20
Nisan
2025
Pazar
BÜNYAN - KAYSERİ

Kayseri Kalesi Kültür ve Sanat Merkezi olursa...

KAYSERİ KALESİ KÜLTÜR MERKEZİ OLURSA...
Kayseri Kalesi, kültür merkezi olursa dileği gerçekleşmiş insanlardan biri de ben olurum. Tabii Kayseri kabuk değiştirirken şehircilik anlayışında da büyük farklılıklar yaşanıyor, yaşanmalı da. Çünkü, biz kendimizi nasıl görürsek, oyuz şüphesiz.
            Kayseri Kalesi bir zamanlar devrin anlayışına uygun olarak maalesef bugün gördüğünüz şekilde düzenlendi. İçerisine dükkanlar yapıldı ve önemli miktarda da baraka kondu. O zamanki düşüncemiz buna müsaitti demek ki... Fakat, bir belediye başkanının ufku geniş olmalıdır. Öyle ki 50 yıl, 100 yıl, 150 yıl sonrasını hedeflemelidir. Öyle ya siz insanların 150-200 yıl boyunca barakalarda ticaret yapmasını hedefliyorsanız o başka. Lakin görüyoruz ki, kısa sürede bu fikirler çürüyüveriyor. Çünkü, ticaret anlayışımızı da değiştiriyoruz. Gelişmemiz ve ilerlememiz lazım olduğuna göre M.S. 3. yüzyılda varlığı kayıt altına alınmış, Roma’nın, Bizans’ın, Selçuklu’nun ve Osmanlı’nın izlerini bugüne kadar taşıyan böylesine önemli tarihi bir mekanı bugünkü gibi değerlendirmek fikri şu an Başkan Özhaseki’nin açıklamaları ile bitmiş gözüküyor. Bence çok hayırlı bir karardır, tebrik ederim.
             Kayseri Kalesi’nin kültür ve sanat merkezi olarak değerlendirileceği de bu açıklamada yer almıştır. Bu da çok önemlidir. Bakınız, bir şehri idare edenler şehrin ruhunu doğru okurlarsa, şehrin kimliğini anlarlarsa hep doğru kararlar verirler ve bunun tabii sonucu olarak yarınlara kalırlar. Kayseri Kalesi, III. Gordianus döneminde M.S. 238-244’te varlığına işaret edilen bir mekandır. Bizanslılar döneminde Justinian, şehri daha iyi koruyabilmek için surları daraltarak yeniden şekillendirmiş. Selçuklular ve Osmanlılar, orijinal yapıyı değişik zamanlarda sürekli onarmışlardır ama şehrin büyümesiyle dış kale yok olmuş, sadece iç kale kalmıştır. İçerisinde Fatih Sultan Mehmet döneminden kalma Kale Camisi bulunmaktadır. Şehir için bu derece önemli bir yapıyı, Kayseri’nin tarihi ve kültürel kimliğine uygun bir şekilde kullanıma açarsanız, yani bir kültür ve sanat merkezi yaparsanız, bu tarihi kimlik yeniden ayağa kalkar.
            Öyleyse Kayseri Kalesi ne olmalıdır, ne olmamalıdır sorusunun ayrıntıları da önemlidir. Kayseri Kalesi, kitap kırtasiye satılan bir yer de olmamalıdır bana göre. Kayseri Kalesi, Kayseri’de güzel sanatlarla uğraşan insanların (ressamların, müzisyenlerin, şairlerin, edebiyatçıların, heykeltıraşların, geleneksel Türk el sanatları ile uğraşanların) eserlerini sergiledikleri, bir araya gelip sohbet ettikleri, basit ticari faaliyetlerden arındırılmış, nezih bir ortam olmalıdır. İnsanların ailelerini alıp rahatlıkla gezebilecekleri, sanat adına ortaya çıkmış insanlarla yeni nesilleri bir araya getirmeyi başarabileceğimiz bir mekan olmalıdır.
            O zaman ne olur biliyor musunuz, Kayseri’nin göbeğine kocaman bir kültür ve sanat abidesi dikmiş gibi olursunuz. Bu şehre kültürel ve sanatsal dokuyu nakış nakış işlemiş olursunuz. Bu durum, kişilerin davranışlarını etkiler. Yeni nesillere önemli bir mesaj verir. Kayseri’nin tarihi dokusu, kültür ve sanatla bütünleşir. Böylece her şehre kısmet olmayan bir büyük avantajı yakalamış olursunuz.
            Mademki Kayseri’nin 6 bin yıllık tarihinden bahsediyoruz. Mademki, biz Kayseri’nin tarihi ve kültürel mirasının devamıyız, öyleyse bize yakışanı yapmaktan daha güzel ne olabilir?
            Bu tür tarihi yapılar için önemli bir konu da onun şeklini bozacak şeyler yapmamaktır. Onun orijinal yapısı, tabelalarla, barakalarla ya da gereksiz reklam panolarıyla zedelenemez. Hele hele içerisinde bulunan cami de oldukça önemli olduğuna göre, bu manevi havaya zarar verecek yapılanmalar da uygun olmayacaktır. Öyleyse bu manevi havaya uygun olacak şeyler nedir sorusunu kendime sorduğumda, karşıma hep geleneksel sanatlarımız gelmektedir. Bir etnografya müzesi gibi bezenmiş Kayseri Kalesi ve içerisinde neyzenlerin, hattatların, semazenlerin, Seyid Burhaneddinlerin, Tennnurilerin, Davud-ı Kayseri’lerin, Melik Mehmet Gazi’nin, Alaaddin Ali’nin ve Kadı Burhanettin gibi Kayseri kimliğinin mimarlarının yer alacağı müthiş bir yapılanma geliyor. Bakınız Kayseri Kalesi’nin Yoğunburç yönünde Seyit Burhanettin duruyor, Cumhuriyet Mahallesi cihetinde İbrahim Tennuri var, Camiikebir cihetinde Melik Mehmet Gazi var, hemen yanı başında Hunat Cami ve Türbesi, onun yanında da Zeynel Abidin Türbesi... Ne mükemmel bir doku yan yana gelmiş. Kayseri Kalesi’ne misafir ettiğiniz birisini, istediği anda onun ilgisini cezbedecek bu yerlerden birisine kolayca hem de yürüyerek götürebilirsiniz. İsterseniz Güpgüpoğlu Konağı ve Atatürk Evi de hemen yanıbaşınızdadır. Yani Kayseri Kalesi’nin bu tarihi dokuyu tamamlayacak mükemmel bir yeri var. Artık iş tasarımcıların bu çözümlemeleri yapıp şehrin iklimi ve ruhunu çözümleyip Kayseri Kalesi’ne biçecekleri göreve kalmaktadır.
            Bütün bunları birleştirip diyorum ki Kayseri Kalesi ile ilgili önemli ve tarihi bir karar verilmiştir. Bu karar, bu şehri zaman ötesine taşıyacaktır, bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Bir de Kayseri Kalesi ile ilgili yapılanma için bir tasarım yarışması yapılsa bu da fevkalade güzel olur diye düşünürüm. Çünkü, yarışınız zamanla ise, işiniz de Sinan’ladır. Aleladelik Kayseri’ye yakışmaz. Bu şehir hangi kategoride olduğunu biliyor.
           
S.Burhanettin AKBAŞ
Yayın Tarihi : 10 Ocak 2005 Pazartesi 01:06:00


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?