1
Mayıs
2025
Perşembe
SPOR

Türk Futbolunun Kara Günleri!..

Hepimizin bildiği gibi pazarlarda satıcılar; batan geminin malları bunlar diyerek ellerindekileri satmaya çalışırlar…

Almanya’dan sonra dünya futbolunda ismi cismi duyulmamış Azerbaycan’a da yenildikten sonra söyleyecek tek bir söz var;

Batan Geminin takımı bunlar…

Türk futbolu gerçekten en kara günlerini yaşıyor… Siz bakmayın basınında yer alan insanları gaza getiren haberlere, pahalı transferlere ve futbol dedikodularına… Televizyon kanallarındaki geyik muhabbetlerine…

Biz hala Mesut Özil Alman Milli Takımını neden tercih etti diye laf ebeliği yaparken atı alan Üsküdar’ı geçiyor…

Şimdi anladınız mı Özil’in neden Alman Milli Takımını seçtiğini?

Avrupa Kupalarında biraz umudu olan Beşiktaş ile formalite maçlarını oynayacak olan Bursaspor dışında kaç takımımız var da, Milli Takımımız olsun!..

Dünya futbolunda yeri olan, ekol sahibi Almanya’yı yenmemiz bile olay olurdu… Bu Almanya eski Almanya değil ama yine de Alman futbolu…

Hadi kötü oynadık yenildik, rakip Almanya diyelim… Üstüne üstlük Azerbaycan yenilgisi de ne oluyor?

Avrupa basınına bakın; bizimle nasıl ralga geçiyorlar… Türkiye futbolun cücesine yenildi diyorlar!..

Hiç kimse umutlanmasın önümüzdeki Avrupa Şampiyonasına da, büyük olasılıkla bu kafa ile gittiğimizde Dünya Kupasına da havlu atmış durumdayız… Önümüzde daha oynanacak maçlar var; iki yenilgi nedir ki, diyen aklıevveller çıkabilir. Oysa gerçekte Azerbaycan yenilgisinden sonra Avrupa’ya gitme umudumuz var diyenlerin aklına şaşarım. Dilerim yanılan ben olurum…

Milli Takım son dört gün içinde iki yenilgi aldı ve hiç gol atamadı ve kalesinde de dört gol gördü…

Azerbaycan bizi gözünde büyütmese ve acemice davranmasa bu maç onların lehine üç veya dört farkla da biterdi…

Kimse gücenmesin gerçek bu… Sırası gelmişken sormak gerekir;

Spordan sorumlu Devlet Bakanı nerde?

Futbol Federasyonu nerde?

Kulüpler Birliği nerde?

Finans sağlayan sponsorlar, televizyon kanalları nerde?

Kuşkusuz, her zaman söylediğim gibi kas gücünün beyin gücüne baskın çıktığı futbolcular nerde?

Meşhur sözdür; Perşembenin gelişi Çarşambadan bellidir. Türkiye’nin malî gücünü aşan bol sıfırlı Euro’larla G.Hiddink’i takımın başına getirince her şeyin olup biteceğini sandık… Hiddink’in elinde sihirli değnek var sandık…

Geçen sezon sonunda Milli Takımı ABD’ye götürüp gereksiz yere turistik gezi düzenledik… Dünya Kupasına gidemeyen Türkiye, ABD ile antrenman maçı oynasın diye mi gönderdik? Bunun maliyeti ne kazancı ne oldu?

Hesabını soran var mı?

Hiddink’in önceki yıllardaki Türkiye macerası neden son bulmuştu? Hiç araştırdınız mı?

Kendi kulüp takımlarında forma şansı bulamayan, sakat veya formsuz futbolcuları kim seçti? Türkiye’ye İspanya’dan döndüğünden bu yana olumlu bir futbolu oynamayan Nihat’ı ikinci yarıda kurtarıcı diye hangi akılla oyuna sokuldu? Fenerbahçe’ye gelen santrforların gölgesine kalan Semih’in atacağı bir şans golüne mi güvenildi?

Kuşkusuz, bu oyuncuları Hiddink seçmiş olamaz. Önceki yazımda da belirttiğim gibi Teknik Direktörün Türkiye’de seyrettiği maç sayısı çok az… Kasetlerle oyuncu seçiliyorsa diyecek bir şey yok…

Türkiye Süper Ligi ile Bank Asya Ligi alıcı gözle izlenmiş olsa bu takımda oynayanlardan çok daha faydalı oyuncuların olduğu görülür…

Türk futbolunun böylesine kara bir gün yaşamasının nedeni de her takımdaki çok sayıda yer alan ve Türk futbolcularının yetişmesini engelleyen, önünü kesen ve çoğu ileri yaşlardaki yabancılardır. Bugün adı büyüğe çıkmış kulüplerimize bakın; A2 takımından oyuncular A takımına yükselebiliyorlar mı?

