Adana'da Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi’nde başkalarından aldıkları spermle, muayenehanesine gelen kadın hastaları hamile bıraktırmakla suçlanan Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmet Köker, görevi kötüye kullanmanın en üst ceza sınırı olan 3 yıl hapis cezasına mahkum oldu.
Bu ceza Yargıtay’ca onanırsa, tutuksuz yargılanan ve halen görevini sürdüren Prof.Dr. Köker cezaevine girecek. Prof.Dr. Köker’in o dönem asistanlığını yapan 6 doktor hakkında ise 1’er yıl hapis cezası verilip ertelenirken, 6 doktor hakkındaki suçlama ise kaldırıldı.
Kamuoyunda şok etkisi yaratan ‘Sperm skandalı’ ÇÜ Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim servisi hemşirelerinden Fatma Karabulut tarafından 2003’de ortaya çıkartıldı. Karabulut’un iddialarının televizyon ve gazetelerde yayınlanması üzerine Çukurova Üniversitesi Rektörlüğü’nce yargılanması istenen Prof.Dr. İsmet Köker’in itirazını inceleyen Danıştay 2’nci Dairesi, kendisi ile birlikte aynı bölümde görev yapan ve bazılarının daha sonra başka yerlere tayinleri çıkan öğretim görevlileri Dr. Cem Cengiz, Dr. Özgür Kaya Selçuk, Dr. Mustafa Şiş, Dr. Ümit Altıntaş, Dr. Özkan Yılmaz, Dr. Nihat Kataya, Dr. Reşat Mısırlıoğlu, Dr. Abdi Oğuz, Dr. Erdal Candan, Dr. Ayhan Coşkun, Dr. Önel Cemiloğlu ve Dr. Abdulhakim Arısoy’un da yargılanmasına oy birliği ile karar verdi. Bunun üzerine Prof.Dr. Köker ve 12 doktor hakkında Adana 4’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde ‘görevi kötüye kullanmak’ suçundan 3’er yıl hapis cezası istemiyle dava açıldı.
1996 ile 2001 yılları arasında başkalarından aldığı spermlerle ‘heterolog artifisyel inseminasyon’ (spermin erkekten alınıp, kadının döl yoluna bırakılması) uygulaması yaptıkları, yapılmasına yardım edip, göz yumdukları iddiasıyla 3 yıldır tutuksuz yargılanan İsmet Köker ile birlikte 12 doktor hakkında karar duruşmasına Prof.Dr. Köker katılmadı. Prof.Dr. Köker’in avukatı ile birlikte sanık doktorlardan Cem Cengiz ve Özgür Kaya Selçuk ile avukatları geldi. Doktorlar Cengiz ve Selçuk, suçlamaları kabul etmeyerek, “Başkalarından sperm alındığını görmedik” diyerek beraatlerini istedi. İlk duruşmaya katılan Prof.Dr. Köker ise suçlamaları kabul etmezken, Tüp Bebek Merkezi’nde çalışan doktor ve asistanlardan bilimsel çalışma için sperm topladıklarını iddia etmişti.
PROFESÖRE EN ÜST SINIRDAN CEZA
Mahkeme hakimi, Köker’i, görevini kötüye kullandığına kanaat getirerek istenen cezanın en üst sınırı olan 3 yıl hapis cezasına mahkum etti. ‘Kişiliği, suçun işlenişi, kasıt yoğunluğu, halkın tıp bilimine ve üniversite hastanelerine karşı duyduğu güveni sarsıcı nitelikte bulunması’ gerekçesiyle verilen cezada indirim yapmadı.
Ayrıca, Köker hakkında TCK’nın 53’ncü maddesinde yer alan, ‘atamaya veya seçime tabi bütün memuriyetten ve hizmetlerden istihdam edilmekten, seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasi hakları kullanmak gibi haklardan hapis cezası infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına’ da karar verildi. Yargıtay bu cezayı onarsa Prof.Dr. Köker cezaevine girecek ve infaz yasası kapsamında 1 yıl 3 ay hapis yatacak. Prof.Dr. Köker, kısa süreli açığa alındıktan sonra aynı fakültedeki görevine dönmüştü.
6 DOKTORUN CEZASI ERTELENDİ
Mahkeme, Köker’in o dönem asistanı olan tutuksuz yargılanan 12 doktor hakkında değişik kararlar verdi. Mahkeme hakimi, doktorlardan Mustafa Şiş, Ümit Altıntaş, Özkan Yılmaz, Reşat Mısırlıoğlu, Abdi Oğuz ve Erdal Candan’ı ise 1’er yıl hapse mahkum edip, bir daha suç işlemeyecekleri kanaati üzerine cezalarını erteleyerek 3 yıl denetim süresine tabii tuttu. Bu süre içinde kasıtlı bir suç işlemeleri halinde cezalarını çekecekleri de ihtar edildi. Doktorlardan, Cem Cengiz, Özgür Kaya Selçuk, Nihat Kataya, Abdulhakim Arısoy, Ayhan Coşkun ve Önel Cemiloğlu’nun iddia edilen olay tarihinde üniversiteden ayrılmaları nedeniyle haklarındaki dava ortadan kaldırıldı.
