Merit Otelleri'nin Yönetim Kurulu Başkanı Reha Arar'a otellerde ihtisaslaşmanın giderek önem kazandığına dikkat çekerek eskiden yıldızlarla ifade edilen otelciliğin yerini detay ve konsept temelli işletmeciliğin aldığını söylüyor.
Çok farklı bir alanda eğitimi vardı ama o, çalışma alanları ile Türkiye'nin en eski turizm uzmanlarından oldu. Üstelik de Türkiye'de kurulan bir markayı vazgeçmeden, inatla yurt dışına taşımayı başardı. Yıllarca bu alanda yaptığı çalışmalar ile otelcilik alanında yeniliklere imza attı. Eee bu konuda uzmanı bulunca, biz de otelcilik, nasıl bir otel ve yeni konseptleri konuştuk…
Arar ile bu sohbette değişen değerlerin ve Türk insanının gezmeyi keşfetmesinden sonra, otelciliğin ve bu anlayışın Türkiye'de nasıl geliştiğini ve değiştiğini, artık apartman kültürü içerisinde misafirlerimizi bile otellerde ağırlamaya doğru giderken, tercih edilen yeni otel tarzının "butik", yani özel oteller olduğunu söyledi bize. Ayrıca eskiden "yıldız" larla ifade edilen otel kalitesinin, şimdi daha farklı özel yaratılarla belirlendiği ve otellerin de yakın gelecekte nasıl ihtisaslaşacağını anlattı Reha Arar. Bana göre oldukça ilginç olan bu sektörün gelişimi ile ilgili sohbette öğrendiğim bir şey daha var ki, artık otellerin olmazsa olmazı detoks ve SPA'ları…
Biraz turizm alanında yaptıklarınızdan bahsedebilir misiniz?
Merit bundan 25 yıl önce kurulmuş halka açık bir şirkettir. Bu şirketin ikinci yönetim kurulu başkanıyım. Merit Türkiye'de otel işletmeciliği konusunda çok ciddi adımlar atmıştır. Merit Antik Oteli ile Merit Kapadokya, Merit Şahmeran, otellerinin bir kısmının sahibi, bir kısmının işletmecisi olmuş ve Türkiye'de otelcilik alanına gerçek profesyonel otel zinciri kavramını getirmiştir.
Son zamanlarda Türkiye uluslararası marka otellerden geçilmiyor. Bu durum sizi zorluyor mu? Otelcilikte marka olmak ne anlama geliyor?
Evet bazıları sadece isim haklarını alıyorlar. Turizmde marka kavramından hemen başlayalım. Sayın Besim Tibuk, Net Holding'i kurarken birçok turizmde ilkede imza atmayı düşünmüş. Ve ilk toplu turizme yönelik alışveriş, ilk limuzin servisi, ilk dia pozitif kartpostal üreten turisttik yayınlar, daha sonra kurduğu özellikle bölgelerin turisttik kavramlarını ve turistlik bilgilerini doğru olarak temiz bir şekilde turiste yansıtan turistlik yayımlar ve bunlardan sonra da en önemlisi Türkiye'de Türk otel işletmeciliği. Türkiye'de 1991 krizi sırasında küçülme kararı aldık. Net grubu borçlarını yeniden yapılandırmış daha sonra da Bodrum'daki büyük arazisini, Ağaoğlu Grubu'na bir ortaklık şeklinde vererek, tüm banka borçlarını ödeyerek yeniden yatırımlarına başlamıştır. Merit Lefkoşa bu dönemin en büyük yatırımıdır. Artık Kıbrıs'ın başkenti Lefkoşa'nın da beş yıldızlı bir oteli var. Bize dünyadan birçok marka teklif getirmiştir. Swiss Otel'in ilk açıldığı yıllarda bizim Kıbrıs'taki otelimizi almak istediği zaman, 'Biz burayı Merit Otel için aldık ve bu şekilde işleteceğiz' dedik. Bizim otelimize geldiğiniz zaman birçok yerde, "sevgi ile hizmet ediyoruz" ibaresini görürsünüz. Bu ibare aslında bir insanın görevini severek yapması ve karşısındakine bu sevgiyi bu duyguyu hissettirmesidir. Biliyorsunuz dünyada, tüm otel işletmelerinin belli sloganları vardır. Biz bu sloganı aldık çünkü Türk misafirperverliğinin aslında en önemli unsuru sevgi ile hizmet etmektir.
Tüketici neye dikkat etmeli? Bir otelde neyi aradığını, nasıl bulabilir?
