İnandırıcı buluyor musunuz bunları?’ diye sorunca, ’İnandırıcı bulmuyorum, deli saçması ama elimde tutamam gönderdim.’ Sen elinde tutamıyorsun gönderiyorsun, ’MİT’ten geldi’ diye o, ciddiye alıyor. O savcıya havale ediyor. Böyle ciddiyetsiz iş olur mu? Arkasından anlaşılıyor ki o ifade işkence altında alınmış. İşkence altında ifadenin alındığı nice zaman geçtikten sonra itiraf ediliyor ama gönderilirken ’işkence altında alınmıştır’ diye bir açıklama yok. Ne biçim iş? Böyle hukuk, adalet olur mu?
TÜRKİYE SEYREDİYOR:
İnsanlar şimdi yavaş yavaş ’bu kadar olmaz’ demeye başladı. ’Bu kadar da olmaz’ değil. Hiç olmaz, hiç olmaz... Yanlış sadece falan kişi filan kişi alındığı için değil, ta başından beri yapılan yanlış, yanlış... Hukukta yok böyle bir şey. Türkiye’de Yargıtay Onursal Başkanı’nın eleştirdiği iddianameyle iddianameyle bu memleketin dürüst namuslu evlatlarına bu acıları çektirmenin kabul edilebilir bir tarafı var mı?
A’DAN Z’YE SİYASALLAŞTI:
Hukukçuların da eleştirileri oldu. Sami Selçuk, son olarak ’Dava A’dan Z’ye siyasallaştı’ açıklaması yaptı. Çıktığı zaman zaten siyasaldı. CHP onu söylemişti. Şimdi artık A’dan Z’ye kadar siyasallaştığını bu memleketin dürüst ciddi hukukçuları da söylüyor. TÜSİAD bile mahcup mahcup şikayet etme noktasına geliyor. Tasavvur edin. En hoşgörülü olmaya hazır, en büyük baskılara maruz kalmış olan bu kuruluşlar bile yavaş yavaş ’biz de öyle uygun görmüyoruz’ deme noktasına geliyorlar.
ÇOK ACI MANZARA:
(TBMM Başkanı Toptan’ın da ’yanlış’ değerlendirmesinde bulunduğunu hatırlatarak) Bu neyi gösteriyor? Bu yanlış. Yani o insanlar orada. Yani Mehmet Haberal can derdinde. Yani bu memleketin namuslu, dürüst profesörleri, dekanları cezaevlerinde acı çekiyorlar. Kimsenin kılı kıpırdamıyor. Çok acı bir manzara. Ne çiçek göndererek, ne sempati demeçleri vererek bu gidişi önlemek mümkün değildir. Bu gidişi önleyecek olan milletin iradesidir, milletin kendisidir.
ÇÜRÜME BAŞLAMIŞ:
Namuslu dürüst, işinin gereğini yapan devletin valileri de var. Ama ne yazık ki çürüme başlamış. AKP militanları olarak valiler kullanılıyor. Kimsenin sesi çıkmıyor.
NE OLDU YARGI BAĞIMSIZLIĞI:
Adındaki ’adalet’ kavramının işlemeye devam ettiğini düşündüğümüzü kimse zannetmesin. Adalete baktığımızda da göreceğimiz tablo, adalet kavramının da buiktidar döneminde Türkiye tarihinde hiç görülmemiş biçimde alt üst edildiğidir, ayaklar altına alındığıdır, içinin boşaltıldığıdır. Başbakan Erdoğan telefon dinleme kurumunun başına bizzat kendisinin atama yapıyor. Bunun bir devlet dinlemesi olduğunu düşünmek mümkün müdür? Bu, kişisel bir dinleme özlemenin yansıması değil midir? Adalet Bakanı hakimlerin dinlenmesi düğmesine basma yetkisine sahip olan insandır. Ne oldu kuvvetler ayrılığı, ne oldu yargı bağımsızlığı?
Başkanlara tavsiyeler: Sakın ha...
Baykal, 29 Mart yerel seçimlerinde seçilen belediye başkanlarını kutladı. 29 Mart yerel seçimlerinin Türkiye’nin geleceği ve siyasal yaşamıyla ilgili yeni dinamiklerin devreye girdiğini ve yeni bir tablonun şekillenmekte olduğunu gösterdiğini kaydeden Baykal, “Bu seçimleri Türkiye genelindeki gelişmelerle birlikte değerlendirmeliyiz. Yerel seçimde Türkiye’de yaşanan temel siyasal, ekonomik sorunların, yolsuzluk iddialarının, dış politikadaki belirsizlik ve tedirginliklerin yansıması ortaya çıkmıştır” dedi. Ve şu tavsiyelerde bulundu:
* Belediyelerimiz sokak meydan isim değiştirme çabalarına yönelmemelidirler. Yani yeni bir isim ihtiyacı içindeyseniz yeni bir eser yapın. İsim değiştirerek kendinizi tatmin etmeye kalkmayın.
* Türkiye’nin gelmiş geçmiş birikimlerini, farklı inançlarını saygıyla karşılayın. Kendi kendimizle kavgaya hiçbir şekilde öncülük yapmayalım.
* Sakın ha gelmiş olan belediyelerimiz bu konularda insanlarımızı üzecek kararlar almamalıdırlar.
* Liselerin okulların, üniversitelerin olduğu yerlerde yurt işi Türkiye’nin en önemli işidir. Yurtları mutlaka olabildiğinde desteklemeliyiz sahip çıkmalıyız. Yapanlara ilgi göstermeliyiz. Başkalarının yurdu dahi olsa o yurtlara sahip çıkmalıyız. Yardım vererek katkı vererek onlara sahip çıkmalıyız.
* İbadet yerlerine sahip çıkın. Camilere, mescitlerine, bütün inanç gruplarının kutsal mekanlarına, herkesin ibadethanelerine, cemevlerine kiliselerine lütfen saygı gösterin. Orası kamusal bir alandır. Temizliğine bakımına badanasına oradaki insanların ihtiyaçlarına sahip çıkın.