29
Nisan
2025
Salı
SPOR

KARTAL'A YILDIRIM MI ÇARPTI?

 

 

 

 

 

 

 



Kaptanların kavgası, borç batağı, yanlış transferler... Çubuklu formasının üzerine ince tişört giyme ayrıcalığı olan Baba Hakkı'nın Beşiktaşı'na neler oluyor? Soruşturduk, sonuç: Beşiktaş'ın yaşadığı erozyonda yalnızca toprak kaybedilmiyor, 'yıldırım' çarpan takıma bir paratöner lazım..


Deniz görmemiş bir çocuğun nasıl Beşiktaş taraftarı olduğunu anlatmıştı bir yazısında Yılmaz Erdoğan. "Bir güzel adam Beşiktaşlı olmuşsa, vardır bir bildiği," deyip eklemişti: "Beşiktaş, şampiyon olmadığında da şampiyondur." Herkesin Baba Hakkı olarak bildiği Hakkı Yeten'in, Şeref Stadı'nda, Beşiktaş'a gol atan yeni yetme Coşkun Özarı'nın yanağını okşayıp, "Aferin çocuk, gol atmaya devam," dediği rivayet edilir. Rivayetler, hikâyeler muhtelif ama taraflı tarafsız herkesin ortak fikri; Beşiktaşlı olmanın farklı bir ruh hali olduğu. Ne sportif başarıyla, ne zenginlikle açıklanmayacağı söylenen Beşiktaşlı duruşu son zamanlarda sıkça tartışılmaya başlandı. Berlin'den Hakkari'nin köylerine kadar, önüne Çarşı takısı alan taraftar grubu artık tribün desteğini çektiklerini belirtti. Beşiktaş'ın iki kaptanı, İbrahim Üzülmez ve İbrahim Toraman herkesin ortasında kavga etti ve satış listesine konuldu. Kampta 'Süper Mario' denilip alkışlanan Fahri Tatan, Konyaspor'a transfer olduğunu cep telefonuna gelen mesajdan öğrendi. Olayın vahim tarafı, bu transferden teknik direktör Ertuğrul Sağlam'ın bile haberinin olmaması. (Sağlam, kendisinin de Samsunspor'a nasıl gönderildiğini unutmuş olmalı!..) Sonra Zapotocny ve Sivok'a verilen paraların çok olduğu haberleri çıktı. Daha görme özrü yüzünden şaibeli transfer tartışması bitmeyen Schindelfeld meselesi bitmeden Beşiktaş'ın yeni bir yabancı transfer krizi yaşayacağı söylenmeye başlandı.

RUH EROZYONU
Yıllardır Beşiktaş'ı takip eden Fotomaç yazarı Cenk Alptekin'in de söylediği gibi, Beşiktaş'ın son beş yılında yaşanan skandallar beş ciltlik ansiklopedi olabilecek durumda. Beşiktaş'ın ruhu erozyona mı uğruyor? Konuştuğumuz herkes Süleyman Seba'nın başkan olduğu dönemi bir milat noktası olarak gösteriyor, dolayısıyla tribünler zamanında "Ahmet Dursun Seba gitsin" diye tezahürat ettiği an, aslında kendi geleceklerini de belirliyorlardı. Taraftarlar arasında cinayetlere varan kavgalar, kulübün borç batağına saplanması ve hatta geleceğinin de ipotek altına alınması varılan noktanın işaretleri gibi gözüküyor. Beşiktaş'ı yakından takip eden gazeteciler, eski futbolcular, muhalifler ve eleştirilere cevap veren yönetimle konuşarak Beşiktaş'ın geldiği noktayı ortaya koymaya çalıştık. Bir dönem Şeref Stadı'nın denize bakan tarafında "Hadi kara kartallar" diye bağıranlar, Metin-Ali-Feyyaz üçgeninden efsane devşirenler şimdi Beşiktaşlı olduğunu söyleme konusunda biraz tereddüt ediyorlar ama yine de "Biz bistro değil, mahalle kahvesiyiz," diyen taraftarın da belirttiği gibi, zamanın yarattığı yıkıma karşı direnenler de var.

Yönetim titiz olsaydı 40 milyon avro kasada kalırdı
Celal Kolot (Eski Beşiktaş Futbol Şubesi sorumlusu)
"Beşiktaş'ta her şey bozuk. Takımın gelir getirecek kaynakları ipotekli, en büyük projemiz dedikleri Fulya konusunda mahkemelik, Zapotocny ve Sivok gibi oyunculara değerinden fazla para ödeniyor. Gordon Milne'e 1 milyon pound ödeniyor, niye olduğu belli değil. Gönderilen futbolcunun cebine para konuluyor, Türk futbolcusu alacağını üç ay geriden tahsil ediyor. Demirören yaptıklarında titiz olsa belki bugün 30-40 milyon avro Beşiktaş'ın kasasında kalacaktı."