SPERMCİ DOKTORA TAZMİNAT ŞOKU
3 yıl hapis cezasına mahkum edilen Prof.Dr. İsmet Köker, sperm skandalını ortaya çıkartan hemşire Fatma Karabulut ile haberi yapan gazeteci ve televizyoncular aleyhinde 10 bin ile 100 bin YTL arasında toplam 240 bin YTL’lik tazminat davası açtı. Adana Asliye Hukuk Mahkemeleri’nde görülen bu davalar mahkemelerce reddedildi. Prof.Dr. Köker’in açtığı davayı kaybetmesi üzerine hemşire Fatma Karabulut da, 70 bin YTL’lik karşı bir tazminat davası açtı. Yerel mahkeme bu davayı da reddetti, karar temyize gönderildi.
SPERM SKANDALINI ORTAYA ÇIKARAN HEMŞİRE
ÇUKUROVA Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeki olanakları kullanarak özel hastalarına sperm sağlayan Prof.Dr. Köker ile ilgili iddialar uzun süre kulaktan kulağa yayılmış, ve araştırma başlattığında, bu servis hemşirelerinden Fatma Karabulut bu konudaki ilk tanık olarak ortaya çıkmıştı. Mahkemede tanık olarak dinlenen hemşire Karabulut, eşleri yanlarında olmadan gelen hastalara dışardan sperm getirtildiğini iddia ederek, spermlerin öğrencilerden ve çalışan personelden alındığını iddia ederek şunları söylemişti:
“Ben 1997 -2001 arasında serviste hemşire olarak çalışmıştım. Prof.Dr. İsmet Köker bu bölümde öğretim üyesiydi. Aynı zamanda dışarıda muayenehanesi vardı. Kendi hastalarını bize, muayenehaneden ellerine verdiği pusulalarla veya telefonla gönderir ve bu hastalar ile ilgilenmemizi, ilgili asistanın bulunmasını isterdi. Asistanı bulurduk. Sorduğumuzda bu hastanın aşılama yapılacağını ancak sperm odalarına alınmasının gerekli olmadığını söylerdi. Hastanın eşinden sperm odasında sperm alınmazdı. O gün için nöbetçi olan asistan elinde bir tüple sperm getirirdi. Biz kendisine bu spermi nereden temin ettiğini sorduğumuzda bize ‘Siz orasına karışmayın’ diye yanıt verirdi.”
‘SPERMLERİ DÖKÜYORDUM’
“Kadın hastalar eşi ile geldiği zaman spermin, sperm odasında temin edilmesi için hastanın eşine odanın anahtarını verirdik. Bu şekilde aşılama yapılırdı. Fakat bazı kadın hastalar yalnız gelirlerdi. Eşsiz gelen hastalar için asistanlar tüp içerisinde sperm getirirlerdi. Ancak ben dışarıdan getirildiğini bildiğim spermleri döküyordum. Kullandırmıyordum. Ancak, kullanıldığı zamanlar da oluyordu. Son çalıştığım bir yıl içinde görevli olduğum her gün için 3-5 hasta bu şekilde eşsiz olarak gelir ve kendisine dışarıdan sperm temin edildiğini ve uygulama yapıldığını gördüm.”
‘ALLAH KAHRETSİN BU ADAMI?’
“Başka kişilere ait spermlerle aşılama yapıldığını aynı bölümde görevli Prof. Dr. Mehmet Ali Vardar’a anlattım. Hoca ayağa kalkıp İsmet Köker’i kastederek ‘Allah kahretsin biz bu adamı daha önce uyarmıştık. Yine mi başladı?’ diye tepki gösterdi. Engel olacağını söylemişti. Bölüm Başkanı Oktay Kadayıfçı ile koridorda tartıştıklarını da duymuştum. Spermlerin öğrencilerden ve çalışan personelden alındığını duydum.”
Çukurova Üniversitesi Balcalı Hastanesi Radyoloji Ana Bilim dalında görevli Hemşire Emine İnce de, yaptığı tanıklıkta, görev yaptığı süre içinde hastalardan bazılarının eşli ve eşsiz geldiklerini, bazılarının ise elinde sperm tüpü ile geldiklerini belirterek, “Bu spermlerin nereden temin edildiğini bilemem. Baba olmayan kişilerden sperm temin edildiği yönünde söylenti vardı. Hastalardan bazıları bize eşlerinden dolayı çocuklarının olmadığını ve İsmet beyin kendilerine yardımcı olacağını söylüyordu” demişti.
Skandalın en önemli tanığı Hemşire Karabulut, tanıklığı nedeniyle çalıştığı hastanede sık sık görev yeri değiştirilip uzun süre manevi baskı altında tutuldu. Halen aynı hastanede görevini sürdürüyor.
