Türkiye, değerlerine sahip çıkmama geleneğini sporda da sürdürüyor. 2000'li yılların başında yıldızı parlayan sporcu ve takımlara sahip çıkamayan 80 milyonluk ülke, 2008 Pekin Olimpiyatları öncesinde de krizin eşiğine geldi.
Avrupa Şampiyonu atlet Süreyya Ayhan başta olmak üzere, dünya rekortmeni Elvan Abaylegesse , olimpiyat şampiyonu halterci Nurcan Taylan , dünyanın gelmiş geçmiş en büyük 2. haltercisi Halil Mutlu gibi önemli isimleri korumayan Türkiye, takım sporlarında başarılı olan ekiplere ''kol kanat'' geremedi.
Türk sporu'nun 2000'li yıllarda yakaladığı ivmede büyük pay sahibi olan Süreyya Ayhan, üst üste kazandığı Avrupa Şampiyonluğu ve Dünya Kupası zaferleri ile bir anda adı en çok anılan sporcu olmuştu. Ancak 2003 Dünya Şampiyonası'nda başlayan düşüşe en gel olunamayınca, 2004 Atina Olimpiyat Oyunları öncesi yaşanan doping kontrol kavgası ünlü atleti 2 yıllığına pistlerden kopardı. Şu sıralarda eşi ve antrenörü olan Yücel Kop 'la Antalya başta olmak üzere yurdun dört bir yanında yükseklik antrenmanı yapan Süreyya'nın yeni hedefi ise cezasının biteceği 2006 Dünya Şampiyonası. Süreyya gibi yıldızı bir anda parlayan Etiyopya asıllı Elvan Abeylegesse de kırdığı dünya rekoru sonrası performansını koruyamayan bir isim. Atina Olimpiyatları'nda madalya beklenidiği halde sıfır çeken Elvan, son 1 yılı da sakat lıklarla boğuşarak geçirdi. Olimpiyat üçüncüsü Eşref Apak da formdan düştü, kayboldu.
Atletizmin yanı sıra gerçek çöküşün yaşandığı bir branş da halter. 2004 Atina Yaz Olimpiyat Oyunları'nda Türki ye'yi gururlandıran bu branşta çöküş federasyon seçimleri sonrası yaşandı. Başkan Kenan Nuhut 'un devre dışı kalışıyla birlikte önce Nurcan Taylan krizi yaşandı. Adı eski antrenörü ile bir yasak aşka ve taciz iddialarına karışan Taylan, ceza alıp podyumdan uzaklaşırken, bu yılın ilk aylarında da dünyanın gelmiş geçmiş en büyük 2. haltercisi Halil Mutlu'nun doping yaptığı ortaya çıktı. Ayrıca, şampiyon Taner Sağır da disiplin problemleri yaşayıp formundan uzaklaştı.
Takım sporlarında da çöküş
Bireysel braşlardaki bu çöküş takım sporlarında da yaşandı. 2000 yılında hem UEFA, hem Süper Kupa'yı kazanan Galatasaray, 5 yıl içinde erirken, 2001'de Avrupa ikincisi olan 12 Dev Adam, geride kalan 4 yılda ''sıradan'' bir ekip kimliğine büründü. Filenin Sultanları adı altında 2003'te müthiş bir çıkış yakalanayan Ulusal Bayan Voleybol Takımı da eski günlerinden uzak kaldı.
Niçin yokuz?
Türk sporundaki erozyonun nedeni tam olarak belirlenenemezken, bireysel branşlarda sporcuların ''başarıyı kaldıramadığı'' , bu arayış süresince de Gençlik Spor Genel Müdürlüğü'nün bu isimlere sahip çıkmadığı görüşü ağırlık kazandı. Özellikle Halil gibi, Süreyya gibi, Nurcan gibi isimlere devletin sadece ''maddi'' açıdan değil; antrenör, psikolog, mentor, danışman gibi destekler sağlamasının gerekliliğine dikkat çekilirken federasyon seçimlerinin de sporcuları olumsuz etkilediği ve yeni başkanların aradan geçen 1 yıla karşın hâlâ sporcularla gereken iletişimi kuramadığı ortaya çıktı.
CUMHURİYET
Yayın Tarihi :
21 Eylül 2005 Çarşamba 05:44:50