Türkiye’yi yönetenler ulusun geleceğini , rahatını , kalkınmasını değil , gazete sayfalarına kahraman olarak geçmeyi düşünüyordu.Silahsız , cephanesiz askerler cephelerde kırdırılıyor , olmayacak zaferler peşinde koşuluyordu.
Enver Paşa ve arkadaşları karşısındaki güçlerin devliğini göz önüne almadan Anadolu gençlerini harcıyorlardı.Almanlar savaşı kazansa ne olacaktı ? İngilizlerin ve Fransızların yerini sömürgeci olarak onlar almayacakmıydı ? Askeri kırdırmak savaş sonunda Türkiye'nin hiçe sayılması demekti.Oysa akıl yoluyla giderek askeri saklamak savaş sonunda güçlü kalarak söz sahibi olma imkanını tanırdı.Birinci Dünya Savaşı sonunda yapılan Türk Ulusal Kurtuluş Savaşı da bu yüzden büyük zorluklar içinde yapılabildi.Aslında Kurtuluş Savaşı'nın nasıl bir mucize olduğu ve Mustafa Kemal'in ne kadar güçlü bir askeri deha olduğu Birinci Dünya Savaşı'nda Türkiye'nin durumu bilindiğinde daha kesin anlaşılıyor.
Hasan İzzet Paşa'yı Rus Kolordularını yok edemediği için başarısız olarak gören ve çok kızan Enver Paşa doğu cephesine gitmek istiyordu.Ancak Bakanlar Kurulu buna izin vermedi.Bunun üzerine Hafız Hakkı Mecidiye Kruvazörü ile Trabzon'a indi ve oradan cepheye gitti.Hafız Hakkı'nı ilk raporu İstanbul'daki düşüncelerinin değiştiğini ortaya çıkarıyordu.Hafız Hakkı : ' Hopa'ya çıkarma mümkündür.Hopa'dan askeri harekata ait yol ile Çoruh nehrine varılabileceğini' yazıyordu.Böylece Hafız Hakkı Hopa'ya çıkarılacak tümenin Batum üzerine bildiriyordu. Bu rapor üzerine 27 Kasım'da Enver Paşa doğudaki üçüncü orduya yeni bir saldırı için emir verdi.Doğudaki ordunun yoksulluğunu iyi bilen Kazım Karabekir Paşa kendisine bir saldırının pek acele olduğu yolunda uyarıda bulunduysa da çok ters ve bir baş komutan vekilinden duyulmaya alışılmamış kaba bir ifadeyle başvurdu. Enver Paşa'nın çevresine olan davranışlarını anlatmak bakımından önemli bir örnektir. Enver Paşa kendisi ani uyaran Kazım Karabekir Paşa'ya şöyle cevap verdi : '' - Seni doğudaki durumdan haberi yok galiba. Ordumuzun bir çok fedakarlıkla elde ettiği Azap - Gerek - Sıçankale hattından çekilmesi ile anarşiye sürüklendi. Valiler , ittihat ve Terakki'nin mensupları bile Talat beye ve bana şifreler çekiyorlar. Bunun için Hafız Hakkı beyi oraya gönderdim. Durumu yerinde görüp bana bildirecektir...'' Enver Paşa Rusların üzerine bir ölüm - kalım saldırısı yapmak üzere karar verdiği zaman tamamen partisinin ileri gelenlerinin etkisi altındaydı. Askerlik ile ilişkisi olmayan bu kişiler partilerinin askeri zaferler kazandırarak halkın gözünde kahramanlaşmak oyunu içindeydiler. Bir ulıusu yönetenlerin politik durumlarını sağlamlaştırmak için sonu belirsiz savaşlara girişmesi de gelecekteki büyük felaketlerin habercisiydi. Hafız Hakkı doğu cephesine gönderildiği zaman bambaşka hesaplar içindeydi. Zeki bir insan olan Hafız Hakkı bir yerde Enver Paşa'nın da rakibi sayılırdı. Şimdilik sadık bir dost olarak gözüküyorsa da doğu cephesinde kazanacağı başarılar Enver Paşa önünde daha güçlü olmasını sağlayabilirdi. Enver Paşa da aslında Hafız Hakkının İstanbul'dan uzakta olmasını istiyordu. Türk Devleti ayakta kalma savaşı verirken yöneticiler böylesine karışık ve zararlı tutum içindeydiler. İşte bu duygular içinde Hafız Hakkı Enver Paşa'ya bir rapor yazarak - Bir kolordu ile cepheden , iki kolordu ile Bardiz-olti üzerinden Ruslara başarıylasaldırı yapabileceğini , rütbesi yükseltir de kumandanlığa getirilirse bu işi kendisinin kolayca yapabileceğini bildirdi. Şimdi bu rapor üzerine yine politik çark işlemeye başlamıştı.Enver Paşa kahramanlıkları kimseye bırakmak niyetinde değildi.Cemal Paşa Mısır'a saldırıya hazırlanıyordu,Hafız Hakkı Kars'ı alırım diyordu.Bu iki zaferi de kendine maletmek amacıyla Enver Paşa kimseleri dinlemedi , Alman Genel Kurmay Başkanı ve Alman Harekat Şubesi Başkanıyla yola çıktı. 