Bir kere tüketici bir otelin kuruluşundan, belli bir zamanın geçmesine dikkat etmelidir. Minimum bir yılı aşmış olması lazım. Yeni otele gitmek bir tüketici için hep risk taşır. Mesela biz Lefkoşa otelimizi 29 Ekim'de açtık ama resmi açılışını nisan ayında yapmayı düşünüyoruz. Çünkü bir otel ısıtmasıyla, soğutmasıyla, bütün odadaki sistemlerin çalışıp çalışmamasıyla 78 ay test edilmelidir.
Kıbrıs'taki otelinizde nasıl bir promosyon var?
Nisana kadar Lefkoşa otelimizde fiyatlarında promosyon var. Bu, 60 euro civarında. Beş yıldızlı bir işadamı oteli için bu hakiki bir promosyon fiyatıdır. Bunun yanında işadamlarına, işadamları kulübünde özel kahvaltı veriyoruz ve bu kahvaltıyı da on dakika içerisinde her şeyi önüne sunacak sistemi kurduk. Yani alt kattaki mutfağa gitmeden, oranın özel mutfağında bir işadamının özel mutfağında, gazetesiyle internetiyle, birkaç ekrandan seyredeceği günlük haberlerle, her şeyiyle ve özel bir yerde iş görüşmesini de yaparak kahvaltı etmesini sağlıyoruz. Bu, Kıbrıs'ta bir ilk.
Bir iş adamının kalacağı otel ya da tatil için gideceği otel farklı konseptte midir?
Evet, farklı konsepttedir. Orada işadamını mutlu edecek imkânları yaratmanız lazım. Mesela ben ütü masası ve ütüyü odamda istiyorum, benim için bu büyük farklılık.
Bu yıldıza göre bir kural mı? Bunlar beş yıldızlı otel gerekliliği mi?
Yok değil. Şimdi düşünün bir işadamısınız geldiniz pantolonunuzu ütüleyeceksiniz? Ve ertesi sabah tekrar bir görüşmeye gideceksiniz. Bunu ütüye vermek, ütüden almak, bunlar zor. Gömleğiniz valizde kırışmış, alıyorsunuz ütülüyorsunuz, bu bir kolaylık. Şimdi artık beş yıldızlı otel gereklilikleri geride kaldı. Beş yıldızlı otelin gereği nedir? İşte banyosu olacaktır, oda şu kadar metrekare olacaktır, kliması olacaktır, asansör olacaktır, genel restoranı olacaktır. Yıldızın üzerinde müşteriyi memnun etmeniz lazım.
İnsanlar kendilerine uygun otele yönlenebilecek sistemlere sahip mi Türkiye'de? Bu bilince sahip mi?
Bir kere Türk insanı gezmeyi öğrendi. Yani eskiden bayramda benim çocukluğumda sokağa çıkmak ayıptı ancak ziyarete gidilirdi. Bayramda evde oturulup misafir beklenir veya misafirliğe gidilirdi. Lise yıllarında bir bayramda annem ilk defa Bursa'ya beni götürmüştü çok büyük bir olay olmuştu. Hiç unutmuyorum giderken "Anne biz bayramda sokağa gidiyoruz ayıp değil mi" demiştim. Ama bu gün artık Türkiye geziyor, bayramda kimse evde oturmuyor. Bayram ziyaretleri, o eski bayram âdetleri yavaş yavaş yerini turizme destek vermeye döndürdü.
Geleneklerimizden uzaklaşıyor muyuz? Bir şehre gittiğimizde akrabamızda kalırdık şimdi oteli tercih ediyoruz.
Apartman toplumu olmaya şiddetle ilerliyoruz. Evde misafir kavramı gitgide azalıyor. Nitekim ben İstanbul'a bakıyorum; eskiden İstanbul'da Laleli, Taksim, Sirkeci gibi otel bölgeleri vardı. Oteller buralarda olurdu. Nitekim bundan on yıl evveline bakarsanız, İstanbul'da otel bölgesi üç veya dörttü. Şimdi Mahmutbey yolunda Holiday Oteli var. Bunlar biraz da o bölgelerdeki sanayiden, o bölgelerdeki insanların çeşitli etkinliklerinden, düğün- nişan önemli gün gibi etkinliklerden pay alan işletmeler.
Gördüğüm kadarıyla butik ve özel otellere gidiyor dünya artık. Yeni trend butik otelciliği mi?
