Türkiye Kamu-Sen Genel Basın Sekreteri Hasan Hüseyin Yılmaz, sendikalı olan olmayan tüm kamu görevlilerini ve diğer sosyal kesimleri 25 Kasım'da yapacakları eyleme davet etti.
Türkiye Kamu-Sen Genel Basın Sekreteri Hasan Hüseyin Yılmaz, Düzce Kamu-Sen İl Teşkilatı'nı ziyaret etti.
Yılmaz, sendika olarak kuruldukları günden bu yana memurların kronik hale gelmiş sorunlarının çözümü için toplu görüşme süreçlerinde de mücadelelerini sürdürdüklerini belirterek, "Bu süre zarfında önemli kazanımlar elde edilmiş olsak da hedeflerimizin çok gerisindeyiz. Açlık sınırında belirlenen ücretler, kurumlar arasında ücret adaletsizlikleri, çalışma ortamlarının sıhhi bakımdan uygunsuzluğu, araç
gereç yetersizliği, tayin, terfi, atama ve görevde yükselme konularında yapılan yanlış tutum ve uygulamalar gibi pek çok sorun memurları eylem kararı almaya zorladı" dedi. Sekiz yıldan beri inatla, ısrar ve sabırla her alanda ve her zeminde bilhassa toplu görüşme masalarında çözüm aradıklarını anlatan Yılmaz, şöyle konuştu: "Çabalarımız sonuçsuz kaldı. Buna mukabil siyasi irade, memuru görmemezlikten, sesini duymamazlıktan geldi. Anlaşmamak için adeta direndi. Alınan kararları uygulamamak için elinden geleni geri bırakmadı."
Yılmaz, Türkiye Kamu-Sen'in siyasi iktidarlardan memurun kendisi ve ailesi için insanca yaşayabilecek bir ücrete kavuşturulmasını istediğini belirterek sözlerine şöyle devam etti: "Biz hükümetten demokratik, ekonomik, sosyal ve siyasal haklarının verilmesini istedik. Grevli, toplu sözleşmeli, yönetime katılma ve siyaset yapma haklarını içeren bir sendika yasası istedik. Eşit işe eşit ücret istedik. Milli gelirin sosyal gruplar arasında adil dağıtılmasını istedik. Kurumlar arası ücret adaletsizliğinin
giderilmesini istedik. Çalışma ortamlarının iyileştirilmesini, tayin, terfi, atama ve görevde yükselmelerdeki adaletsiz uygulamalara son verilmesini istedik. Ekonomik krize karşı alınan tedbirlere paralel olarak yalnızca üreten kesimin değil tüketen kesimin de desteklenmesini istedik."
Sorunların çözülmesi için toplu görüşme masalarında uzlaşmayı arayanın sürekli Türkiye Kamu-Sen olduğunu anlatan Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: "Ama çabalarımız sonuçsuz kaldı. Sekiz yıllık dönemde iktidarda olan siyasi iradenin kanunlar karşısındaki vurdumduymaz tavrı ve sosyal diyaloga olan uzaklığı, toplu görüşme ve uzlaştırma kurullarının iş ve eylemlerini yasak savmadan ibaret bir süreç haline getirmiştir."
Uzlaştırma Kurulu'nun, 2009 yılı toplu görüşmeleri ile ilgili verdiği kararda, "sistemin çalıştırılabilmesi için kurul kararlarının bağlayıcı olması" gerektiğine hükmetmesi ile eylemlilik sürecinin başladığına dikkat çeken Yılmaz, şunları söyledi: "Bu yolun açılabilmesi için, ülkemizin imzaladığı uluslararası sözleşmeler ve Anayasamızın 90'ıncı maddesi ışığında harekete geçilmeli ve kamu görevlilerine toplu sözleşme ve grev hakkı tanınmalıdır. Ülkemizdeki mahkemeler ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
verdiği kararlarda 'Memurun Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı vardır' demiştir. Danıştay, 'Grev yapan kamu görevlileri hakkında herhangi bir yasal işlem yapılamayacağına' hükmetmiştir. Ancak siyasi irade gerekli iç hukuk düzenlemelerini yapmayarak, memurlarımızın, toplu sözleşme ve grev hakkının sürüncemede kalmasına neden olmaktadır. Türk memurunun iyi niyetini istismar edenlerin bilmesi gereken şey, memurun sabrının sonsuz olmadığıdır. Şimdi artık haklı davamız için yola çıktık. Demokratik, ekonomik, sosyal ve
siyasal haklarımızı istiyoruz. Daha fazla tahammülümüz yok. Bıçak kemiğe dayanmıştır."
Kamu görevlisini hafife alanlara güçlerini göstereceklerini anlatan Yılmaz, şöyle konuştu: "Memurumuzun gelecekle ilgili endişeli bekleyişine, her türlü belirsizlik ve umutsuzluğuna son vermek için başlattığımız mücadelede ellerimizi, gönüllerimizi, saflarımızı ve seslerimizi birleştireceğiz. Sendikalı olan olmayan tüm kamu görevlilerini ve diğer sosyal kesimleri bu onur ve haysiyet mücadelemize davet ediyoruz. Ekonomik ve sosyal hayatın cenderesi altında ve bizimle aynı kaderi paylaşan emekli, dul,
yetim, işçi, esnaf ve işsizler; kısacası dar ve orta gelir grubunda yer alan tüm sosyal kesimleri, 25 Kasım'da yanımızda görmek istiyoruz. Kamu görevlisi 25 Kasım'ı kendisi, geleceği, eş ve çocukları, ekonomik hayatın canlanması için bir fırsat olarak görmeli, üzerine yamanmış her türlü olumsuzluğu söküp atmak için güç ve destek vermelidir. Memur 25 Kasımı, onuru, haysiyeti, kariyeri ve kaybettiklerini geri almak için destekleyecek, üzerinde oynanan oyunları bozacaktır."
YASALAR ÇERÇEVESİNDE MEMURA YAKIŞAN EYLEM OLACAK
Yılmaz, kamu görevlisinin, himmet ve merhamet dilencisi olmadığını 25 Kasım'da göstereceğini söyledi. Memurun, 25 Kasım'daki mücadelesine katılmayarak sanal bahane uyduranlara ders vereceğini belirten Yılmaz, sözlerine şöyle devam etti: "25 Kasım'da kırmadan, dökmeden, incitmeden, memura yakışır bir tavır ve eylem ortaya konacak. 'Memur yan gelip yatıyor! Ne iş yapıyor ki?' diyenlere memur, üretimden gelen gücünü ortaya koyup gücünü gösterecektir."