Maliye Bakanlığı, Milli Emlak Genel Müdürlüğü, Diyanet İşleri Başkanlığı ve GSM operatörleri arasında 2001 yılında imzalanan protokol gereği 700 camiye baz istasyonu kuruldu. Vatandaşın tepkisine neden olan baz istasyonlarının 35'i mahkemelik oldu.
GSM operatörlerinin 3G'ye girmeye hazırlandığı şu günlerde gündelik hayatın her alanında kullanılmaya başlanan cep telefonları nedeniyle mahalle aralarına kurulan baz istasyonları vatandaşlar tarafından tepki toplamaya devam ediyor.
Cep telefonların yaygınlaşmaya başlamasıyla mahalle arasında ev çatılarına, elektrik direklerine, okul binalarına kurulan baz istasyonları 2001 yılından buyana cami minarelerine de kurulmaya başlandı.
2001 yılında Maliye Bakanlığı, Milli Emlak Genel Müdürlüğü, Diyanet İşleri Başkanlığı ve GSM operatörleri arasında imzalanan protokol gereği cami minareleri de bütün tehlikelere ve Yargıtay'ın baz istasyonlarının kanser riski taşıdığı için mahalle arasında kurulmaması kararına rağmen baz istasyonları
minarelerde çoğalmaya devam etti.
Vatandaşların tepkisine rağmen Türkiye'de bulunan 100 bin caminin 700 tanesine baz istasyonu kuruldu. Protokol gereği baz istasyonu kurulacak camileri Diyanet İşleri Başkanlığı belirliyor. Diyanet İşleri Başkanlığı Dini ve Sosyal Hizmet Vakfı ise paranın tahsili, hukuki ve güvenlik sertifikası işlemlerini yürütüyor.
Diyanet İşleri Başkanlığı Dini ve Sosyal Hizmet Vakfı Genel Müdürü Mehmet Pamuk, yaptığı açıklamada 2001 yılında baz istasyonu kurulması ve elde edilecek gelirin kullanımına ilişkin protokol, Maliye Bakanlığı Milli Emlak Genel Müdürlüğü ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında imzalandığını söyledi.
Pamuk, protokolün 2004 yılına kadar geçerli olduğunu daha sonra 2006 yılında tekrar bir protokol yapıldığını bu protokole göre Ankara, İstanbul ve İzmir'de kurulan baz istasyonu için GSM, şirketlerini her minare için 5 bin dolar ücret ödediğini belirterek, "Diğer illerde ise ücret 3-4 bin dolar arasında değişiyor. Minarelerden elde edilecek gelirin yüzde 46'sı derneği olan camilere, yüzde 3'ü de Hazine'ye aktarılacak. Derneği olmayan camilerin payı ise müftülüklere verilecek. Müftülükler, geliri amaç dışında kullanamayacak. Elde edilecek gelir ise öncelikle mülkiyeti Hazine'ye ve Vakıflar Genel Müdürlüğü`ne ait tarihi camilerin bakım, onarım, temizliği ve çevre düzenlemesinde kullanılacak" dedi.
Protokole göre, baz istasyonu kurulacak camileri Diyanet İşleri Başkanlığı'nın belirlediğini kaydeden Pamuk, tarihi camilere baz istasyonu kurulmasına izin verilmediğini söyledi. Türkiye`de 100 bine şakın cami bulunurken, bunların 700`ünde baz istasyonu olduğuna dikkat çeken Pamuk şunları kaydetti:
"Minarelere baz istasyonu kurulurken GSM şirketlerinden istediğimiz bazı şartlar oluyor. Bunlar yapılmadığı taktirde baz istasyonunun kurulmasına izin vermiyoruz. GSM şirketleri yılda iki kez bakım yapacak. Minarelere baz istasyonu kurmak isteyen GSM şirketlerine, proje ve montaj standardı zorunluluğu var. Bunun dışında GSM operatörleri Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu'ndan güvenlik sertifikası olmak zorundadır. Bu şartlara uymayan şirketlere, baz istasyonu kurma izni vermiyoruz."
