22
Aralık
2024
Pazar
İSTANBUL

IMF ile anlaşma onur kırıcı değil

Geçmiş dönemlerde de IMF ile yapılan anlaşmalardan Türkiye'nin fayda sağladığın kaydeden Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ, "Onunla yapılacak bir anlaşmayı onur zedeleyici gibi görmemeliyiz" dedi.

Cnbc-e televizyonuna açıklamalarda bulunan TÜSİAD Başkanı Yalçındağ, 2009'da yüzde 4'lük büyüme rakamını tutturmanın zor olduğunu söyledi. Türkiye'nin bu noktaya yüzde 7'lik büyümelerle geldiğini kaydeden Yalçındağ, yüzde 3-4 civarı büyümenin Türkiye için resesyon olduğunu ve 2009'da da yüzde 4'ün altında büyüneceğinin aşikar olduğunu söyledi.

Küresel ekonomik krize karşısında yapılması gerekenlere değinen Yalçındağ, "Bankaların Merkez Bankası'nda tuttuğu karşılıklar düşürülebilir. Tabi bunların bütçeye getireceği ek bir yük de var. Olağanüstü durumlar olağanüstü tedbirleri gerektiriyor. Olağanüstü bir durum yaşıyoruz biz de olağanüstü tedbirler alacağız. Ancak burada altını çizmek istiyorum; geçtiğimiz yıllarda Türkiye'nin en büyük kazanımlarından biri bütçe disiplininin sağlanmasıdır. Şimdi 'bunu bozalım' demiyorum. Hem bütçe disiplini göz önünde bulundurmalıyız, bu uzun dönemli kazanımımızı elden bırakmamalıyız ama olağanüstü bir dönem olduğunu da gözden kaçırmamalıyız" diye konuştu.

"IMF İLE MASAYA ÖZGÜVENLE OTURMALIYIZ"
Türkiye'nin 2009 borcunun çevirmek için bir kaynak ihtiyacı olacağını öngördüklerini ifade eden Yalçındağ şöyle konuştu: "Peki bunu nerden karşılayabiliriz diye baktığımızda, ABD 4 ülke benim için çok önemlidir dedi onlarla swap anlaşması yaptı Türkiye bunun için değil. Bu saatten sonra olabilir mi bilmiyorum ama Türkiye o kapıyı zorlayabilir. Macaristan, AB Komisyonu'ndan bir miktar para kullandı; ona bakabiliriz.

Ama bizim geçmiş deneyimlerimizden, IMF'den de kredi kullandığımız bir dönem var. Oraya dönebiliriz. Yani IMF ile yaptığımız anlaşmadan Türkiye olarak fayda sağladık onunla yapılacak bir anlaşmayı onur zedeleyici gibi görmemeliyiz. Dünyada çıkan bu kriz gelişmekte olan ülkelerden çıkmadı, gelişmiş ülkelerden kaynaklandı. Dolayısıyla kriz bizden kaynaklanmıyor. Biz zaten IMF ile kaç tane stand by yaptık. Geçtiğimiz 5-6 sene de çok iyi örnekler sergiledik. IMF ile masaya bu özgüvenle oturacağız. IMF de değişen koşulların farkında ve mutlaka bize bu koşullar çerçevesinde yaklaşacaktır. Hem stand by anlaşması hem de bir kredi hattı açarak bu anlaşmayı yapmalıyız. IMF ile bir kredi line açarak istediğimiz gerektiği zaman kullanabileceğimiz bir kredi anlaşması yapmak bence Türkiye'nin lehinedir. 'Biz zora düştük, IMF ile masaya oturuyoruz' diye algılamamalıyız. Özgüvenli şeklide masaya oturabilmeliyiz. Kriz neticede bizden kaynaklanmadı. IMF'de bunun farkında."

Hükümetin de aslında IMF ile kendi şartları gerçekleştiği taktirde masaya oturmak istediğini düşündüğünü söyleyen Yalçındağ, bunun da doğal olduğunu belirtti.
TÜSİAD olarak bu kadar büyük bir finansal kriz olmasa da 2008 ve 2009'un geçmiş dönemlere göre daha zor yıllar olacağını, büyüme beklentilerimizin daha düşük olacağını ve Türkiye'nin de bundan negatif etkileneceğini öngördüklerini söyleyen Yalçındağ, ancak bu kadar büyük bir krizi kendilerinin ve kimsenin beklemediğini ifade etti.

"YEREL SEÇİME ODAKLANMAK TEHLİKELİ"
Böyle bir ortamda ekonomiyi büyüme, krizle ilgili önlemler değil de yerel seçimin ajandanın birinci sırasına konmasının büyük bir tehlike olacağını kaydeden Yalçındağ, "Zaten seçimden yeni çıktık, tek parti hükümeti, yüzde 47 ile başa gelmiş bir hükümetimiz var. Dolayısıyla bunu bir öncelik maddesi yapmaya gerek yok. Başta Başbakan olmak üzere tüm kabinenin önceliği, ekonomide alınacak tedbirler, ekonomiyi canlandırma ve bu krizi en az hasarla atlatmak olmalı" şeklinde konuştu.

