Adana'da ailesiyle piknik yaparken nereden geldiği belli olmayan kurşunun kafasına isabet etmesi sonucu hayatını kaybeden 9 yaşındaki Akif Can Yıldız'ın katili 80 gündür bulunamadı.
Anne Sabiha Yıldız, "Münevver Karabulut'un katili bulundu. Biz de mi her gün televizyonlara çıkalım? Ancak o zaman mı bulunacak? Bizimki can değil mi?" dedi.
Merkez Çukurova ilçesindeki Adnan Menderes Bulvarı'nda 11 Temmuz 2009 akşamı ailesi ile piknik yaparken nereden geldiği belli olmayan kurşuna hedef olan ve kaldırıldığı hastanede hayatını kaybeden Akif Can Yıldız'ın ailesinin acısı dinmiyor. Olayın ardından 80 gün geçmesine rağmen katilin bir türlü bulunamaması ailenin acısını artırıyor.
Olay sırasında Akif Can'ın yanında olan anne Sabiha Yıldız ve dede Durmuş Karabekiroğlu hala ilk günkü gibi gözyaşlarını tutamıyor. Anne Sabiha Yıldız, oğluna ayırdığı odada Akif Can'ın fotoğraflarına her gün özenle bakıyor. Akif Can'a hamileyken kocasını kaybeden Yıldız, her sabah kalktığında oğlunun fotoğraflarını özenle silip öpüyor. Oğlunun okul kıyafetlerini hala saklayan anne Yıldız, onun 1. sınıf kitaplarını kimseye vermedi. Ramazan Bayramı'nda oğlunun mezarına giden Yıldız, "Ona seslendim ama kalkmadı. Beni duymadı. Onu babasının yanına gömüp geldim" dedi.
"ÇOCUĞUM GÖZÜMÜN ÖNÜNDE ÖLDÜ KATİLİ ORTALIKTA YOK"
Sabiha Yıldız, oğlunun gözü önünde hayatını kaybettiğini ancak aradan 80 gün geçmesine rağmen oğlunun katilinin hala bulanamadığını belirterek, "Benim çocuğum öldü ama benim çocuğumdan sonra 2-3 çocuk daha maganda kurşunuyla öldü. Onlarınki de bulunamadı. Samsun'da bayram günü yine aynı olay yaşandı. Yani bu nedir? Buna bir son versinler. Bu magandalara önlem alsınlar. Oğlum öleli 80 gün oldu ama hala katili ortalıkta yok. Katilin mutlaka bulunmasını istiyorum" dedi
İlk günlerin dışında kimsenin gelip kendilerine hallerini sormadığını anlatan Yıldız şunları kaydetti: "Ben sinir hastası oldum, ancak hap içerek uyuyabiliyorum. Başka hiçbir şey yapamıyorum. Çocuk benim rüyama geliyor, yüzleri kanlı bir şekilde. Çünkü çocuğumun katili bulunmadı. Ben bu stresle nasıl yaşayayım? Bayramda mezarına gittim, seslendim kalkmadı. Babasının yanına gömdüm, hangi birine yanayım? Hangi birine üzüleyim? Çocuğum yaşasaydı bu yıl 3. sınıfta olacaktı."
Münevver Karabulut'un katil zanlısının bulunduğunu ancak oğlunun katilinin bir türlü bulunamadığını vurgulayan anne Yıldız, "Münevver Karabulut'un katili nasıl bulundu? Biz de mi öyle olalım? Biz de mi her gün televizyonlara çıkalım? Onu mu istiyorlar? Ancak o zaman mı bulunacak? Bizim ki can değil mi? Benim çocuğumun da katili bulunsun. Benim çocuğumun ölüsü bir tavuk ölüsüne döndü. Katili nasıl bulunamıyor? Tez zamanda yakalasınlar. Cezası neyse çeksin. Ben yandım, başka anneler yanmasın" diye gözyaşlarına boğuldu.
