Destanları ve Halk Türkülerini çocukluktan beri severek okurum. 1970’li yıllarda, bugün çok fazla alışık olduğumuz cinayet ve buna benzer haberler bir şekilde destanlaştırılır ve sokaklarda beş veya on kuruşa satılırdı. Boyna asılı teyp eşliğinde destan satan kişiyi biz çocuklar büyük bir ilgi ile izler, aldığımız destanı evlerimize götürür aynı makamla büyüklerimize okurduk. Bilhassa yaşlı büyüklerimiz “ah yavrum-vah yavrum!” eşliğinde gözyaşları sel olur, destanlar büyük bir özenle korunur, bütün köylerde elden ele dolaşırdı. Destan dörtlükleri daha çok “anneler-babalar” kelimeleri ile biterdi. Destanı çok güzel okuyan çocuklar her ortamda aranır, bulundukları yerlerde önemsenir izzet ve ikramlarla takdir edilir ve aferimlerle destan tekrar tekrar okutturulurdu.
Her Halk Türküsünün bir hikâyesi mevcuttur. Hatta bir çok halk türküsü destanların ufak bir bölümü olarak karşımıza çıkar. Destanlar uzun ve ayrıntılı bir şekilde olayları abartılı olarak ele alır.
Yıl 1914...Yer Sarıkamış...
1914 yılının 15-22 Aralık tarihleri arasında, Sarıkamış yakınındaki Allahuekber dağlarında, Kars'ı Ruslardan geri almak için harekata katılan Osmanlı Ordusu bu dağlarda, 60 bini donma sonucu tam 90 bin şehit verdi. “Birinci Dünya Harbi'nde diğer cephelerde olduğu gibi, buradaki çetin muharebeler de bize çok değerli deneyimler kazandırmış; istiklal ve hürriyet uğrunda canını esirgemez bir millet olduğumuzu dünyaya ispat etmiş; Osmanlı İmparatorluğu yıkılmakla beraber daha kuvvetli bir Cumhuriyet oluşturmuştur."
Anadolu’nun her bölgesinden olduğu gibi Sarıkamış, Kumru yöresinden de şehitlerimize ev sahipliği yapıyor. Rusların Karsı işgal etmesini duyan Kumrulu 30 cengaverden ikisi ise yeni cepheden gazi olarak dönüp, üç gün sonra Sarıkamış’ın yolunu tutan Çuali (Çuvaloğlu Ali)’nin torunu Mehmet ve Mehmetin Oğlu Mustafa’dır. Şair ve İş Adamı İsmet Erçal’ın bize anlattığına göre, Sarıkamışta baba ve oğul şehit düşmüşler ve Sarıkamışa uğurlanırlarken 30 Kumrulu gençle birlikte baba ve oğlunu bütün yöre davul ve zurnalar eşliğinde uğurlamışlardır. Babası ile birlikte vatanı kurtarmak için cepheye giden Mustafa 18 yaşında olup yeni evlenmiş, Sarıkamış’a gitmesinden hemen sonra Rasiye isminde bir kız çocuğu dünyaya gelmiştir.
Çok geçmeden Kumrulu Baba Mehmet ve oğlu Mustafa’nın şehit olduğu yazısı aileye bildirilir ve Çuali (Çuvaloğlu ) Ailesi ve köy yasa bürünür ve aşağıdaki dörtlükler hatıra olarak kalır.
VATAN YAŞA
Baba – oğul vatan için
Uğurlandı hepsi Kars’a
Baba Memet Oğul Mustafa
Onlar şehit Vatan yaşa.
Köy meydanı mahşer gibi
Göz yaşları aktı coştu
Analar eşler bayıldı
Sarıkamış sen çok yaşa.
Çuali dua eyledi
Yüce Rabbim Onlar sana
Rasiyecik gülümsedi
Babam şehit vatan yaşa.
Karakış beyaz bir nur
90 bine örtü oldu
Sarıkamış dağlarında
Çınlayan ses vatan yaşa
Acı haber geldi işte
Kara yazmalar bağlandı
Eşler dul çocuklar yetim
Tek bir sevinç vatan yaşa…
SARIKAMIŞ
Baba Mehmet, Oğlu Mustafa
Uğurladık Sarıkamış’a
Vatan için savaşmaya
Mehmet ile Mustafa
Köy meydanında toplandılar
Davullarla uğurlandılar
Analar eşler ağlıyor
Sarıkamış’a yollandılar
Baba oğul gittiler
Omuz omuza verdiler
“Biz vatan için ölürüz” deyip
Savaşmaya gittiler
Karakış vahim oldu
Doksan bin asker dondu
Sarıkamış dağlarında
Tüfek elde şehit oldu
Acı haber tez yayıldı
Kara yazmalar bağlandı
Eşler dul, çocuklar yetim
Şehitlere ağıtlar yakıldı.
NOT : Bu şiiri Şehit Mustafa’nın Hanımı Rahime Söylemiştir.
Buluşmak ümidiyle hoşça kalın efendim…