22
Aralık
2024
Pazar
ADANA

Çukurova TV'nin kapatılmasına tepkiler

Adana'da yayın yapan Çukurova TV'nin, 36. frekans yerine izinsiz olarak 67. frekanstan yayın yaptığı gerekçesiyle RTÜK tarafından kapatılmak istenmesi, Adana kamuoyu ve siyasiler tarafından tepkiyle karşılandı.

RTÜK görevlileri, dün Çukurova TV'ye gelerek, kanalın 36. frekans yerine izinsiz olarak 67. frekanstan yayın yaptığını gerekçe göstererek tutunak düzenlemek istemiş, görevliler ile televizyon avukatı arasında kısa süreli tartışma yaşanmıştı. Televizyon avukatının kapatma gerekçe ve kararını göstermelerini istemesi üzerine görevliler, tutanak düzenlemeden iş yerinden ayrılmıştı.
Telefonla Çukurova TV'nin yayınına katılan üniversite, sivil toplum kuruluşu ve siyasi parti temsilcileri, televizyonu kapatma girişimini "siyasi baskı" olarak yorumladı.

AKINOĞLU: "GEREKÇE NE OLURSA OLSUN ŞIK DEĞİL"

Çukurova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Alper Akınoğlu, bir medya kuruluşunun, seçimden kısa bir süre önce kapatılmak istenmesinin, gerekçe ne olursa olsun şık olmadığını söyledi.
Kendilerinin tamamen siyasetin dışında olduklarını vurgulayan Akınoğlu, "Ama demokrasinin gereği şudur; herkes düşüncesini ifade edecek. Tabii ki bazı televizyonlar bazı adayları destekleyecek, başkaları da başka adayları destekleyecek. Bu demokrasinin gereğidir. Ve bu demokrasi böyle gelişir. Bu nedenle yapılan doğru değildir. Bu tamamen siyasi olarak algılanacaktır. Bir amaç doğrultusunda olduğu algılanacak ve bunu yapanlara da hizmet etmez. Demokratik değil ve etik değil. Vatandaş olarak ve seçmen olarak rahatsızlığımı ifade ediyorum. Seçim ortamına girilmiştir ve herkesin çok dikkatli ve adil olması gerekmektedir. Hoş değil. Eğer böyle birşey varsa seçimden sonra bu konular değerlendirilmelidir" dedi.

BAŞ: "KASIT ARIYORUM"

Adana Ticaret Odası (ATO) Başkanı Şaban Baş da, Çukurova TV'ye yapılanın hoş bir olay olmadığının altını çizerek, "Seçime 15 gün kala gelip sen dükkanı kapatıyorsun. Bugüne kadar neredeydin? 6 aydır neredeydin? Seçime ne kaldı? 15 günümüz kaldı. Ben bunda bir kasıt arıyorum. Bunun kapanması hoş bir olay değil. Bir hatası varsa ihtarname verirsin. Ikaz edersin. Bir hatası varsa ki bana göre yok. Şu an yapılan tamamen yanlış bir olaydır. Politikanın bu işin içine girmesi yanlış bir olaydır. RTÜK de bu işe girmişse yanlış bir olaydır. Çukurova TV'nin kapanacağına da inanmıyorum. Inancım RTÜK'ün geri adım atacağıdır. Çukurova TV'nin kapanması Adana'nın cezalandırılması demektir" diye konuştu.

COŞKUNTUNCEL: "ADANA'NIN SESİ KESİLİR"

TOBB Yönetim Kurulu Üyesi Fethi Coşkuntuncel ise, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde böyle bir olayla karşılaşılmadığını ifade etti. Demokrasilerin ana nedeninin ifade özgürlüğü olduğunu belirten Coşkuntuncel, şunları söyledi:
"İnsanların haber alma özgürlüğünü kıstığınız zaman iç çatışma olur. Ve ülkeyi felakete götürürsünüz. Türkiye ne bir Moskova ne bir Suriye'dir ve Türkiye Cumhuriyeti'dir. Bu seçim arifesinde bu yapılan hareket düpedüz 'AK Parti seçimi kaybetmiş' anlamına gelmektedir. Kayıplarını göz önüne alarak hırçınlaşma politikasıdır bu. Bunun başka izahı yoktur. Çukurova TV'nin sesi kesildiğinde Adana'nın sesi kesilir. Bu tek partili dönemlerde bile olmamıştır. İhtilal döneminde bile bunu yaşamadık. Ama bunun altında kalırlar. Bu bir örnektir. Bu kıvılcımdır. Bu tip oluşumlardan geri adım atılması lazım, bundan geri adım atılması lazım. Bu özgürlüğü baskı altına almaktır."

