Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, başbakandan bakanlara, parti yöneticilerine ve milletvekillerine kadar birçok kesimin dinlendiğini ve izlendiğini iddia ederek, bu olayların buz dağının sadece görünen kısmı olduğunu söyledi.
Bazı temaslarda bulunmak üzere beraberindeki Genel Başkan Yardımcıları Niyazi Kahveci, Esat Bütün ve Murat Akdeniz ile birlikte Hatay'a gelen Mumcu, basın mensuplarıyla bir araya geldiği toplantıda, ülke gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Türkiye'nin son derece kaygı verici bir süreçten geçtiğini söyleyen Mumcu, sürecin yönetilmesinin imkansız olduğu noktaya gelindiğini savundu. Bu kadar sorunun arasında hükümetin çözüm aramak ve üretmek yerine mağduru oynadığını ifade eden Mumcu, "Kapatma davası ülkemiz ve demokrasi adına büyük yara ve utançtır. Çiftçi ve esnaf kan ağlıyor, çiftçi hasadının parası ile borcunu ödeyemez duruma gelmiştir. Esnaf bir bir kepenk kapatma noktasına geldi. Ülkemizde bu kadar sorun varken, hükümet çözüm aramaktan çok mağduru oynuyor" dedi.
Aklıselim insanları ve aydınları da sorunları çözme noktasında göreve çağıran Mumcu, partisinin ülkenin sorunlarını çözecek tek parti olduğunu savundu. Dinleme ve izleme olaylarıyla ilgili soruları da yanıtlayan Mumcu, dinlenenlerin sadece belirli kesimler olmadığını vurguladı. Başbakandan bakanlara, parti yöneticilerine ve milletvekillerine kadar birçok kesimin dinlendiğini ve izlendiğini iddia eden Mumcu, bu olayların buz dağının sadece görünen kısmı olduğunu ifade etti.
Mumcu, "Dinleme olayları hukukun denetiminden bağımsız, tamamen devlet imkanlarıyla yapılıyor. Ülkemizde dinleme yapan kişiler devlete bilgi vermiyorlar, sadece basına bilgi veriyorlar. Dinlemelerde bilgi ve bulgular bulunuyor, bu bulgular ileriki dönemlerde şantaja kadar gidebilir. Bu şantaj konusu sadece muhalefet için değil, iktidar için de geçerlidir. Bugünler geçecek ama Türkiye bu gerçeklerle çok acı bir tecrübeyle yüzleşecek. Açığa çıkan bu olayların komisyona havale edilmesi, sorunların çözümü noktasında hiçbir fayda sağlamayacaktır. Çünkü iktidar bu konuda müdahalede bulunabilecek bir kudrete sahip değildir. Eğer iktidar böyle bir şey yaparsa bunun bedelini en ağır şekilde ödeyeceklerinin farkındadır. Bu dinleme olaylarında, telekomünikasyonun tamamen yabancı sermayenin elinde olduğu da göz ardı edilmemelidir. Bu kadar olayların arasında CHP lideri de çaresizliğini açık açık ifade edebiliyorsa, maalesef sözün bittiği yerdeyiz demektir. Bugüne kadar bende dinlenmiş olabilirim, ama bunu kanıtlayamadığım için sessiz
kalmayı daha uygun buluyorum. Bunları yapanlar derin devlet değil, çünkü derin devlet diye bir şey yok, devlet içinde devletçikler var" şeklinde konuştu.