Yetiştikleri takımlarında yabancılar yüzünden forma şansı bulamayınca da haklı olarak Anadolu takımlarında soluğu alıyorlar …Kimi orada sivriliyor kimi de sönüp gidiyor…Yerli Teknik Direktörlerden bir Aykut Kocaman bunu farkına varmış, A2 takımının üzerine eğilmiş, oradaki gençleri A takımına monte etmeye çalışıyor..Yabancı teknik direktörler gençlerin üzerine eğilmiyor, onlar aldıkları bol sıfırlı paralarla günü kurtarmaya bakıyorlar…

Almanya’dan sonra Türk Milli Takımının tel tel döküldüğü Azerbaycan maçına gelince; Azerbaycan sert futbol oynayan, çok koşan ve rakibin oyununu bozan, alan savunması yapan bir takım… Vogs onlara çok şey öğretmiş… Bu takıma karşı erken golü bulamazsan rakip daha güçlenir ve moral kazanır. Nitekim de öyle oldu, takımımız erken golü bulmak bir yana biz pozisyon bile üretemedik. Şimdiye kadar beş kez oynayıp bir beraberlik dışında dört kez yendiğimiz Azerbaycan’a beklenmedik şekilde yenildik. Azerbaycan bizden çok daha iyi futbol oynadılar, iyi pas yaptılar, kontratağa çıktılar ve pozisyon buldular. Bunun yanı sıra kalelerini savundular, Agayev kalesinde yıldızlaştı. Yediğimiz gol ise Azerilerin pozisyon çalışması yapmalarının ürünüydü. Her zaman olduğu gibi duran toplarda yine çaresiz kaldı, adam kaçırdık ve Volkan’ın yanı başından golü yedik Futbolda ileriye giden ülkeler alan savunması yaparak takım oyunu oynarken biz hala adam adama oynamakta ısrar ediyoruz… Bu mu bol sıfırlı ücretler alan teknik heyetin futbol bilgisi…

A Grubunda birincilik şansı kalmayan ve şimdi Avusturya ve Belçika ile ikincilik için mücadele edecek olan Türk Milli Takımı 2012 Dünya Şampiyonası için değil de ondan sonraki Dünya Kupası finalleri için mücadele etmelidir. Bu takım kalecisinden solaçığına kadar değiştirilmeli ve genç, dinamik ve sistemi oturmuş bir takım ortaya konulmalıdır. Son iki maçın takımına baktığımızda üzülmemek elde değil; Hamit Altıntop ile mücadele eden Emre dışında kimi gösterebilirsiniz? Nihat, Tuncay, Özer gibi futbolcuların bu takımda ne işi var? İstikrarlı dediğimiz futbolcular da perişanları oynuyorlar. Örneğin Gökhan Gönül, Servet İbrahim Toraman gibi…

Bu takım G.Hiddink ile yürür mü?

Yılda 4.000.000 Euro ödendiği söylenen Teknik Direktörü göndermek çok zor… Öyle bir mukavele yapmış ki, herkesin elini kolunu bağlamış… Bu teknik heyetin tümünün değişmesi, idealist, futbolu bilen yerli teknik heyetle takım yoluna devam etmelidir.

Kabul etmemiz gereken bir başka gerçek de Türk futbolunu geriye götüren prim sistemidir. Böylesine büyük paraların döndüğü ortamda kendi takımlarında oynayamayan, sakat veya sakatlanması olası futbolcuları takıma alanlar, acaba onların yüksek primlerden yararlanması için mi arka çıkıyorlar? Ligdeki formda futbolcuları göz ardı ediyorlar. Büyük olasılıkla da Türkiye’nin son hallerini yeterine tanımayan Hiddink de bazılarının oyununa geliyor…

Almanya ve Azerbaycan maçlarından sonra söylenecek tek şey; Türk futbolunun ne yazık ki, çürümeye başladığıdır.

Kimse kızmasın dost acı söyler…

erdemyucel2002@hotmail.com
 

Yayın Tarihi : 13 Ekim 2010 Çarşamba 10:33:41


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?