Euro 2008, Şampiyonlar Ligi ve UEFA Kupası ön elemeleri derken Turkcel Super Lig geldi çattı. İkinci haftaya girdiğimiz şu günlerde herkesin gözü kulağı birbirinden farklı televizyon kanallarında yorumculuk yapan eski futbolcularda. ‘Futbolculuğu bırakan antrenör olur’ anlayışını yıkan emektarlara neden futbol yorumcusu olduklarını sorduk. Aldığımız cevaplar bir hayli ilginç!
Rıdvan Dilmen, Hakan Ünsal, Selçuk Yula, Sergen Yalçın, Tanju Çolak ve Mehmet Özdilek (Şifo Mehmet)… Süper Lig’in ikinci haftasına girdiğimiz şu günlerde sokaktaki vatandaştan futbolcusuna, kulüp yöneticisinden teknik direktörüne kadar herkesin gözü kulağı onlarda. Futbolcuların performansları, teknik direktörlerin taktikleri, yöneticilerin transfer politikaları, tribünlerin takıma etkisi gibi pek çok konu, iyi ya da kötü bir şekilde bu isimler tarafından eleştiriliyor.
Futbolculuğu bıraktıktan sonra futbol yorumculuğuna geçen yeşil sahaların yıldızlarını diğerlerinden ayıran en önemli özellik, eleştiri üsluplarının düzgün oluşu ve seviyeli tartışmaları… Ne kırıcı bir dil kullanıyor ne de hakarete varan yorumlar yapıyorlar; çünkü hepsi bir zamanlar kendileri için yapılan bu yorumlardan çok çekmiş. Zaten Selçuk Yula’nın 17 yıldır yorumculuk yapmasının nedeni futbolculuğu sırasında yorumcuların gazabından kurtulamamasıymış: “Gazeteler, futbolculuk dönemimde spor yazarlarından maç yorumlarını daha ilk yarıda alırlardı. İlk yarı kötü oynayıp da ikinci yarı döktürdüğüm, üstüne de iki gol attığım çoğu maçtan hakarete varan eleştirilerle birlikte sıfır puan almışımdır. 90 dakika sonunda maçın yıldızı ben olurdum; ama maçı izlemeyip de gazeteden yorumları okuyan taraftarlar bir hafta sonraki maçta bana ateş püskürürdü!” Bu durum hakkında Hakan Ünsal, “Futbolcularla ilgili konuşurken onları rencide edecek, üzecek ve hakaret dolu cümleler kurmuyorum, futbolculuk dönemimde ben de aynı durumdan muzdariptim zaten.” derken Tanju Çolak, “Hata varsa bunların ne olduğunu, nasıl düzeltilebileceğini söylüyorum. İlk maçtan futbolcuların ya da teknik adamların boyunlarını kopartmıyorum.” diyor. Aslında futbolseverler, her birinden iyi bir antrenör olmasını beklese de, onlar futbol yorumculuğunu tercih ediyor ya da Tanju Çolak gibi buna mecbur kalıyor. Peki ama neden? Hakan Ünsal, Tanju Çolak, Selçuk Yula ve Şifo Mehmet’e neden futbol yorumcusu olduklarını sorduk. Kimi tesadüfen, kimi isteyerek, kimi de mecbur kaldığı için futbol yorumcusu olmuş. Her birinin ortak noktası ise bu işten büyük zevk almaları…
Hiç futbol oynamamış adam, şu anda futbol otoritesi olarak konuşuyor
Hakan Ünsal: Futbolculuktan sonraki hedeflerimin arasında futbolla ilgili hiçbir şey yoktu. Bunlar sonradan çıktı. Zamanla futbol yorumculuğunu sevdim. Bizim futbolculuk dönemlerimizde de; ayağına futbol topu değmemiş, bizim saha içinde ne hissettiğimizi, ne yapmak istediğimizi, neler yaşadığımızı bilmeyip de -sanki bu işi yıllarca yapmış gibi- çok bilerek konuşan insanlar vardı, hala da var. Futbolcular, bu tür yorumculardan rahatsız oluyor; çünkü bu