Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde, Şanlıurfa İline bağlı bir ilçe olan Harran, doğusunda Ceylanpınar ilçesi, batısında Akçakale ilçesi, güneyinde de Suriye ile çevrilidir. İlçe topraklarını doğudan kuzeye doğru Tektek Dağları engebelendirir. Kuzeyden güneye doğru ise düz bir ova görünümündedir.
Yüzölçümü 704 km2 olan ilçenin toplam nüfusu 56.258'dir.
İlçede karasal iklim hüküm sürmekte olup, yazları sıcak ve kurak, kışları ise nispeten ılık geçer. Temmuz ve Ağustos ayları bölgenin en sıcak dönemidir. Sıcaklık zaman zaman 40 C.’yi geçmektedir. Aralık ve Ocak aylardı ise en soğuk dönemidir. Ekim ve Nisan aylarında bol yağış almaktadır.
İlçe ekonomisi tarım, hayvancılık ve turizme dayalıdır. Yetiştirilen başlıca tarımsal ürünler; arpa, buğday, mercimek ve pamuktur. Atatürk Barajı nedeni ile sulama olanağının artmasından ötürü son yıllarda pamuk ekimi başlamış ve pamuğa dayalı sanayisi gelişme göstermiştir. Hayvancılıkta ise sığır, manda, koyun ve keçi yetiştirilmektedir.
Harran yöresi MÖ.2000’de Asurluların hakimiyeti altında, MÖ.612’de Babillerin sınırları içerisinde kalmıştır. Daha sonra Medler ve Persler yöreye egemen olmuş, Büyük İskender’in MÖ.332’de Anadolu’daki Pers hakimiyetine son vermesinden sonra Urfa yöresi ile birlikte Harran da Makedonya Krallığının egemenliği altına girmiştir. Büyük İskender’in ölümünden sonra Seleukoslar yöreye hakim olmuş, bunu Osrhoene Krallığı ve Romalılar izlemiştir.
Roma döneminde Carrhae adı ile anılan Harran, İlkçağda Ninive’den Karkamış’a uzanan yol üzerindeki stratejik bir konumda idi. Bu nedenle Asur kralları buraya büyük önem vermişlerdir. Kitab-ı Mukaddes’e göre; Hz.İbrahim’in ailesi Kaldelilerin Ur kentini terk ettikten sonra buraya yerleşmişlerdir. Roma Triunviri Crassus MÖ.53’te Harran’da Partlara yenilmiştir. MS.297’de İmparator Galerius yine burada Pers Kralı Narses’e yenilmiştir.
Roma’nın 395’te ikiye ayrılmasından sonra Doğu Roma (Bizans) sınırları içerisinde kalmış, Bizanslılar ile Sasaniler arasında sık sık el değiştirmiştir. Yöre MS.640 yılında Arap istilasına uğramıştır. Bu dönemde Harran devrin önemli bir kültür merkezi konumuna gelmiştir. 661 yılında Emevilerin, 750’de Abbasilerin hakimiyeti altına girmiştir. Emevi Halifesi Mervan başkentini Harran’a taşımış (744-750), burada kurulan Harran Üniversitesinde din, astronomi, tıp, matematik ve felsefe konularında çalışmalar yapılmıştır. XII.yüzyılda Nurettin Zengi, Selahattin Eyyubi, XIII.yüzyılda Moğollar, XIV.yüzyılda Moğolları yenen Memluklular buraya hakim olmuştur.
Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra Selçuklular buraya kadar uzanmıştır (1087). Urfa’nın Zengilerin eline geçmesinden sonra Urfa yöresi ile birlikte Harran Musul Atabeylerinin eline geçmiş, daha sonra Eyyubiler ve Selçuklular arasında zaman zaman el değiştirmiştir. Moğol istilasına uğrayan yöre, Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi (1517) sırasında Osmanlı topraklarına katılmıştır.
Cumhuriyetin ilanından sonra Akçakale ilçesine bağlı Altınbaşak’ın merkezi idi. 1987 yılında da Şanlıurfa’ya bağlı ilçe konumuna getirilmiştir.
İlçede günümüze gelebilen tarihi eserler arasında; Yeri belli olmayan Ay Tanrısı Sin Mabedi’nin burada olduğu Babil tabletlerinden anlaşılmaktadır. Ayrıca, Harran Kalesi ve Surları, Han El Ba'rür Kervansarayı, Hayat El Harrani Türbesi, Cabir El Ensar Türbesi, İmam Bakır Türbesi, Ulu Cami, Şeyh Yahya Hayat El-Harrani, (Hayat Bin Kays) Camisi, Cabir El Ensar Camisi, İmam Bakır Camisi, Han el-Ba'rur Kervansarayı ve Sivil Mimari Örneklerinden Harran evleri bulunmaktadır.
Kenthaber Kültür Kurulu
Fotoğraflar, www.harran.gov.tr adresinden alınmıştır.