YAZICIOĞLU: "HÜR BASIN DEMOKRASİNİN EN ÖNEMLİ UNSURUDUR"

BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, seçim arifesinde basının bir kısmını susturmaya yönelik yaklaşımları esefle takip ettiğini belirterek, "Basını hükümet yanlıları ya da yandaş medya diye ayırmak ve böyle bir muameleye tabi tutmak yerine basını gerçekten kendi bağımsız seviyesine yükseltmek zorundayız. Demokrasinin en önemli unsurlarından birisi hür basındır. Seçmenin de iletişim aracı hür basındır. Eğer seçimde iletişim araçları adil ve açık şekilde herkesin sesine imkan vermiyorsa seçim adaletli olmaz. Bu nedenle hür basını önemsiyorum" dedi.
"Hangi televizyon frekans kanununa uydu ki, ulusal kanallar bile frekans ihaleleri olmadığı için yayınını yasal olmayan yollardan yapıyor" diyen Yazıcıoğlu, "Bunların hepsine göz yumup da seçime 15 gün kala 'yok frekans yasasına uygun değil' diyerek yayın kapatmak doğru değil. Kimsenin yasa dışı yayın yapmasını da övmüyoruz. Ama öyle yapılacaksa çıkarsınlar frekans yasasını herkes frekans yasasına uysun. Bunu tehdit unsuru gibi kullanıp yıllardır yapmayacaksınız bir iki yayınına bakıp kuruluşları kapatmak doğru yaklaşım değil" şeklinde konuştu.

YÜLEK: "KAPATMALAR BİTTİ BİLİYORDUK"

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ertan Yülek ise, sesi kesilen bir partinin genel başkan yardımcısı olarak Çukurova TV'ye yönelik uyğulamadan büyük üzüntü duyduğunu ifade etti.
"Biz sesimizi bir türlü duyuramıyoruz. Duyuramadığımız için de haksız bir rekabet içinde olduğumuzu düşünüyoruz" diyen Yülek, şöyle devam etti:
"Biz televizyonların kapatılmasını doğru bulmuyoruz. Bugün bu televizyon olur, yarın başkası olur. Biz kapatmalar bitti biliyorduk açıkçası, ama şimdi görüyoruz ki Çukurova TV kapatıldığına göre eski zihniyet yeniden hortluyor demektir. Elbette doğru birşey değil. Nitekim Türkiye de yandaş basın diyorlar ya yandaş medyada ne bizden bahsediyorlar ne de birşey. Bunun ızdırabını yaşıyoruz. Çukurova TV'de hem ben hem genel başkanım canlı yayına çıktı. Havaalanı tepkimizi de ancak Çukurova TV aracılığıyla duyurabilmiştik. Bu ses kesilirse Adana'nın meseleleri, tek taraflı duyurulur bu da ne basın özgürlüğüyle bağdaşır ne de Adana'nın sesinin kesmekle neye ulaşılacak belli değil. Adana halkı bunu değerlendirecektir."

YILDIRIM: "KORKU İMPARATORLUĞU YARATMA GİRİŞİMİNİN GÖSTERGESİ"

MHP Genel Sekreter Yardımcısı, Adana Milletvekili Recai Yıldırım da, Çukurova TV'ye yönelik kapatma girişiminin, hükümetin korku imparatorluğu yaratma girişiminin bir örneği olduğunu belirterek, "Aytaç Durak Bey MHP'ye geçtiği günden beri ilk önce afişler, pankartlar ve bilboardlarla başlayan baskı ve bizzat polisleri kullanmak suretiyle bayrakları indirme girişimi ve son olarak Çukurova TV'nin kanal değiştirilmesi bahanesiyle susturulması girişimi ortaya çıktı. Bu AKP zihniyetinin herşeyden önce bir acziyet içinde olduğunu göstermektedir. Adana'da kaybettiğini görmenin ve bunun bir yansıması olarak devlet ve iktidar gücünü kullanmak süretiyle bir baskı kullanmasının göstergesidir. Ne kadar baskı yaparsa yapsın bu öyle zannediyorum ki Adanalı 29 Mart'ta cevabını verecek. Tabii benim ifade ettiğim gibi herşeyden önce demokratik bir ülkede bir iktidarın gücü eline geçirdikten sonra demokrasi diye bağıra bağıra gelenlerin kendilerine demokrasi lazım olduğu zaman demokrası diyenlerin bugün demokrasiyi nasıl katlettiklerini Adanalı ve Türkiye görmektedir" diye konuştu.

ERBATUR: "DEMOKRASİLERİN KABUL EDEBİLECEĞİ BİRŞEY DEĞİL"

CHP Adana Milletvekili Gaye Erbatur ise, demokrasilerde halkın sesi olan televizyon, radyo ve gazetelerin kesinlikle susturulmaması gerektiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ben böyle birşeyi kabul bile edemiyorum. Çünkü çok seslilik demokrasi için temel bir husustur. Herkes kendi düşüncesini söyleyebilmeli. Düşüncesini özgürce tartışabilmeli. Bunun için de çok sesliliği savunuyoruz. Yani ne kadar çok farklı ses olursa o kadar iyi olur diye düşünüyoruz. Önemli olan insanlar fikirlerini, düşüncelerini özgürce ifade edebilmelidir. Bunu kısıtladığınız zaman bu sizi otokratik rejimlere götürür. Bu da asla demokrasilerin kabul edebileceği bir şey değildir. O bakımdan yerel TV, gazete, radyoların güçlendirilmesinden yana biriyim, çünkü bu halk tarafından izleniyor. İnsanlar ifade özgürlüğü olarak görüyor. TV'ler herkese açık olduğu için ve olayları özgürce aktarabildiği için çok sesliliğin anlamlı bir duyurucusu oluyorlar. Onun için bunu kabul edilemez buluyorum ve üzülüyorum. Bu meydana gelmez. Ve Çukurova TV diğer yayınlar gibi yayınlarını sürdürür."

iha
Yayın Tarihi : 14 Mart 2009 Cumartesi 11:45:17


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?