Sanık doktor spermci hocasını suçladı
1 yıl hapis cezasına mahkum edilen ve bu cezası ertelenen sanık doktorlardan Mustafa Şiş ise soruşturma aşamasında ve dava açıldıktan sonra talimatla verdiği ifadelerinde hocası Prof. Dr. İsmet Köker’i suçlamıştı. Dr. Şiş, şunları söylemişti:
“Söz konusu kişi tarafından, söz konusu işlem değişik zamanlarda ve sayılarda tarafıma talep edildi. İşlemi yapmadım. Yapılmasını da kabul etmedim. Poliklinikte çalıştığım sürece ayda zaman zaman değişmek üzere 4- 5 kere sperm talep edilmiştir. Ancak, hangi kişilerden ne sıklıkta talep edildiğini bilmiyorum. Söz konusu işlemi yapılan hiç bir hastanın hiç bir yerde kaydı yoktur.
Bu işlemin, ben bu kliniğe başladığımdan beri yapıldığını biliyorum. Ben başlamadan önce de yapıldığı bilinmektedir. Ayrıca, en az 15 yıldır yapıldığı bilinen bu işleme klinikte ilk karşı çıkan, yapılmasını reddeden kişiyim. Zaten bu nedenle bu konu gündeme gelmiştir.
‘Herkesin bilip, hiç kimsenin bilmediği’ bu konu hakkındaki kişisel kanaatime göre, bu işlemin ahlaki sorumluluğu, eline geçen her yetkiyi iyi olmayan şeyler için kullanmayı marifet sayan yetki sahibi kişilerin ve toplum tarafından incitilmiş onurlarını bu yolla revize etmeye çalışan hastalara aittir.”
Bana çocuklarını ara dediler
Öğrenciyken kendisinden de bir haftalık izin karşılığı sperm alındığını iddia eden tanık Dr. Nuh Baklacı da mahkemede tanık olarak dinlendi. Bir özel hastanede çalışan Dr. Baklacı, mezun olup tekrar üniversiteye döndüğünde asistanların kendisine, “Çocuklarını ara” dediğini söylediğini öne sürerek şunları anlattı:
“Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde 1993’de öğrenim gördüğüm sırada Kadın Doğum bölümünde çalışırken benden ve diğer öğrencilerden bir haftalık izin ödülü karşılığında bilimsel çalışma adı altında sperm alındı.
Bana, verdiğim spermin sıvısının kullanılacağını, hücresinin ise kullanılmayacağını söylediler. Spermi sanıklardan Abdulhakim Arısoy istemişti. Spermi hocamız İsmet Köker’in muayenehanesine götürüp sekreterine vermiştim. Sperm karşılığında bir hafta izin verdiler. Fakülteden mezun olup 1995’de iç hastalıklar uzmanlığını kazanıp tekrar üniversiteye döndüm.
Öğle saati arasında otururken kadın doğum uzmanı arkadaşlara, öğrencilerden sperm alınma uygulamasının devam edip etmediğini sordum. Onlarda bana alaycı şekilde, ‘Çocuklarını ara’ dedi. Bizden alınan spermlerin hücrelerinin aşılamada kullanıldığını söylediler. O dönemde yaygın şekilde intörnlerden sperm isteniyordu. Hatta herkes bu konuyu konuşuyordu. Spermlerin bilimsel olarak kullanıldığını sanıyordum.”
Türkiye’deki yasal uygulamalar
İlk tüp bebek dünyada 1978’de, Türkiye’de ise 1989’de dünyaya geldi. Ancak, Türkiye’de sperm ve yumurta dondurmak, donör sperm, yumurta ve embriyo kullanmak yasak.
Ayrıca taşıyıcı annelik ve insan kopyalamak da yasalara uygun değil. Ancak IVF (yumurtaların laboratuar koşullarında erkek spermi ile karşılanması-tüp bebek), ICSI (spermin, yumurtaya enjekte edilerek döllenme sağlanması), TESE-MESA (yumurtalıklardan-sperm kanallarından sperm elde edilmesi), preimplantasyon genetik tanı (embriyolar 6-8 hücreli duruma gelmişken, hücrelerden birinin dışarı alınıp genetik inceleme yapılması) ise yasalara uygun olduğundan gerçekleştirilebiliyor.
Hürriyet
Yayın Tarihi :
24 Kasım 2006 Cuma 13:47:28
Yorumlarınız
barış ceylan IP: 81.215.51.xxx Tarih : 25.11.2006 17:06:36
öle bir hala gelmişiz ki hipograt denenilen en buyuk yemin bile sadece lafta kalır hale gelmiş.bu adam sayesinde bu yolla cocuk sahıbı olan aileler bu haberi okuduklarında durumlarını bile tahmın etmek istemıyorum.o cocuga ne gozle bakarlar,yuvalar ne olur işte bu soru içler acısı.yazıklar olsun böyle kişilere.