Aslında butik oteller son zamanlarda Türkiye'de, özellikle Kapadokya bölgesinde ciddi anlamda önem kazanmaya başladı. Belki bunun öncüsü İstanbul'da, bu işi başlatan TURING kulübünün başkanı idi. İlk Yeşil Ev'le başladı, gelişti, daha sonra Şirince'de bir iki tane yapıldı. Ama mesela Fransa'da butik oteller çok önde. Şu anda ve çok ciddi anlamda butik özel oteller var. Bunlar hakikaten bizlerden de çok çok özel hizmet veriyor. Orada bir sabah kahvaltısında sunulan her şey markasız, o köyde pazardan alınmış veya evin sahibinin yaptığı reçeller. Biz Heybeliada'da böyle bir çalışma düşünüyoruz. Önümüzdeki zaman içinde biraz revizyona alacağız oradaki otelimizi, biraz toparlayacağız çünkü bu trende bizim de uymamız lazım.
Turizm yaza yakın konuşulur. Sadece yazın turizm olurmuş gibi.. Halbuki dört mevsim turizm var. Onu değiştirebildik mi?
Çok başarılı yaptığımız inancını taşımıyorum. Zaten bu turizme, çok fazla ilgi de bu ülkede nedense olmadı. Bir dönem Uludağ'a insanlar kendini göstermeye gittiler. Uludağ'da kayak pistinden çok, diskotek vardı. Sosyete merkezi yeri gibiydi.
Buna kayağın ya da kış turizminin biraz daha pahalı olması mı etken?
Pahalı olması, hem de insanların bunu pratik edecek imkanı kolay bulamaması. Denizde yüzmek, Türk insanı için daha kolay. Türkiye'nin üç tarafı denizlerle çevrili ama Türkiye'de bugün, size sayın desem üçten fazla kayak merkezi sayamazsınız. Türkiye'nin vilayetlerinin yarısında bir kayak merkezi olsa, bir kayak okulu olsa, o zaman ne yapacak? Siz çocuğunuzu yollayacaksınız, ben kızımı yollayacağım, öğrenciler oraya gidecek kayak öğrenecekler.
Ne gerekiyor, nedir eksiklik?
Bizde kış kısa olduğu için bir oteli kurtarmıyor. Bolu'daki oteller veya Bursa'daki oteller, yazın kongre turizmi almaya çalışıyor. Güneydeki otellerin kışın çırpındığı gibi. Bir oteli 12 ay yaşatmak lazım. Çünkü oteller yaşadıkça kullanıldığı zaman personelinizi çıkarıyorsunuz o personeli bir daha alamıyorsunuz, başka yerlere gitmiş oluyor tabii bir personelin bir yere alışması çok önemlidir.
Personel demişken bizim de bu hizmet sektörümüzde kalifiye eleman sıkıntımız var. Bu turizmde en büyük sıkıntıların yaşandığı alan galiba.
İnsan turizmin bel kemiği. Mükemmel bir otel ama çalışmıyor. Çünkü kaliteli insan unsuru eksik. Ama ben zaman içinde inanıyorum ki, bu olay çözülecek. Çünkü çok ciddi otelcilik okulları açıldı ve bunlar hep birlikte, ciddi anlamda bunu çözdük. Ben buna inanıyorum.
Ben hep merak ederim. Avrupalı markalar geliyor da neden biz Avrupa'da bir otel açamıyoruz? Büyük markalar Sheraton, Hilton bunlar nasıl yapıyor bu işi?
Avrupa'da çok başarılı otellerimiz var. Amerika Marmara'yı çok başarılı buluyorum. Grup olarak bizim şu anda Kıbrıs'a yönelmiş bir durumumuz var. Bugün artık yabancı otellerin birçoğunun müdürleri de bizim insanımız. Mesela ben Swiss Otel'de kalıyorum Ankara'da, Genel Müdürü bizden Adnan Bey Türk otelcilerinin çok başarılı bir ismi. Bu gün Holiday İstanbul'da iki otelin de başında yine çok başarılı bir Türk otelci var.
Hükümet otelcilik sektörünü destekliyor mu?
Desteklenmiyor maalesef, oteller teşvik de edilmiyor. Çünkü zaten otelcilik alanında çok ciddi bir yatırım yapıldı. Artık bugün için çok fazla bir destekleme, belki belli bölgelerde var ama zaten Antalya bölgesinde de çok fazla otel inşaatı kalmadı. 1980 Özal dönemine kadar çok uzun yıllar Türkiye'de otel yapılmadı. Aslında Türk otelciliği Özal'ın önünde saygı ile eğilmelidir.
"Her şey dahil" ne anlama geliyor ve bu başarılı mı?