6 Aralık'ta Yavuz Zırhlısı Osmanlı tarihinin en acı yenilgilerinden birisini hazırlayan bu ekibi taşıyordu. Ölüm ve acı son Osmanlı İmparatorluğu'nun bünyesini sarmıştı.Sarıkamış Savaşı Aralık ve Ocak aylarında , soğuğun sıfırın altında 20 ile 40 derece arasında değiştiği , sarp kayalık bir bölgede yapılacaktı.Kar bir metreyi aşmıştı.O devirde ülkenin düzlüklerine bile ulaşım güçlükle yapılırken böylesine bir arazide orduya ikmal yapılması mümkün değildi.Askerin talim ve terbiyesi geriydi.Askeri güçleri yönetenler rütbeleri ve mevkilerini politika sayesinde almışlardı. Türk ordusunda görevli Alman kurmaylar böyle bir seferin sonunu görecek kadar bilgiliydiler , ama susuyorlardı.Çünkü Berlin öyle istiyordu.Türkler ne olursa olsun Rus'ları üstlerine çekmeliydi.Ancak bir Alman subayı Liman Von Sanders ilkbahara kadar beklemenin gerekli olduğunu , ondan sonra Sarıkamış ve Mısır seferinin yapılması gerektiğini söylemişti.Ama Berlin'den aldığı sert uyarılar onu da susmak zorunda bıraktı. Üçüncü Ordu Komutanı Hasan İzzet Hakkı Paşa saldırı düşüncesine kesinlikle karşı çıkmaya başlamıştı.Sarıkamış Savaşı'nın yapılmasını istemiyordu.18 Aralık 1914 günü Enver Paşa 'ya şifreli bir telgraf çekti. '' 9.Kolordu , 10.Kolordu kol başları Kötek - Kars yoluna sekiz günde varır , bu sırada yalnız kalan 11.Kolordunun ezilmeyeceği şüphelidir.Kolbaşları büyük dağlardan çıkınca kendilerinden az olmayan düşman karşısında güç duruma düşeceklerdir.Bu saldırı biçimindeki meydan savaşının sonucunu hazırlığımıza göre şüpheli görüyorum.Geçici bir başarı olacak ve uzun sürecek sefer sonunda aleyhimize dönecektir.Meydan savaşı vermeyip id'deki düşmanı atmakla yetinelim.Gelecek için saldırı ve istila ümidi bırakır.'' Her taraftan saldırı düşüncesiyle gelmiş bir başkumandan böyle bir telgraf üzerine artık Hasan İzzet Paşa'yı tutamazdı.Başka komutan da yoktu ve Enver Paşa 19 Aralık'ta Üçüncü Ordu Kumandanlığını üstüne aldı.Bronsart Paşa onun kurmay başkanı oldu. 9.Kolordu 20 Aralık'ta Köprüköy kuzeyindeki dağ geçitlerinde sefere hazır bekliyordu. 10.Kolordu Erzurum-İd yolu üzerinden, Tortum vadisinden Kale boğazına doğru yürüyordu. Kolbaşları ise Sivridağ tepesinde idi. Geçitler karla doluydu. Ayın yirmibirinde kar yeniden yağmaya başladı ve iki gün şiddetle sürdü. Kışın yüksek dağlarda haberleşmenin kesileceği düşünülmüştü ve birliklere birkaç gün geçerli olmak üzere yürüyüş planları verilmişti. İlk iki gün yürüyüş verilen planlara göre yapıldı. Kolordular emredilen hedeflere vardılar. İstümin Rus Tugayı İd'den Oltu'ya doğru atıldı. Bin civarında esir bıraktı. Ordu karargahı yirmiüç aralıkta İd'e geldi. Türkler kuşatma harekatı için Hafız Hakkı'nın isteğine göre Tortum Gölü güneyinden dolaştıkları için Rus Tugayı'nı tamamen yok edemediler. Olti'ye çekilen düşman dikkate alınmaya değer bir varlık gösteriyordu. Bu sırada 9.Kolordunun yürüyüş hattından Aras vadisine giden yollar ve özellikle Kötek'e giden yolun karla kapandığı haberi gelmişti. Bunun üzerine 9.Kolordu ayın yirmidördünde Bardız'a yürüdü. 