Dernek olarak paraların tahsili ve bakım onarım işlerini kendilerinin yaptığını ifade eden Pamuk, baz istasyonlarının dünyada olduğu gibi Türkiye'de de zaruri hale geldiğini ancak yinede vatandaşlardan minarelere kurulduğu için tepki aldıklarını söyledi.
Pamuk, Ankara'da Kızılay ve Dikmen'de elektrik direklerinde bile baz istasyonu bulunduğunu, vatandaşın psikolojik olarak baz istasyonlarına tepki gösterdiğinin altını çizerek şöyle devam etti:
"Kurulan 700 baz istasyonundan 35 tanesi mahkemelik oldu. Baz istasyonlarının şehir dışına kurulmasını istiyorlar. O zaman telefonlar çekmez. Vatandaştan çok tepki geliyor. Bu tepkinin çoğu psikolojik. Minareye kurulmadığı takdirde bir kuleye kurulacak. Ya evlerin çatısına ya da petrol istasyonlarının çatısına kurulacak. Büyük mağazaların çatısına kurulacak. Ankara'da büyük caddelerde elektrik direklerinde bile var. Her istasyonun bir kapsama alanı var. Bir mahallede telefon çekmiyorsa şehir dışına çıktığı zaman hiç çekmez. Kanser yapıyor diye yazılar çıkıyor. Bunlar ne derece doğru bilmiyorum. Bunları denetleyen bilgi teknolojileridir. Güvenlik sertifikası ister. İnsan sağlığına zararlı ise buna izin vermez. Halkta baş ağrısı, kanser yapıyor gibi sıkıntılar geliyor Ancak bunların çoğu psikolojik. Elektrikle çalışan birçok şeyin zararı var. Ama bu zarar insan sağılığını tehdit edecek boyutta değil. Yargıtay'ın mahalle arasında baz istasyonu kurulmaması yönünde kararları var. Ancak bunlar bütün baz istasyonları
için geçerli değil. Bunlar sağlıklı kurulmayan baz istasyonları için geçerli. Minarelere kurulan baz istasyonları bütün incelemelerden geçtikten sonra kuruluyor"
Adana'nın merkez Seyhan ilçesinde de yaklaşık 10 caminin minaresinde baz istasyonu kuruldu. Bunlardan biri olan Mustafa Özgür Cami minaresinin iki tarafında da baz istasyonu var. Ancak camide baz istasyonu olmasına rağmen caminin girişinde 'cep telefonlarınızı kapatınız' yazısı asılı. Bunun yanı sıra baz istasyonu 2 yıl önce kurulmuş. Baz istasyonu kurulduktan sonra imam Yusuf Mollaoğulları kalp rahatsızlığı geçirerek bay pass ameliyatı olmuş. Adana'da Cumhuriyet döneminin ilk camilerinden biri olan Bosnalı Salih Efendi Camii'nde de baz istasyonu var. Bu caminin bulunduğu mahalle sakinleri baz istasyonunu bir hayli tepkili.
Mahalle sakini Ayhan Karakantemur, sağlık yönünden ziyade kendisini dinsel yönünün daha çok ilgilendirdiğini belirterek, "Şimdi bu camiye kurulan baz istasyonu 900'lü hatlara da hizmet veriyordur. Gençler bu 900'lü hatları arayarak cinsel içerikli sohbet ediyor. Cami buna hizmet etmiş oluyor. Bu beni gerçekten çok üzüyor" dedi.
İsmail Bayralı ise devletin vatandaşının sağlığını düşünmediğini ileri sürerek, "Yargıtay karar veriyor. Mahalle arasına kurulan baz istasyonları kanser yapar. Ancak devlet bunu bilerek üstelikte camiye baz istasyonu kuruyor. Bizim sağlığımızı hiç düşünen yok. Bunları şehir dışına çıkarsınlar. Mahalle arasına baz istasyonunu kuruyorlar. Bunu birde camiye kurmaları tam bir skandal" diye tepki gösterdi.