28
Mayıs
2025
Çarşamba
SPOR

Sivasspor maçında kaç kişi vardı

Geçen hafta İstanbul BŞB-Sivasspor maçında görevli değildim ama gittim. Hem maçı izlemek hem de Atatürk Olimpiyat Stadı'nı seven 2-3 spor yazarından biri olarak ziyarette bulunmak istedim.


Karşılaşmayla ilgili olarak en çok merak edilen noktalardan biri de ne kadar seyirci geleceğiydi. Biliyorsunuz, Sivasspor'un şampiyonluk yürüyüşü her geçen hafta biraz daha ciddiyet kazanıyor ve heyecan oluşturuyor. Açılan yardım kampanyasına gösterilen ilgi de bunun kanıtlarından biri sayılıyor.

Bu ilginin ve coşkunun Sivaslılarda hangi düzeyde olduğunun test edileceği ortamlardan biri de buradaydı. Böylesi tahminlerde cömert olan arkadaşlarımız tribündeki taraftar sayısında kapıyı 15 binden açıp 20'ye kadar vardırdılar. Ertesi günkü gazetelerde genellikle bu rakam yer aldı.

Toplum olarak bu tür rakamlarla epeyce sorunlu olduğumuzu bildiğimden ben daha ihtiyatlıydım. Malum, Antalya'ya geçen yıl yerli ve yabancı toplam 169 takımın kamp için gelmiş olduğu resmi makamlarca açıklanıyor olmasına karşın bu konuda ağzını açan 1000'den aşağısına razı olmuyor...



İstanbul BŞB-Sivasspor maçında ne kadar seyirci olduğu tahminimi soranlara "10 binin altında" dedim. Özellikle biletli seyirci sayısının 7.500'ü aşmayacağı yolunda görüş bildirdim.

Yanılmışım, 8.533 olmuş... Şakası bir yana gerçeğe en yakın tahmini Zeki Çol dostumla paylaştık. O da 10 bin demişti ki biletsiz girme imkânını bulanlarla böyle bir rakama ulaşılabilirdi...

Peki hani nerede 'İstanbul'da 2 milyon Sivaslı var' türünden müthiş bir potansiyel saptamalarının sonucu? Pırıl pırıl bir hava, çok rahat ulaşılan ve girilen bir stat, ucuz biletler, iki milyon insan ve 8.500 kişi...

Yarın öbürgün Sivasspor'un doğal sayılabilecek puan kayıpları sonucunda zirveden uzaklaşmaya başlamasında hemen birtakım suçlamalar başlayacaktır. "Efendim, zaten şampiyon olmamıza birtakım güçler izin vermezdi de, 3 büyükler kollanıyor da, bilmem ne!"

Bunların doğruluğu yanlışlığı pek tartışılmadan kabul edilir. Oysa en azından üçünün birden sürekli kollanması mümkün değil. Nitekim hemen her sezon rüzgâr birinin lehine eserken öteki ikisi kıyametleri koparıyor. Gerçekte bu da Sivasspor için ayrı bir şans getiriyor. Çünkü üçü birden 'Ben olamazsam öteki de olmasın!' diye birbirine çelme takma konusunda çok kararlı oluyor.

İyi de Sivasspor bu şansı değerlendirebilmek için saha dışında ne yapıyor? Yani Sivas ve Sivaslılar ne kadar şampiyonluğa inanıyor ve bunun gereklerini yerine getirebiliyor?



--------------------------------------------------------------------------------

Çare transferde mi?
Trabzonspor'un yaşadığı drama ilgisiz kalabilmek mümkün değil. Bordo Mavili takım Ersun Yanal'la yeni bir döneme başlayacak gibiydi, tam tersi oldu; şimdi Ziya Doğan dönemi bile aranıyor.

Yönetim düzeyinde yaşanan perişanlıkla ilgili söylenecek söz kalmadı. O nedenle Ersun Yanal'ın takımının Adana Demirspor'a bile yenilecek duruma gelişinin üzerinde durmakta yarar var. Ayrıca, Yanal'ın giriştiği operasyon da tartışılır nitelikte.

Hayır, buradan yola çıkıp 'işte efendim zamanında Hakan Şükür'ü de milli takımdan gönderirken hata yapmıştı' türünden sonuçlar çıkarabilmek derdinde filan değilim. Yanal'ı her zaman önemli bir teknik adam olarak gördüm. Elbette ki hataları ya da bize öyle gelen yanları, olmuştur, bundan sonra da olacaktır. Ancak Yanal'ın Trabzonspor'da işe başlarken yaptığı çok önemli bir yanlış oldu. O da çözümü transferde gördüğünü açıklamış olmasıydı. Bu çok ciddi bir tanı (teşhis) yanlışıydı çünkü zaten Trabzonspor transfer yorgunuydu. Sürekli alınıp gönderilen adamların çokluğu takım yapısının oturmasını önlüyordu.

Ayrıca iyi bir teknik adamın en büyük becerisi eldeki malzemeyle daha iyisini yapabilmesidir. Trabzonspor'un hiç değilse bundan daha iyisini yapabilmek için yeterli bir kadrosunun olmadığını ileri sürmek de saçmalıktır. Hatta Sivasspor'un kadrosuyla karşılaştırdığınızda pek de eksik tarafının olmadığını görürsünüz. O Sivasspor ki Lorant döneminde hedefi kümede kalmaktı, şimdi aynı kadroyla nerede olduğunu görüyorsunuz... Kıssadan hisse: Teknik adamın aklı transferde olunca, bu fiyaskolar da kaçınılmaz hale geliyor.


--------------------------------------------------------------------------------

Gönülsüz bağış...
Sivas'tan öğretmen bir okurumun yakınması, hatta tepkisi var. Çünkü Sivasspor için maaşlardan 10'ar YTL kesiliyormuş. Bu tür bağışlar gönül işidir ama öyle istenilen yere varılamayınca başka yöntemler de denenebilir. Galiba böyle bir uygulama var. Adı elbette ki bende saklı olan okurumuz tepkisini de çarpıcı biçimde dile getirmiş: Ben maaşı zor yetirirken Ferrari'ye binecek sporculara para kesilmesi bana çok dokunuyor. Tamam, Sivasspor şampiyon olsun; bunun için de ona her türlü destek verilsin; bunlara kimsenin itirazı yok... Ancak bu tür yakınma ve tepkiler de görmezden gelinemez. Bağış, gönül işidir.

Yayın Tarihi : 26 Ocak 2008 Cumartesi 15:13:06
Güncelleme :26 Ocak 2008 Cumartesi 15:39:37


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?