10.Kolordu ise Olti'de toplantı. İleri kıtaları ise Kars şösesine doğru ilerledi. Kendi görüşünden şaşmayan Enver Paşa tarafından şu tertibat emredildi: Yirmibeş Aralıkta 9.Kolordunun iki tümeni dinlenmeden Sarıkamış'ı alacak, 10.Kolordunun 32.Tümeni Olti'den Bardız'a gelinceye kadar 9.Kolordunun 3.Tümeni Zivin'e karşı kuşatma kolunun yanını sağlamak için Bardız'da kalacak, 10.Kolordu iki tümeni ile Kars'a ilerleyecek Ordu Komutanlığı'da 9.Kolordu'da kalıyordu. Bu durumda düşmanın asıl yokedilmesi gereken gerçek gücünün üstüne gidilmiyordu. Bu yüzden de bitkin askere bir gün dinlenme verilmemişti. Bu harekat çok kahraman ve azimli Türk askerleri ile başarılabilirdi. Ancak Kumandanların bilgilerinin çok yüksek olması, ayrıca büyük tecrübeler geçirmiş olmaları ve ani, isabetli kararlar verebilecek yeteneklerde olmaları gerekiyordu. 9.Kolordunun Bardız'dan Sarıkamış'a yürüyen iki tümeni yolda fazla güçlük çekmediler. Sağda yürüyen 29.Tümen beş aralıkta güneş batarken Sarıkamış'ın kuzeybatısında Rus birliklerini mevzilerinden geri atmıştı. Fakat Sarıkamış'a birlikmlerin alışık olmadığı gerekçesiyler bir gece saldırısı yapılmadı.Kolordu komutanı birliklerin yorgun olduğunu da ileri sürerek saldırıyı saldırıyı 27 Aralık'a erteledi.Bu erteleme Sarıkamış seferinin dönüm noktası olmuştur. Aras Vadisi'den Rus arazisindeki Kars Çayı'na giden iki şose vardır.Bu iki şose Sarıkamış civarında birleşir.Şoselerden birisi Erzurum - Kars büyük şosesidir , diğeri ise Karakurt civarında başlayan şosedir.Sarıkamış bir vadi içinde ve Kars Çayı'nın güneydoğu sırtlarındadır.Türk'lerin Sarıkamış kentini ve güneydoğu tepelerini seri hareketlerle elde ederek Rus'ların irtibat hatları üzerine düşmeleri için birliklerin güç ve yeteneklerinden en yüksek noktada çaba istemeleri gerekiyordu.Halbuki kumandanlık ''azami '' iş yaptırmak imkanı kalmadığı halde birlikleri gereksiz yere yoruyor ve zorluklar içine düşürüyordu.Artık fırsat kaçırılmıştı.Rus'lar takviye alabilmek için süre kazanmışlardı.Türk'lerin ise değil takviye almak , yiyecek ve kapalı yatacak yer sağlama imkanları bile yoktu.Düşmanla gece gündüz karşılıklı ateş açılıyordu. Bir metre kar vardı.Savaş hattı üzerinde köyler yoktu.Bu da barınak ve biraz olsun yiyecek bulunamaması demekti.Ordugah kurmak zorunluluğu vardı , erzak gerekliydi.Gerideki bazı köylerden sağlanan yok denecek kadar erzak bile sevindiriciydi , atların eğerindeki ve torbalardaki gülünç derecede az yiyeceklerle yetiniliyordu.Ayın 25'inde kaçan Kazak'ların bıraktığı sıcak yemekler süpriz olmuştu.Bu örnek de iki ordu arasındaki savaş olanaklarındaki ayrıcalığı gösterir.Türk ordugahında tek yemek vardı.Zeytin ve ekmek.25 Aralık'tan 2 Ocak'a kadar asker ordugahını çadırsız ve karlar üstüne kurmuştu.Yani sıfırın altında 35 ile 40 derecede açıkta uyuyorlardı.Karlar üstünde... Artık donarak ölenler veya kısmen donarak el ve ayak parmakları kopanlar vardı.Mahrumiyet son kertesine ulaşmıştı.27 Aralık günü saldırı başladığında 17.Tümen'de savaşacak güç tükenmişti.29. Piyade Tümeni'nin durumu da bunda farklı değildi.Ordu karargahındaki subaylar ise avcı hattının çok yakınında yeraldıkları için gereksiz yere şehit düştüler. Enver Paşa ise kan ve duman içinde Rus'ların topçu ateşi altında şaşıran avcı birliklerine şöyle bağırıyordu : '' Ne zaman öleceğinizi yalnız Cenabı Allah bilir.Her top mermisinde ölümden korkarsanız , bu gün bin defa ölürsünüz , fakat bir defa ölünür , siz de bir defa öleceksiniz , şu halde Allah istediğini yapıncaya