Eski Başbakan Bülent Ecevit’in başlattığı ve Ecevit-Demirel polemiğine dönüşen "Vahdettin hain mi değil mi" tartışmasına MHP ve DYP de katıldı.
DYP Genel Sekreteri Kamil Turan, MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır ve eski bakanlardan Namık Kemal Zeybek, ANKA’nın Vahdettin tartışmalarına ilişkin sorularını yanıtladı.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Şandır, "Türkiye Cumhuriyeti, güçlü bir devlettir, kılığına meşruiyet kazandırmak gibi bir zaafiyet içinde değildir" diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Cumhuriyetimizin kuruluş döneminden belki de gerekli olan ve Atatürk’ün ifade etmek durumunda kaldığı bir çok husus bugün görülmüştür ki tarihi gerçekliği yansıtmamaktadır. Ben de Vahdettin’in, hatta hiçbir Türk beyinin sultanının hain olmadığına inanıyorum. Atatürk, O günün şartlarında Cumhuriyetin kuruluş aşamasında bazı konularda bu tür laflar etmiş olabilir. Ama o günün şartlarında bunları tarihi gerçekleri yansıtmayan olarak değerlendirmek lazım." Şandır, "Bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin geçmişi kötüleyerek bugününe meşruiyet kazandırmak gibi bir mecburiyeti yoktur" diyerek 9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in bu konuda yanlış düşündüğünü söyledi. Şandır, "Vahdettin, hain olsaydı Sevr’i imzalardı, Misak-ı Milli kararını alacak Meclisi Mebusan’ı toplantıya çağırmazdı" dedi. Şandır, Vahdettin’in Atatürk’le mutlaka diyaloğunun olduğunu ifade ederek, "Milli mücadeleye mutlak zimni desteği oldu" dedi.
DYP Genel Sekreteri Kamil Turan, tarihçilerin anlatımıyla Vahdettin’in yaratılışı itibariyle zayıf bir şahsiyet olduğunu belirterek, bu zaafiyetini İstiklal mücadelesini takip eden olaylarda gözlemlemenin mümkün olduğunu vurguladı. Turan, "Atatürk’ün İstiklal Savaşı olayları içerisinde Vahdettin’in hareketlerini değerlendirirken kullandığı ifadeleri tartışmak zor" dedi.
Turan, değerlendirmesini şöyle sürdürdü:
"Çünkü Atatürk, siyasi olayları İstanbul hükümetinin hareketlerini, ittifaklarını değerlendirirken bu hükme varıyor. İstanbul hükümetinin Ankara’nın başlattığı istiklal mücadelesine karşı çıktığını inkar etmek mümkün değil. Diğer taraftan aradan bu kadar büyük zaman geçtikten sonra Vahdettin’e bir insan olarak baktığımız zaman bunu kasten isteyerek ülkeye kötülük olsun diyerek bu hareketlerini yaptığını söylemek o da zor. Dolayısıyla benim kanaatime göre, sahip olduğu zayıf yapısından ötürü Vahdettin Osmanlı padişahlarının şanına yakışır bir padişah olamamıştır."
HAİN DEĞİL YOZLAŞMIŞ
Eski bakanlardan Namık Kemal Zeybek ise Vahdettin’in insanlık tarihinin gördüğü en büyük hanedanın son padişahı olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "Ama hanedan bitmişti, tükenmişti, yapacak hiçbir şeyi yoktu dolayısıyla doğrusu geldi, Atatürk ortaya çıktı, Cumhuriyeti kurdu. Doğrusu Atatürk’tü yani Atatürk ile Vahdettin’in kıyaslanması bile mümkün değil, Vahdettin bile diyor ki ’Vatanı bu kurtaracak, kurtardıktan sonra isterse Cumhuriyet gelsin’ diyor. Ama Vahdettin’e bu anlamda hain demek hiçbir akıllı tarihçinin yapacağı birşey değildir.
Atatürk’ün Nutuk’ta söylediği söz de hain değildir tereddi’dir (yozlaşma). Mütereddi (soysuzlaşmış), mütereddi olduğu belli, zaten mütereddi olmasalar onlar kurtarırlar bu vatanı."