Şimdi bu bir sistemdir. Mutlaka her otel, her şey dahille çalışacak diye bir şey yoktur. Ben her şey dahil sisteminden hoşlanmayabilirim. Yani ben tatile çıktığımda yemeğimi gideceğim açık büfeden alacağım, gideceğim şarabımı alacağım, gideceğim ondan sonra kahvemi alacağım. Siz ise bunu sevebilirsiniz. Ama bir başka aile, "Ben senede üç gün tatil yaparım dolayısıyla, İtalyan restoranı olmalı, balık restorantı da olmalı, her akşam bir tanesinde yemek yiyeyim. Sabah kahvaltısını da odamda isterim" diyebilir. Bu bir tercihtir buna saygı duymak lazımdır.
MERİT OTELLER OLARAK YENİ KONSEPTİNİZ NE? HEDEFİNİZ NE?
Gemimizin burnunu Kıbrıs'a çevirdik, özellikle Kıbrıs'ta her geçen gün yeni bir yatırımın temelini atıyoruz veya açılışını yapıyoruz. Çok önemli iddialı bir tesisimizin inşaatı devam ediyor. İçerisinde sıcak deniz suyu havuzlarıyla, özellikle insanların detoks yaptırabilecekleri, yorgunluklarından, yıkıntılarından kurtulabilecekleri belli bir merkez olacak. Ben bu altı yıldız, yedi yıldız kelimelerini kullanmayı sevmiyorum. Çünkü bunlar gerçek otelcilik literatüründe olmayan kelimeler. Gerçek beş yıldızın üzerindeki bir konforu bulacak ve özellikle de bu otelin Afrodit'in doğduğu plaj olan, Akdeniz'in tertemiz suyunda da rahatlıkla denize girebilecekler. Ayrıca hemen arkalarındaki dağlarda da istedikleri gibi yürüyüş ve diğer şeyleri yapacaklar.
TESETTÜR OTELLERİ ARTMAYA BAŞLADI
Son zamanlarda çok konuşuluyor, Arap sermayesinin gelişi, Arapların turizme dönük ülkemize çekilmesi noktasında da enteresan projeler konuşuluyor. Öyle bir ilgi var mı? Araplar gelecek diye haremlik- selamlık plajlar, sadece Arapları ağırlayan otellere doğru bir talep görüyor musunuz?
Ben böyle bir şey görmüyorum. Başka bir şey görüyorum: Türki cumhuriyetlerinde yüksek parası olan işadamları, Türkiye'de arayıştalar ve özellikle güney bölgesinde birkaç oteli de aldılar, yapıyorlar. Bunların bir kısmı açık açık yapıyor ismiyle, bir kısmı daha kapalı eski komünist dönemindeki alışkanlıklarıyla devam ettiğini duyuyorum, dedikoduyla öyle bir hareket hissediyorum. Ama Arap sermayesinin Türkiye'de ciddi anlamda, büyük bir hareketini şu anda görmedim. Şimdi tesettür otelleri artmaya başladı. Ama bunların da ben dışa bağlı olarak arttığını sanmıyorum.
İçerdeki talepten mi?
İçerdeki talepten. O da bu talebin yarattığı yeni bir otelcilik tarzı olabilir. Onu da saygıyla karşılayıp, otelcilik anlamında ona da en iyi şekilde hizmeti vermenin doğru olduğu inancındayım. Çünkü insanlar orada rahat ediyorlarsa, benim müşteri memnuniyetim, biz orada da insanları mescidiyle, diğer dini vecibelerini yerine getirecekleri yerleriyle, memnun edebiliriz.
REHA ARAR KİMDİR
İsmail Reha ARAR, 04 Ekim 1946 yılında İstanbul'da doğdu. Saint Joseph Lisesi'nden mezun olduktan sonra, Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi'ni bitirdi. Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi'nde master yaptı. 1972 yılında Paris Necker'de Acil Yardım ve Can kurtarma Dalı'nda eğitim aldı. 1991 yılından itibaren Net Holding A.Ş.'de İcra Kurulu Başkan Yardımcısı ve bağlı şirketlerden Merit Turizm A.Ş.'nin 2000 yılından beri Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini sürdürmektedir. Ayrıca, uzun yıllar Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi Hastane Yönetimi Bölümü'nde Acil Yardım, Kurtarma ve Kriz Yönetimi Dersleri vermiştir. Bunların dışında, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Su altı sporları Can kurtarma, Su Kayağı ve Paletli Yüzme Federasyonu Can kurtarma dalı Asbaşkanlığı'nı 15 yıl müddetle yürütmüştür. Son 10 yıldır, Türkiye'nin çok büyük bir şirketi olan dünyaca ünlü DHL Express'in icra kurulu üyeliğini yürütmektedir. Halen TURSAB KKTC Temsilciliği görevini yürütmektedir. İyi derecede Fransızca ve az olarak İngilizce bilmektedir.