yorumcuların anlattıklarından etkilenen taraftarlar futbolcuları olumsuz yönde etkiliyor. Futbolculuğu bıraktıktan sonra futbol yorumcusu olanların daha farklı olduğunu düşünüyorum. Biz, futbolcuların gözünde; kariyerli, başarılı, büyük takımlarda oynamış, pek çok sportif başarılara imza atmış yorumcularız. Futbolcular, biz bir yorum yaparken onlara karşı bir kompleks içinde olmadığımızı, tecrübelerimizi aktardığımızı, hakarete varan yorumlar yapmayacağımızı, onları kötü duruma düşürecek sözler söylemeyeceğimizi biliyorlar. Hiç top oynamamış yorumculardan farkımız şu: Onlar bilmediği, yaşamadığı şeyleri anlatırken biz, birebir yaşadığımız, bildiğimiz şeyleri anlatıyoruz. Yani bir taraf hikâye anlatırken diğer taraf gerçekleri anlatıyor. Futbolcu kötü oynayabilir; ama bunu söylemenin çeşitli yolları vardır. Futbolcular arasındaki en önemli kıstaslardan biri kendisini kimin eleştirdiğidir. Futbolculuktan gelme bir yorumcu, incitici bir söz de söylese futbolcu bunu kabulleniyor; ama hiç futbol oynamamış, ayağına futbol topu değmemiş, sadece gündemde kalmak için konuşanları takmıyorlar. Futbolcularla basın arasındaki gerginliğin sebebi de bu. Hayatında hiç futbol oynamamış adam, şu anda futbol otoritesi olarak konuşuyor.
Hiç futbol oynamamış ama işini çok iyi yapan yorumcular da var
Selçuk Yula: Futbolculuk dönemimde yorumlardan şikayetçiydim, bu sebeple yorumcu oldum. 17 yıldır yorumculuk yapıyorum ve bu işten de emekli oldum! Kötü oynayan futbolcuyu düzgün bir üslupla eleştirirm. Benim ağzımdan hiçbir zaman, 'bu adama bu formayı kim verdi' gibi tuhaf, sığ eleştiriler çıkmaz. Çok iyi futbol oynayıp da antrenör olamayacağın gibi, hiç futbol oynamayıp da çok iyi teknik direktör olabilirsin. Burada oyun okumak çok önemli. Bizde hiç futbol oynamamış ve işini çok iyi yapan futbol yorumcularımız var.
Futbolcuların, Türkiye Futbol Federasyonu’nda da olması gerekiyor
Tanju Çolak: Teknik adamlık yapacaktım ama ismimden korktular. Antrenörlük yapanların hiçbirinden bir eksiğimiz yok. Bilakis, bir fazlalığımız var ki çekiniyorlar. Yöneticiler genelde yönetecek insan istedikleri için tercih etmiyorlar beni. Futbolcuların yorumculuk haricinde Türkiye Futbol Federasyonu’nda da olması gerekiyor. Tıpkı ekranlarda olduğu gibi orada da işi bilen adamlara ihtiyaç var. Objektif olmaya çalışıyorum. Hata varsa bunların ne olduğunu, nasıl düzeltilebileceğini söylüyorum. İlk maçtan kimsenin kellesini uçurmuyorum.
Futbolcuların yorumcu olması toplumun talebiyle alakalı
Mehmet Özdilek: Yorumculuktan büyük keyif alıyorum, ama çalışabileceğim bir kulüp bulursam antrenörlük de yaparım. Şimdilerde futbolcuların futbolu bırakır bırakmaz yorumculuğa başlaması halkın talebiyle alakalı. Arkadaşlarımın avantajı, bu işin mutfağından gelmeleri ve konuyu 'futbolcu-yorumcu' gözüyle irdelemeye çalışmaları… Hangisi seyredilir, hangisi seyredilmez bu toplumun takdirinde. RTÜK başkanı bu konuyla ilgili bir toplantı yaptı. Kurumlar, programlar ve kişilerle ilgili yorumlarda bulundu. O kişilerden biri olduğum için mutluyum.