Türkiye'nin en büyük lagünü olarak bilinen Akyatan Gölü, drenaj kanallarından gelen tatlı su ve otlardan dolayı yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kaldı.
Adana'nın Karataş ilçesi sınırları içerisinde bulunan ve yaşama ortamlarının çeşitliliği, barındırdığı hayvan ve bitki türleri ile uluslararası öneme sahip sulak alan kriterini içeren bir ekosistem özelliği taşıyan Akyatan Lagünü, var olma savaşı veriyor. Özellikle göle bırakılan drenaj ve sulama kanallarından gelen ot ve diğer atıklar, lagündeki canlıların hayat ile arasına adeta set çekmeye başladı.
Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi tarafından 1996 yılında hazırlanan raporda, göle bırakılan drenaj kanallarının bir an önce kapatılması gerektiği, aksi taktirde uluslararası anlaşmalarla koruma alanı ilan edilen Akyatan'ın yok olabileceğine dikkat çekilmişti. 20 yıl öncesine kadar yer yer 2 metreye ulaşan gölün derinliğinin hızla azalarak 20 santimetreye kadar indiği belirtilen raporda şöyle deniliyordu:
"Göl alanına tahliye edilen drenaj suları, beraberinde çok miktarda besin elementini de (azot, fosfor, potasyum) beraberinde getirmektedir. Bunun doğal sonucu olarak da aşırı miktarda otlanma (alg) oluşumuna rastlanmaktadır. Bu durum balık davranışlarını, verimliliği ve balık avlamayı güçleştirecek biyolojik kirlilik yaratmaktadır. Hepsinden daha tehlikelisi drenaj sularıyla çok miktarda zirai mücadele ilacı (Pretisit ve Herbisit) lagüne taşınmakta ve bu durum lagün ekolojisini, balık ve insan sağlığı ile sucul canlıları (kuşlar-bitkileri) ciddi biçimde tehdit etmektedir. Ramsar ve Bern Sözleşmeleri gereği doğal SİT alanı ilan edilmiş ve önemli bir sulak alanı olarak koruma altına alınmış büyük bir doğal zenginlik olan Akyatan Gölü, gerekli önlemler alınmazsa yok olacaktır. Sonuç olarak DSİ tarafından açılan drenaj kanalları ve bu kanallar aracılığı ile lagün alanına taşınan tatlısular, silt maddeleri, besin elementleri ile kimyasal kirleticilerle ilgili uygulama devam ederse, yakın bir gelecekte lagün gölünden eser kalmayacaktır."
Öte yandan; zengin bitki ve hayvan varlığı ile bilimsel çalışmalar için birer açık hava laboratuvarı olarak adlandırılan, ayrıca kışın Orta Anadolu'daki sulak alanların donması sonucu yer arayan pek çok su kuşuna kış aylarında ev sahipliği de Akyatan Lagünü her geçen gün yok olmaya biraz daha yaklaşıyor.
Akyatan Dalyanı çevresinde yaşayan vatandaşlar lagünde yaşanan kirliliğin, çok sayıda deniz canlısı ve kuş türünü yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakmasının üzüntüsünü yaşıyor. Dünyanın sayılı sulak alanlarından biri olarak gösterilen Akyatan'ın, göz göre göre yok olduğunu, gölün belirli bölümünde hava ile su ilişkisinin yüzeyde biriken ve balçığa dönüşen otlardan dolayı kesildiğini belirten yöre sakinleri şu görüşleri dile getiriyor:
"Akyatan Lagünü, 1987 yılında Orman Bakanlığı'nca Yaban Hayatı Koruma Sahası ilan edilmiştir. Bu karar, bölgedeki canlı sayısının hızla artışını sağlamış ve düyadaki önemi daha da ön plana çıkmıştır. Özellikle şiddetli soğukların Anadolu'ya egemen olduğu dönemlerde göllerin donmasıyla birlikte alandaki kuş varlığı büyük sayılara ulaşmaktadır. Her yıl 70- 80 bin arasında su kuşu kışı Akyatan'da geçirmektedir. Akyatan, nesli tehlikede olan birçok kuş ve hayvan türüne ev sahipliği yaparken, İran'ın Urumiye Gölü'nden gelen 10 bini aşkın flamingo kışı yine burada geçirmektedir. Eğer önlem alınmazsa, dünyanın gıpta ile baktığı ülkemizin son derece önemli bir doğal zenginliğini kaybedeceğiz. Devlet yetkililerinin soruna duyarlılık göstererek tehlikenin önlenebilmesine yönelik çalışmalar yapmalarını bekliyoruz."