20
Nisan
2025
Pazar
BÜNYAN - KAYSERİ

Erciyes Üniversitesi Senatosunun Bildirisi

 

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ SENATOSUNUN TÜRK ve DÜNYA KAMUOYUNA BİLDİRSİ

Erciyes Üniversitesi Senatosu Türk ve Dünya kamuoyuna öyle bir bildiri yayınladı ki her satırına sonuna kadar katıldığımız bu bildiriyi sizlerle paylaşmak istedim.

Bildiri metni şöyledir:

2005 yılı, asılsız ve sözde Ermeni soykırımı iddialarına gerekçe gösterilen "Tehcir ve İskân Yasası"nın çıkarılışının 90. yılıdır. Bu münasebetle Üniversitemiz Senatosu Türk ve Dünya kamuoyunu aydınlatmak üzere, aşağıdaki bildiriyi yayımlamayı millî ve insanî bir görev saymaktadır.
       Anadolu'da Türklerle Ermenilerin birlikteliği XI. yüzyılın ortalarında başlamış ve XIX. yüzyılın son çeyreğine değin, tam bir dostluk içerisinde sürmüştür. Avrupalılar tarafından Türkiye adı verilen Anadolu'daki halklar, Türkiye Selçuklu Devleti, Anadolu Beylikleri ve Osmanlı Devleti dönemlerinde, üzerinde yaşadıkları toprakların efendisi olmuşlar, temel hak ve özgürlüklerini rahatça kullanmışlardır. Fatih Sultan Mehmet başkent İstanbul'u üç semavi dinin merkezi yapmış, Ermeni kilisesi de özgürce faaliyetlerini sürdürmüştür. Ermeniler, Türklerle mükemmel biçimde bütünleşmiş, Türkçe'yi öğrenmiş ve benimsemiş, Türkler gibi konuşup yazmış, Türk kültür ve medeniyetine katkılar yapmış, Osmanlı Devletinin hizmetinde bulunmuş, sadık bir topluluk olarak yaşamışlardır.
       Ne oldu da Ermeniler Devlete ihanet eden bir topluluk haline geldiler? XIX. yüzyıl, milliyetçilik akımının Osmanlı Devlet ve toplumunu derinden etkilediği ve sarstığı bir dönemdir. Ermenilerin de içinde bulunduğu azınlıklar bu akımın cazibesine kapılarak bağımsızlık amacıyla isyan etmeye başlamışlardır. Ermeni sorunu Avrupa'nın büyük devletlerinin kışkırtmaları, teşvik ve destekleriyle bu dönemde ortaya çıkmıştır. Avrupa ülkelerinde kurulan Hınçak ve Taşnak Ermeni terör örgütleri Osmanlı topraklarında da örgütlenmişlerdir. Bu ayrılıkçı Ermeni terör örgütleri Osmanlı Devletinin Asya ve Avrupa topraklarında yaptığı savaşlarda düşman ordularının safında yer alarak Türklere karşı savaştıkları gibi, oluşturdukları çetelerle başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu olmak üzere Türkiye'de Müslümanları katletmeye, evlerini ve köylerini yakıp yıkmaya başlamışlar, hatta saldırılarını Osmanlı hükümdarına suikastte bulunmaya kadar vardırmışlardır.
       İster Ermeni diasporasının maddi çıkarlarıyla, isterse Türkiye'nin aydınlık geleceğini karartmaya çalışanların çabalarıyla olsun, sözde Ermeni soykırımını gündeme taşıyanlar, 1915 yılı öncesine ve sonrasına hiç değinmemekte, ne Osmanlı arşivindeki belgeleri incelemeye, ne de belge değişiminde bulunmaya yanaşmaktadırlar. Oysa Ermeni terör ve isyanları daha 1870'li yıllarda başlamış, Millî Mücadelenin sonuna kadar sürmüştür. Bu dönemde her iki taraftan da çok sayıda masum insan hayatını kaybetmiştir. Birinci Dünya Savaşında dokuz ayrı cephede emperyalist ülkeler ve müttefiklerine karşı savaşan Osmanlı Devleti, aynı zamanda iç cephede de başta Ermeni terör örgütleri olmak üzere çeşitli ihanet odaklarına karşı savaşmak zorunda kalmış, bu sebeple
"Hükümetin ülke savunmasına, huzur ve güvenliğin korunmasına yönelik emirlerine ve uygulamalarına karşı halktan görülecek silahlı saldırı ve direnişlere fırsat ve imkân vermemek için"
1915 yılında Tehcir ve İskân Yasası'nı çıkarmıştır. Bu yasayla Ermenilerin bir kısmı ülke dahilinde zorunlu göç ve iskâna tâbi tutulmuşlardır.
       Türk milletine soykırım dayatmasında bulunmak insaf ve adaletten yoksunluk ve tarihe karşı saygısızlıktır. Ayrılıkçıların ve destekçilerinin sebep oldukları facialardan dolayı Türk milletini sorumlu tutmak, Osmanlı Devletine soykırımcılık isnat ederek Türkiye Cumhuriyetine ve Türk milletine özür diletmek gayretleri sınırını ve amacını aşmış, ciddiyetten yoksun, son derece çirkin ve münasebetsiz istekler halini almıştır.
       Sözde soykırım iddialarını siyasi bir malzeme haline getirerek parlamentolarına kabul ettiren ülkeler, tarihin ve hakikatin sesine kulak vermeden, hakemliğine başvurmadan Türk ve Ermeni toplumları arasında kin ve nefretin devamına ve derinleşmesine katkıda bulunmak yerine, konunun bilimsel zeminlerde tartışılarak sonuçlandırılmasına yardımcı olmalıdırlar.
       Türk ve Dünya kamuoyuna saygıyla duyurulur.

ERCİYES ÜNİVERSİTESİ SENATOSU 

S.Burhanettin AKBAŞ
Yayın Tarihi : 14 Şubat 2005 Pazartesi 15:01:52
Güncelleme :14 Şubat 2005 Pazartesi 15:08:54


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?