Han'da kazılar... Bu miras hepimizin...
8/21/2007
han ilçesinde bugünlerde yoğun bir çalışma hakim. anadolu üniversitesi sanat tarihi hocalarından yard. doç. dr. ahmet oğuz alp başkanlığında sürdürülen kazı çalışmaları hızla sürüyor. sanat tarihi bölümü öğrencileri ve mezunlarının yanında han ilçesi sakinlerinin de aralarında bulunduğu yaklaşık 40 kişilik bir ekiple çalışmalar sürdürülürken, roma ve bizans dönemine ait buluntulara her geçen gün bir yenisi ekleniyor.
han’a girdiğinizde karşınıza çıkan ilk kişiye rahatlıkla kazı yerini sorabiliyorsunuz. bütün halk çalışmalardan haberdar, size hemen yol gösteriyorlar. zaten evleri çevreleyen örme duvarlarda roma ve bizans dönemi kalıntılarından alınan bloklar hemen göze çarpıyor. kazı alanına geldiğimizde sanat tarihi bölümü hocalarından cüneyt bostancı bizi karşılıyor. bulunduğumuz yer, bizans dönemine ait bir yeraltı şehri. içerideki sıcaklık yaklaşık 12 derece, kışın ise tersine, içerdeki sıcaklık artıyor. yeraltı şehri civarında ise uzun zaman önce yağmalanmış ve şimdi koruma altına alınan mezar odalarını, tahıl ambarları olarak kullanılmış roma dönemine ait mezarları ve su kuyularını geziyoruz.
Adım adım tarih
bu kısa gezintinin ardından soluğu kazı başkanı yard. doç. dr. oğuz alp’in yanında alıyoruz. 2004 yılından bu yana devam eden kazılar, eskişehir arkeoloji müzesi denetiminde yapılıyor ve geçen yıldan beri kazı başkanlığını oğuz alp üstlenmiş. bugüne kadar 60–70 civarında mezar tespit edilmiş. bulunan zahire ambarlarının roma dönemine ait mezarlar olduğunu anlatıyor ve ekliyor; “buradan anlıyoruz ki han, 8’inci yüzyılda başlayan arap akınları ve sonrasındaki türk saldırılarına karşı sürdürülen mücadelede önemli bir askeri üs haline gelmiş. böylesine organize bir işgücü yalnızca bir tehlike karşısında gelişebilirdi…”
Elimizde kazma kürek olduğuna bakmayın!
bir sonraki durağımız ise başara köyü. 2006 yılından itibaren han ilçesi’nin 5 km güneyinde bulunan başara köyü bir başka çalışma alanı olarak seçilmiş. 8 ila 11’inci yüzyıl arasında tarihlendirebileceğimiz bir kilise ve hemen karşısında ise bir yapı kompleksinin yanı sıra tahrip edilmiş 4 tane daha mezar bulunmuş. başara’daki kazı alanında çalışan genç arkadaşlar fotoğraf çekimi sırasında sesleniyorlar, “elimizde kazma kürek olduğuna bakmayın, hepimiz şehirliyiz!”
çevredeki birçok mezarın kaçak kazılar sonucu yağmalanması herkesi üzse de, geçtiğimiz günlerde hiç açılmamış bir mezar bulmak biraz da olsa sevindirmiş kazı ekibini. “m.s. 2’nci yüzyılın ortalarına ait pişmiş toprak kase, tabak, cam şişe, gümüş kolye, işlemeli bir yüzük bulduk” diye anlatıyor oğuz hoca ve bu kalıntıları yakından görmek bizi de heyecanlandırıyor. bunların yanında ilginç bir ayrıntıyı da ekliyor; “han’da ve başara’daki kiliselerde erken ve orta döneme ait kilise kalıntılarını ve erken dönem malzemelerini bulduk. kilisenin daha erken dönemde, geç kalkolitik çağda yerleşim görmüş bir höyüğün üzerine doğru yerleştirildiğini gözlemledik. kilisenin tabanında günümüzden 6 bin yıl öncesine ait yerleşimin seramiklerini bulmak şaşırtıcı bir durum.” bu durum han’ın uzun yıllar boyunca önemli bir yerleşim yeri olarak tarihte yer aldığını gösteriyor.
Han halkından büyük destek
han sakinlerinin kazı çalışmalarına olan ilgilerini sorduğumuzda oğuz hoca’dan şu cevabı alıyoruz, “ kazıların başlangıcından beri belediye başkanı şaban başaran’ın gayretleri söz konusu. müze müdürü dursun çağlar bey ve bunun yanında han halkı her konuda çalışmalarımızı destekliyor. taleplerimizi yerine getiriyorlar, belki zamanında dedelerinin örmüş olduğu duvarlarda kullandıkları eski bezemeli taşları istediğimizde bize kolaylık sağladılar. güzel bir çalışma ortamı var. bu kazıları destekliyorlar çünkü giderek azalan ilçe nüfusunun artmasını, biraz şenlenmesini, eski büyük günlerine kavuşmasını istiyorlar. bin 500 kişi yakın zamanda istanbul ve eskişehir’e göçmüş. bu yüzden kazı çalışmalarının turizmle getireceği ilgiye ihtiyaçları var.”
Tek sorunumuz istimlak (mı?)
kazı çalışmaları sırasında karşılaştıkları en önemli problemin istimlak sorunu olduğunu dile getiren yard. doç.dr. oğuz alp, sit alanı üzerinde kamulaştırılması gereken evlerin bulunduğunu söylüyor, “tespit ettiğimiz alanların arasında bağlantı olmalı. aralarında 300-500 metre mesafe oluyor. kazı alanını genişletmek için istimlak büyük bir sorun. bununla birlikte yaklaşık 20–30 ev için ciddi miktara ulaşıyor. tabii ilk başta 4–5 ev istimlak edilmeli çünkü kazdığımız yerler birbiriyle bağlantılı.”
han gezimizi, istimlak sorunu dışında kazı ekibine musallat olan yaban arıları sorununa değinmeden bitirmek olmazdı. arı vızıltıları eşliğinde söyleşimizi bitirirken oğuz hoca, sanat tarihi bölümü mezunlarına ve öğrencilerine teşekkürlerini iletiyor.
Son söz…
bu arada sanat tarihi bölümü’nden mezunlar, öğrenciler, malzeme çalışmaları için arkeoloji bölümü’nden hocalar ve han’ın yerlilerinden oluşturulan ekip, valilik tarafından verilen destekle ağustos ayının sonuna kadar çalışmalarını sürdürecek.
zengin tarihi yapısıyla birkaç seneye kadar kültür turizminin önemli merkezlerinden biri haline gelecek han ilçesi’nden ayrılırken, bu çalışmalara tanık olmanın haklı gururu içindeydik. bu mirası korumanın ise sadece onların değil, hepimizin görevi olduğuna bir kez daha iştirak etmiş olduk.
bence han çok güzel biyer en güzel yer han