Adana Barosu, Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) Komisyonu Koordinatörü ve Baro Saymanı Av. Osman Olcay, son yıllarda meydana gelen suç ve suçlu sayısındaki artışa paralel olarak çocuk suçluluğunda da artan ivme gözlendiğini söyledi.
Olcay, yaptığı açıklamada, çocuk suçluluğu denilince sadece asayişe yönelik suçlar anlaşılmaması gerektiğini vurgulayarak, "Terör örgütlerinin kullandığı küçük yaştaki çocukların illegal eylemlerde suça itilmelerinin yanı sıra, bütün suçlarda yaş oranları düşüyor. Türkiye'de yapılan araştırmaların artık bütün suçlarda yaş oranlarının Avrupa ve ABD`deki gibi gittikçe düştüğünü gösteriyor" dedi.
Yine alkol, sigara, uyuşturucu madde gibi kötü alışkanlıklara başlama yaşının da 11-12'le kadar düştüğünü vurgulayan Olcay, "Küçük yaşta bu tür ortamlara giren çocuklar ileride birer suç makinaları haline gelebilmektedir. Özellikle suç işletilen çocuklar seçilirken ceza almayacak yaş aralığında olanlar seçilmektedir. Bu sayede çocuk ceza almazken tekrar yeni suçlarda kullanılabilmektedir. Çocukların karıştığı suçların türleri incelendiğinde, hırsızlık, uyuşturucu kullanma, uyuşturucu ticareti yapmak gibi suçlar sıklıkla işleniyor" diye konuştu.
Son 1 yıllık süreçte uyuşturucu ticareti yapmaktan 12 ile 18 yaş arası 92, hırsızlık yapmaktan 804, uyuşturucu kullanmadan dolayı 75 çocuğun adli makamlarla tanıştığını belirten Olcay, şunları söyledi:
"Yeni nesilleri suçtan ve zararlı alışkanlıklardan korumanın sadece ekonomik ortamın düzelmesini, fert başına düşen milli gelirin artmasına bağlamakta yanlıştır. ABD, İngiltere ve Almanya gibi dünyanın gelişmiş ülkelerinde de suç oranlarının Türkiye`den aşağı kalmıyor. Çocukları korumak için önce çekirdek aile yapısının güçlendirilmesi gerekir. Başta yazılı ve görsel medya olmak üzere, sivil toplum örgütleri ile işbirliğini artırarak sokak çocuğu, tinerci, sokak satıcısı gibi adlarla adlandırılan aslında özünde nice cevherler taşıyan gençlerimizi topluma kazandırmak adına çeşitli sosyal programlar yapılmalıdır. Aile olarak eğitim ve öğretim faaliyetlerinde okul öncesi, okul çağı ve aile içi eğitimi ihmal etmemek lazımdır. Eğitimi sadece okullara bırakmak bir eksikliktir. Çocuklara iyi örnekler sunmalı, aile içinde sevgimizi çocuklarımıza göstermeliyiz. Arkadaş çevreleri konusunda da seçici olmalı onları yönlendirmeliyiz. Herkesin başına polis koymamız mümkün değildir. O yüzden herkes kendini polis olarak görmeli, yanlış gördüğü her hareketi uyarmalıdır. Güvenlik görevlileri, öğretmenler ve aileler ile sıkı işbirliği yaparak çocuklarımızı suç ortamından uzak tutmalı, onların bulunduğu ortamlara suç şebekelerinin girmesine fırsat vermemelidir. Halkla iç içe olmalı, çocukların ve ailelilerinin polisten korkmadan saygı duyarak ve severek iş birliği yapabileceği bir ortamı yaratmalıdır. Toplumumuz git gide birbirine bağlığını, özünü kaybetmektedir. Burada öncelikle kurumların başındaki insanların her fırsatta toplumu uyarıcı içerikte konuşmalar yapması gerekir."
Osman Olcay, bir şekilde adliyeye gelen çocukların ıslahı için rehabilitasyon merkezleri olması gerektiğini de vurgulayarak, "Devletin imkanları ölçüsünde anne ve babası olmayan çocuklara suça sürüklenmeden her birey tarafından sahip çıkılmalıdır. Çocuklar rehabilite edilebilmeli ve çocukların işlediği suçlardan uzaklaştırılabilmesi, eğitime yönlendirilmeleri için de topluma önderlik eden sivil toplum örgütleri emek sarfetmelidir. Ayrıca, çocuk cezaevlerinin daha iyi koşullara getirilmeli ve özel yetkili mahkemelerin kurulması gerek. 2005 yılında yapılan değişiklikle cezalar arttı. Ceza İnfaz Kanununda infazda geçirilen sürede de arttı" dedi.