22
Aralık
2024
Pazar
HATAY

Türban ülkeyi ikiye böldü

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, özünde tamamen kadınları ilgilendiren bir sorunun, ülkeyi kamplara bölüp, neredeyse bir kriz haline dünüştüğünü belirterek, bugün içerisinde bulunulan gergin ortamın, hükümetin önceki dönemde demokratik ve ekonomik açılımları ile sağladığı güven ortamını zedelediğini ileri sürdü.

Kadın Girişimciler Derneği Hatay Şubesi'nin ev sahipliğinde Antakya Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen "2. Anadolu Girişimci İşkadınları Zirvesi"nde konuşan Yalçındağ, konuşmasına, Irak'ın kuzeyine düzenlenen kara harekatında şehit olan askerlerin ailelerine başsağlığı dileyerek başladı. Türkiye'de kadının iş hayatındaki rolünün daha da iyiye gittiği bir dönemin yaşandığını belirten Yalçındağ, önümüzdeki süreçte yapılacak olan yeni girişimlerle birlikte kadının iş hayatındaki faaliyetlerinin daha da artacağını ifade etti.

Daha sonra türban sorununa değinen Yalçındağ, şöyle devam etti:

"Bugün itibarı ile özünde tamamen biz kadınları ilgilendiren bir sorun, ülkeyi kamplara ayırarak, gerginleştirerek neredeyse bir kriz haline dönüştü. Sorunu iki anayasa maddesine indirgeyerek çözmeye çalışmanın doğru bir yöntem olmadığına daha önce dikkat çekmiştik. Ayrıca, anayasa değişikliklerinin karşı karşıya kalacağı muhtemel hukuki engellerin de iyi hesap edilmediğine işaret etmiştik. Geldiğimiz nokta, maalesef bu söylediklerimizi haklı çıkardı. Hükümetin Anayasa Mahkemesi kararını beklemeyi tercih ederek, hukuki çerçeveyi tamamlamaktan vazgeçmiş görünmesi, konuyu YÖK ile Üniversitelerarası Kurul arasında bir çatışma noktasına taşıdı. Dahası YÖK Başkanı aracılığıyla üniversite rektörlerine yönelik olarak, mevcut hukuki çerçeveyi zorlamaları yolunda tavsiye ve icbar mahiyetindeki telkinlerin gündeme gelmesi gerilimi tırmandırdı. Böylece üniversite öğrencileri arasında gözlenen gerilim, öğretim üyelerine ve en üst yönetime kadar sıçramış oldu. Oysa YÖK'ün Üniversiteler Arası Kurul'u bir ortak olarak değerlendirmesini ve ahenkli bir işbirliğinin şartlarını oluşturmasını beklerdik. Ne yazık ki geldiğimiz noktada siyasi ortamdaki diyalog ve uzlaşma anlayışından uzaklaşma eğilimi, kurumlarımıza da sirayet etmiş bulunuyor. Daha önce ifade ettiğimiz gibi, bu sorun zaman içinde yükseköğretim kuralları çerçevesinde daha soğukkanlı bir şekilde yumuşak bir geçiş ile halledilebilecekken, bugün toplumda gerilim nedeni haline geldi. Bu düzenlemenin, ortaöğrenim ve kamu kesimine genişlememesi için mevcut hukuki
güvencelerin güçlendirilmesi gerektiğini daha önce ifade etmiştik. Bu güvencelerin getirilmesi günümüzde sıkça tartışılan bireylerin yaşam tarzlarının toplumsal baskıya maruz kalması kaygılarını da giderecektir".

Bugün içerisinde bulunulan gergin ortamın, hükümetin önceki dönemde demokratik ve ekonomik açılımları ile sağladığı güven ortamını da zedelediğini kaydeden Yalçındağ, "Cumhuriyetimizin temel değerlerinden laiklik ilkesinin zedelenip zedelenmediği tartışma konusu haline geliyor. Siyaset, yargı, eğitim kurumları ve giderek tüm toplum neredeyse tek bir soruna kilitlenmiş duruma getiriliyor. Oysa hükümetin, devlet yönetiminin, siyasi partiler arası rekabetin ana eksenini; kalkınma politikaları, uluslararası rekabet gücü, AB süreci ve çocuklarımızın geleceği gibi konular oluşturmalı. Siyasi partiler bu konular üzerinden birbirleriyle yarışmalı. Sivil toplum, akademi ve medya bu sürece katkıda bulunmalı. Çünkü bu konularda atılacak adımlar ülkemizi daha güçlü bir demokratik ekonomik yapıya kavuşturacak" diye konuştu.

İHA
Yayın Tarihi : 1 Mart 2008 Cumartesi 17:39:21


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?