Değişim değil, erozyon yaşanıyor
Ali Gültiken (Eski Beşiktaş futbolcusu, eski menajer)

"Beşiktaş değişimden öte, ciddi bir erozyon yaşıyor. Alınan yanlış kararlar ve o kararların başka yanlışlarla giderilmeye çalışılmasıyla bugünlere geldik. Mesele yalnızca sportif başarıyla ilgili değil, bugün Beşiktaş'a gönül veren herkes takımın halinden rahatsız. Değişim, Seba'dan sonra başladı. Mesela kaptanların kavgası birikmiş birçok sorunun göstergesi."

Kötüyü örnek göstermek Beşiktaşlı duruşu değil
Cenk Atılgan (Fotomaç spor yazarı)

"Gitmek istemediği halde yönetimin para için Japonya'ya sattığı ve takım otobüsünden gözyaşları içinde zorla indirilen İlhan Mansız, gol kralı diye alınan ama bir tek gol bile atamayan santrfor Tomas Jun, takım kaptanı yapılması düşünülürken Fenerbahçe'ye kaptırılan Tümer, 'İşte aradığımız teknik direktör, sonuna kadar arkasındayız,' denilerek alınan ve kaba tabiriyle sille tokat gönderilen Lucescu, Del Bosque, Rıza Çalımbay ile Tigana... O kadar büyük skandallar yaşandı ki. Borç çığ gibi büyüdü. Yönetim, 'Diğer kulüplerin durumu Beşiktaş'tan iyi mi sanki?' diye isyan ediyor. Olmayabilir, hatta daha da kötü olabilir. O zaman biz şunu soralım: Kötüyü örnek göstermek, Beşiktaşlı duruşuna yakışıyor mu?"

Demirören'e babası bile güvenmiyor
Kazım Kanat (SABAH yazarı)

"Süleyman Seba zamanında teknik direktör Gordon Milne'in gönderilmesi gündeme gelmiş, Seba 'Herkesin bir oyu var, benimki Gordon'dan yana,' demişti. Herkes toplantı öncesi Gordon'un gönderileceğini düşünürken, Gordon'un kalması lehine 15-0 gibi bir karar çıktı. Beşiktaş böyle bir kulüptü. Hakkı Yeten'in, Şeref Stadı'nda Beşiktaş'a gol atan Coşkun Özarı'yı tebrik ettiği centilmen, mütevazı, geleneklerine bağlı bir kulüptü. Takımda başkanlık ve kaptanlık önemlidir. Şimdi kaptanlar kavga ediyor, başkana da kimse güvenmiyor. Demirören'e babası bile güvenmiyor, taraftar nasıl güvensin? 'Del Bosque'nin arkasındayım,' dedi arkasından gönderdi, Sinan Engin'in menajerliğe getirilmesi ise en büyük hatasıydı."

Tribün, Sinan Engin'i kabul etmiyor
Fatih Doğan (SABAH BJK muhabiri)

"Beşiktaş'ta dört yıldır kötüye gidiş var. Sinan Engin'i kimse istemiyor, yapılan transfer yanlış, kulübün gelir kaynakları kırdırılmış durumda. Borçlar birikiyor, yönetime güven duyulmuyor. Demirören 2010'a kadar yönetimde olacağını açıkladı, muhalifler de gelişmeleri takip etmekle yetiniyorlar. Yeni transferler Zapotocny ve Sivok'a ödenen para çok fazla, bu oyuncuların son kullanma hakkı Beşiktaş'ta olacak, yani Beşiktaş transferde geleceğini de düşünmüyor."

Demiören'li dört yıl

* Dört teknik direktör, 42 futbolcu transfer edildi. Üç teknik adam ve 30 futbolcu geri gönderildi.

* Del Bosque'ye 10 milyon avro tazminat verildi.

* Demirören 32 yöneticiyle çalıştı.

* Kulübün yalnızca Demirören'e 40 milyon YTL borcu var.

* UEFA yayın sözleşmesi iki kez 2015'e kadar uzatıldı. Buradan 3 milyon doları bulan avans kullanıldı.

* Yüzde 2.5'u 3 milyon dolardan, 3 kez toplam yüzde 7.5'luk 9 milyon dolarlık halka arza gidildi.

* 2000 yılında bırakılan 6 milyon dolarlık tek haneli borç, Demirören'in döneminde 100 milyon dolara yaklaştı.