Gelecek döneme dair beklentilerini de anlatan Yalçındağ, "İşler anormal durumda diye belki de bakmamak lazım. Kriz yönetiminde beklenti yönetimi, psikoloji yönetimi de son derece önemli. Dolayısıyla hepimizin tespiti doğru yapıp, tespitte hemfikir kalıp, biraz zaman kaybettik çünkü tespitte geciktik. Ancak zannediyorum ki herkes, finans sektörü, özel sektör tespitte hem fikir. Önümüzde bir kriz var, yapmamız gerekenleri ikiye ayırıp önümüze öyle bakmalıyız" dedi.

Alınması gereken tedbirlerin yanı sıra kriz yokmuş gibi reformları gerçekleştirmeye devam edilmesi gerektiğini ifade eden Yalçındağ, Türk Ticaret Kanunu'nun acilen yasalaşması gerektiğini söyledi.

"BİRLİK OLMA ZAMANI"
"Şimdi birlikte olma zamanı. Hükümet başka yerde, TÜSİAD başka yerde, kobiler başka yerde dönemi değil" diyen TÜSİAD Başkanı, "Hep beraber aynı hedefe kilitlenme dönemi. Bunu yaparsak krizi daha az hasarla atlatırız. Ancak benden somut bir tarih beklemeyiz. Yüzde 4 büyüyemeyiz. Bence 2009'un son 2010'un ilk çeyreğinde gibi pozitif dönüşümler alırız kanısındayım. Kriz gelmeden önce TÜSİAD'ın ajandasında olan tüm reformlar devam etmeli ki krizden çıktığımız zaman Türkiye hem yara almadan hem de rekabet gücünü koruyarak çıkabilsin. Bu orta vadeli bir yatırım" diye konuştu.

ABD'de Barack Obama'nın seçilmiş olmasının dünyaya güzel bir mesaj olduğunu ifade eden Yalçındağ, "Bir anlamda son birkaç yıldır unutulan Amerikan rüyasının canlanması. Dolayısıyla dünyaya umut verdi" dedi.

Obama'nın seçilmesinin ardından Türkiye ile ilişkiler konusunda bazı endişelerin olduğunu hatırlatan Yalçındağ, "Türkiye-AB ilişkilerinde şimdiye kadar daha çok demokrasi, insan hakları, özgürlük kavramları ön plana çıktı. Ama Amerika'nın farklı bir bakış açısı vardı Türkiye'ye* Daha çok ulusal güvenlik bağlamındaydı. Öyle görünüyor ki Amerika da bizimle ilişkilerini böyle bir perspektife oturtacak veya bu perspektif ilişkilerde bir rol oynayacak Obama'dan sonra. Ancak biz Türkiye olarak kendimize güvenerek masaya oturmalıyız. Çünkü davalarımızda haklıyız. Bizi en çok korkutan, sözde soykırımda Obama'nın takındığı tavır. Hemen hemen bütün başkan adayları seçim kampanyalarında bu vaadi veriyor ancak başkan koltuğuna oturduğunda farklı davranıyor. Bunun olma olasılığı çok fazla. Biz bence tezimizi Obama'ya rahatlıkla anlatabiliriz. Eğer gerçekten adaletliyse ve hakkı savunuyorsa ve biz de haklıysak bu konuyu Obama ve kabinesiyle çözmemiz hiç zor değil" dedi.

Daha önce Türkiye'nin IMF, AB gibi kurumlarla ilişkilerinde ABD'nin zaman zaman arabuluculuk rolü üstlendiği hatırlatılarak Obama'dan bu yöndeki beklentilerin sorulması üzerine de Yalçındağ, "Ben oynamamasını düşünmüyorum. Sonuçta Amerika'nın politikası değişmeyecektir. Bush ile Obama arasında sadece üslup farkı var; semboliktir bu farklar diye düşünüyorum. Türkiye'nin jeopolitik önemi de özellikle Gürcistan krizinden sonra da altı kuvvetle çizilmiştir. Amerika da bunu biliyordur. Türkiye, Amerika'nın uzun süredir müttefikidir. Dünyada son finansal krizden sonra bazı dinamikler değişiyor. Küreselleşmenin de başka bir evresine geliyoruz. Çünkü özellikle finans kesiminde daha denetlenen bir sürece gireceğiz gibi görünüyor. Öyle sanıyorum ki bu küresel düzlemde bir mekanizma olacak" şeklinde konuştu.

Türkiye'nin G 20'de kendini iyi ifade etmesi ve ağırlığını koymasının son derece önemli olduğunu ifade eden Yalçındağ, "Eminim Başbakanımız kuvvetli bir kadroyla, savımızı iyi ortaya koymalı. Bu yeni küresel düzende yerimizi sağlamlaştıracak" dedi.
Ab konusunda son 2 senedir çeşitli nedenlerle Türkiye'nin biraz vakit kaybettiğini ifade eden Yalçındağ, "Hükümet yeterince odaklanmadı, odaklanamadı. Toplum olarak da inancımız ve bizi alacaklar ümidimiz zedelendi. Bu krizi AB üyelik sürecinde avantaja çevirebiliriz. Business Europe, krizi atlatmada genişleme sürecinin çok önemli olduğunu ifade etti. AB'yi bırakmamalıyız, motivasyonumuzu da kaybetmemeliyiz" diye konuştu.

iha
Yayın Tarihi : 10 Kasım 2008 Pazartesi 16:37:13


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?