kadar kendinizi koruyun, dağılmayın...'' Artık 10. ve 11.Kolorduların takviyesini beklemek gerekiyordu.Bu iki gücün durumundan çok geç ve eksik bilgi alınmaktaydı.27 Aralık'ta 28.Tümen Bardız'den gelerek ordunun sağ tarafına ulaştı.Durumu kurtarmak için bu tümen de yetmedi , çünkü Rus'lar sürekli takviye getiriyorlardı. Enver Paşa ve Hafız Hakkı kendilerine önerilen Bronsart'ın planını kabul etseydiler Türk birlikleri kısa yolu izleyerek bir gün önce Sarıkamış'a zinde güçlerle varmış olacaktı.Sarıkamış önceden alınmış olacak ve sağ taraftan gelen Rus birlikleri bu kente gelemeyerek takviyeleriyle birleşmemiş olacaklardı. Ama Tiflis'den yedek birlikler geldiğinde Türk 9.Kolordusu eridiği için Rus'lar rahatça karşı koyabiliyordu. Bu sırada Hafız Hakkı 10.Kolordusuna dinlenme vermeden Olti'den yürüyüşe devam ettirdi.Bu birlikler 27 Aralıkta Soğandağı'nı aşarken sahra toplarını yol vermeyen geçitlerden taşımışlar ve aynı gün donarak ölenler ile kayıplar toplam gücün yüzde yirmisini bulmuştu. Daha ilerde Yüzbaşı Nihat Efendi kumandasındaki gözüpek bir süvari kolu Sarıkamış Kars demiryolunu Nevo Selim mıntıkasında tahrip etti. Hafız Hakkı son bir kez daha kumar oynamaya karar verdi, 29-30 ve 31 Aralık'ta Sarıkamış'a saldırılar yaptı. Bir defa gece savaşında kente girdiyse bile Rus'lar tarafından çabucak püskürtüldü ve Divik civarında savunmaya çekilmek zorunda kaldı. Rus'laqrın Sarıkamış'tan çıkardığı Türk Birliklerinden birisi geri çekilirken karla örtülü sırta tırmanamadı ve Ruslar ile karlı dağın eteğine sıkışıp kaldı.Rus'lar bu birliğe ateş yağdırarak acımasızca tek kişiyi sağ bırakmadan yok ettiler. Geriye çekilmek gerekiyordu ama Enver Paşa daha elindeki 11.Kolorduyu kullanmamıştı. Kullanmadan da çekilmek istemiyordu. 9.ve 10.Kolorduların kumandasını Hafız Hakkı'ya vererek 4 Ocak'ta karargahı ile birlikte 11.Kolorduya gitti. Daha Sarıkamış mıntıkasından ayrılmadan az önce ise 10.Kolordunun sol taraftan kuşatıldığı haberi geldi. Bundan hemen sonra Enver Paşa'nın ordu karargahı Rus keşif kolunun hücumuna uğradı. Kesin bilinmemekle birlikte bu keşif kolunun komutanını Enver Paşa veya yaveri Kazım kurşunlayarak öldürdü. General Bronsart ise bir mermi ile kolundan yaralandı, bir kurşunda başlığını delip geçti. 5 Ocak akşamı bu korkulu yolculuktan sonra Enver Paşa 11.Kolordu komutanı Galip Paşa ile Zivin'de buluştu. Bu kolordu da büyük kayıplara uğramıştı. Sürekli savaşan ordu kayıplarına rağmen diğerleri kadar zayıf düşmemişti. 11.Kolordu 6 ve 7 Ocak'ta saldırılarda bulundu ama bir sonuç alınamadı. Bu sıralar 9.ve10.Kolordularda önüne geçilemeyecek bir bozgun başlamıştı. Haberleşme kesilmişti. 9.Türk Kolordusu Sarıkamış-Bardız arasında tamamen Rus'lar tarafından yokedilmişti. Kolordu Komutanı'da esir düşmüştü. Artık son başarı ümitleri de suya düşmüştü. Bunun üzerine Enver Paşa İstanbul'a dönmek üzere ordu komutanlığını Hafız Hakkı'ya bırakarak hareket etti. Saldırı her yönden büyük bir felaket getirmişti. Bütün Türk güçlerinden sadece 30.000.kişi geri dönebilmişti. Sarıkamış seferinin bilançosu General Ali İhsan Sabis'e göre 85.000.şehit, Mareşal Fevzi Çakmak'a göre 60.000.şehit, Liman Von Sanders'e göre 78.000.şehit olarak değerlendirilmiştir. Rus kayıpları ise General Yudeniç'e göre 1.500.ölü, Maslofski'ye göre ise 20.000.ölü olarak değerlendirilmiştir.
sen o garibanları o soğukta o elbiselerle neereye gönderiyon be adam akıllı ol !!! demek için çok geç ama yapılan iş yanlış