Sinan Engin başarısız olursa, gider
Levent Erdoğan (BJK Yönetim Kurulu üyesi)
"Yönetime yapılan eleştirileri sırasıyla cevaplayayım; İki kaptanın kavgası etik değildi ve biz de Beşiktaş duruşuna yakışanı yaptık ve iki eski kaptanımızı satış listesine koyduk, ayrıca 150 bin YTL para cezası verdik. Fulya'yı kazandıran bu yönetimdir, orayı boş tutacak değildik; tabii ki kiraya verip, gelirleri Beşiktaş'ın kasasına koyacağız. İki ay önce yapılan mali kongrede her şeyi ortaya koyduk. Kulübün 80 bin dolar civarında borcu var bunun bir kısmı başkanımız tarafından karşılandı, ayrıca iki bankaya olan borçlar da ödenemeyecek cinsten değil. SPK'nın (Sermaye Piyasa Kurulu) denetimine açığız ve üç büyükler arasında mali durumu en iyi olan kulübüz. Del Bosque'nin gönderilmesi tasarrufu yönetime ait değil, basın ona Yeniköy kasabı yakıştırması yapmıştı, ondan memnun olan bir kişi yoktu ve bedel ödemeyi de göze alarak Del Bosque'yle yollarımızı ayırdık. İbrahim Kaş'ın bedelsiz olarak satışından dolayı bizi eleştiriyorlar ama Kaş'ın kendi tercihiyle Avrupa'ya gittiğini bilmiyorlar. Sinan Engin'den hoşnutsuz olunduğu meselesine gelince, şu anda kendisi görevde başarısız olarak görüldüğünde tabii ki yönetim olarak karar da alabilecek durumdayız."

Miras yemekle meşguller
Erol Kaynar (Eski BJK Yönetim Kurulu üyesi)

"Beşiktaş'ta çok ciddi sorunlar var. Her şey meydanda, ilk defa BJK taraftarının takımı dışladığını görüyorum. Transfer politikalarından, kulübün gelir getirecek yatırımlarına kadar her şey sorunlu. Beşiktaş'ın değerlerinin zedelendiğini düşünüyorum, şimdiki yönetim de Seba'nın mirasını yemekle meşgul. Takipteyiz, camiaya zarar vermemek için dikkatli davranarak açıklama yapmıyoruz."
"Beşiktaş'ta çok ciddi sorunlar var. Her şey meydanda, ilk defa BJK taraftarının takımı dışladığını görüyorum. Transfer politikalarından, kulübün gelir getirecek yatırımlarına kadar her şey sorunlu. Beşiktaş'ın değerlerinin zedelendiğini düşünüyorum, şimdiki yönetim de Seba'nın mirasını yemekle meşgul. Takipteyiz, camiaya zarar vermemek için dikkatli davranarak açıklama yapmıyoruz."

Paraya değil, kulübe bağlılık vardı
Mehmet Özdilek (Eski futbolcu, Divan Kurulu üyesi)

"Takımın şu anda bulunduğu konuma bakıp, kendimizi iyi hissetmemiz mümkün değil. Kombine satışlarda 1600 gibi bir rakamda kalınması bunun işareti. Beşiktaş iskelet bir kadro oluşturamadı; transferler, gelip gidenlerle takımın istrikrarı bozuldu. Tabii yönetimin aldığı yanlış kararlar da birikince Beşiktaş takımının eski havasının kaybolduğu söylenebilir. Biz birlikte eğlenen, birlikte top oynayan bir ekiptik. Bu durum da sportif başarıyı getiriyordu."

Gelişmelere göre Çarşı tavrını koyacaktır
Alen Markaryan (Beşiktaş amigosu)

"Süleyman Seba'dan sonra takımda bir kabuk kırılması oldu, yönetime gelenler kendi iktidar kavgasının peşine düştü. Beşiktaş zamana ayak uydurmaya çalışıyor ama başta Beşiktaş'ı takip eden medya olmak üzere muhalifler de dahil birçok kişi bu havayı söndürüyor. Biz Çarşı Grubu olarak kendimizi lağvettiğimizi söylemedik, biraz yorulmuştuk, kendimizi geriye çektik. Kulüpteki gelişmelere göre tavrımızı ortaya koyacağız. Del Bosque neden gönderildi diye yönetime veryansın ediyorlar ama Del Bosque'nin ipini çeken muhalefettekilerdi. Bence transferler de eleştirilmesin, nokta transferler yapıldı."

SABAH/NUH KÖKLÜ
Yayın Tarihi : 4 Ağustos 2008 Pazartesi 12:18:50


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?