Yıldız, öğretmenleri, arkadaşlarının eve geldiğini tatilde aldığı hikaye kitaplarının durduğunu, kitapları kimseye veremediğini, sabahleyin kitapları düzenlerken 1. sınıfta yazdığı günlüğü eline geçtiğini okuyup ağladığını kaydetti.
Günlüğünde yaşadığı her şeyi yazdığını anlatan acılı anne Yıldız, gözyaşları içinde günlüğünü şöyle okudu: "Sevgili günlüğüm, ben Akif Can, ilkokul 1. sınıfa gidiyorum. Sınıfım 1-A, öğretmenimin adı Gülcan Işık ve bugün çok mutluyum. Çünkü bugün yarı dönem karnemi aldım. Canım günlüğüm bugün de benim doğum günüm, 8 yaşıma girdim. Canım annem yaş pasta almış. Arkadaşlarım geldi, pasta kestik, annem resim çekti, dedemin ninemin ellerinden öptüm. Onlar bana hediye almışlar. Hediyeleri çok beğendim. Dedem ninem kahvaltımı hazırlamışlar, kahvaltımı yaptım, dişlerimi fırçaladım. Dedem beni baraja götürdü. Bugün çok eğlendik. Selam günlüğüm, bugün haftanın ilk günü, pazartesi, arkadaşlarımla oyun oynamak istedik. 2 saat oyun oynadık, daha sonra eve geldim. Biraz dinlendim, daha sonra dersime çalıştım."
"TORUNUMU AYAKKABI BOYACILĞI YAPARAK BÜYÜTTÜM "
Dede Durmuş Karabekiroğlu, damadının elektrik akımına kapılarak hayatını kaybettiğinde kızının, torunu Akif'e hamile olduğunu belirterek, Akif'i ayakkabı boyacılığı yaparak büyüttüğünü anlattı. Karabekiroğlu, 80 gün geçmesine rağmen katilin hala bulunamadığını, yetkililerin de artık arayıp sormadığını ifade ederek, "Şu ana kadar hiçbir haber yok. Emniyet müdürü çalışıyor, kaymakam çalışıyor, memurlar namus borcumuz diyor çalışıyor. Daha bize ne gelip bir şey diyen var, ne de bir haber var" dedi.
Katile seslenen acılı dede Karabekiroğlu: "Acaba nasıl uyuyor, nasıl yatıyor? Elinden kaza ile ateş almış. Ey elin kafiri, gel teslim ol. Yazık, günah. Bu masumun günahı neydi? Biz pikniğe gitmiştik, vatandaş hiçbir yere gitmesin mi?" diye konuştu.
Olayı anlattıkça o anları yaşadığını gözyaşları içinde anlatan dede Karabekiroğlu, "Piknikte ben çay içerken, torunum yatıyordu. 10 dakika sonra yeğenlerim Akif Can'ın kafasının kanadığını söyleyerek yanıma geldi. Baktım yengeç var, onu öldürdüm. Sonra hastaneye götürdük. Ama torunum öldü. Torunumu vuran yakalanırsa acılarımız biraz olsun diner. En azından ibret olur. Biz ne hale geldik? Ben bunları ne halde büyüttüm? İşte benim halim, ben ayakkabı boyayarak bunları besledim. Hiç kimse ailesini alıp pikniğe gitmesin mi? Böyle mi olmalıydı, yazık günah değil mi? Ben 30 yıldır oraya gider gelirim, böyle bir şey ne gördüm ne duydum. Şimdi orada önlem almışlar, neye yarar? İlla ki bir canın ölmesi mi gerekiyordu?" diye sordu.
Bu arada, Adana Emniyet Müdürü Mehmet Salih Kesmez, faili meçhul dosyaların üzerine gittiklerini belirterek, "Can çocuğumuzla ilgili çalışmalara devam ediyoruz. Şu anda net bir gelişme yok ama biz üzerine gidiyoruz. Biraz daha uzun çalışmamız gerekecek. İz üzerinde gidiyoruz. O olay ve diğer faili meçhul olayların üzerindeyiz. Onlarla ilgili ciddi bir çalışmamız var" dedi.