Türkiye'nin uzun yıllardır hayalini kurduğu müzik müzesi, çeşitli bürokratik engeller yüzünden bir türlü açılamıyor. Müze kurulamadığı için sanat tarihimizin en önemli varlıklarından olan müzik aletleri bulundukları müzede ya da depolarda yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Uzmanlar, yıllardır devam eden müzik müzesi kurma çalışmalarının bir an önce sonuçlandırılmasını istiyor.
Bir türlü uygun mekan bulunamaması, gerekli yönetmelikler çıkarılmadığı için bünyesinde müzik aleti bulunan birçok müzenin bu çalgıları vermek istemeyişi ve personel sıkıntısı, müzik müzesinin açılamamasının önündeki en önemli engeller.
Türkiye'de bir müzik müzesi kurma çabasının hikâyesi filmlere konu olacak cinsten. Müzeyle ilgili ilk projeye 1996'da başlandı. 1999'da ise dönemin Kültür Bakanı İstemihan Talay müzenin Yıldız Sarayı'nda açılmasının kesinleştiğini açıkladı. Fakat bu ilk proje, 2006'ya kadar hayata geçirilemedi. 2006'da müze projesi yeniden gündeme geldi. Dönemin Kültür Bakanı Atilla Koç tarafından müzikolog Oğuz Elbaş'ın koordinatörlüğünde yeni bir proje başlatıldı. Aynı yılın mayıs ayında uluslararası bir müzik kongresi düzenlendi ve ardından ağustos ayında Bakanlar Kurulu kararıyla Müzik Müzesi 'resmen' kuruldu. Önce Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü bünyesinde yürütülmesi kararlaştırılan müze çalışmaları, müzik aletlerinin toplanması konusunda yönetmelik açısından sıkıntı çıkınca Müzeler Genel Müdürlüğü'ne kaydırıldı.
Müzeler, müzik aletlerini vermiyor
Yapılan bu değişiklik de sonuç getirmedi. Çünkü Topkapı Sarayı Müzesi başta olmak üzere pek çok müze elindeki müzik aletlerini vermek istemedi. Müzeyi oluşturacak aletlerin toplanıp bir araya getirilmesinde bakanlığın kararlı bir tavır sergilemesi bekleniyor. Müzeyle ilgili diğer bir sıkıntı da istihdam edilecek personel. Halen yürürlükte olan Müzeler İç Hizmetler Yönetmeliği'ne göre müzelerde çalışacak müdür ve müdür yardımcılarının üniversitelerin arkeoloji, prehistorya, sanat tarihi, etnoloji, antropoloji, Sümeroloji, Hititoloji, klasik filoloji, klasik şark dilleri, tarih ve müzecilik bölümlerinden mezun olması gerekiyor. Oysa dünyadaki bütün müzik müzelerinin yöneticileri ve çalışanları müzikolog, etnomüzikolog ya da orgonolog (çalgı bilimci). Bu yüzden müzik müzesi projesinin yürütücüleri bile yönetmeliğe göre bu müzede görevlendirilemiyor. Bu sorunun ortadan kalkması için ya mevcut yönetmeliğin değiştirilmesi ya da bu tür konsept müzeler için yeni yönetmeliklerin oluşturulması gerekiyor.
Müzik müzesiyle ilgili diğer büyük sıkıntı da yer sorunu. 2006 yılında müzenin Üsküdar Paşalimanı'nda bulunan eski Tekel deposunda kurulacağı açıklanmıştı. Ancak bu binanın çok büyük ve şehir merkezine uzak olduğu gerekçesiyle müzenin Sur-u Sultani içerisinde bir yere kurulmasına karar verildi. Müzeler Genel Müdürlüğü, geçtiğimiz yıl müze için Gülhane'deki İslam Teknolojileri Müzesi içinde yaklaşık 300 metrekarelik bir alan ayrıldığını ve müzik müzesinin 2008 yılı içerisinde ziyarete açılacağını açıklamıştı. Ancak şu ana kadar bu konuda da bir gelişme olmadı. Müzik müzesiyle ilgili diğer ilginç bir gelişme ise geçtiğimiz yıl yaşandı. Müze açılmadan müzik müzesi bünyesinde faaliyet göstermek üzere İstanbul Müzik Müzesi Devlet Türk Müziği Araştırma ve Uygulama Topluluğu adında bir müzik topluluğu kuruldu. Ancak müzik müzesi açılamayınca grubun adı İstanbul Devlet Türk Müziği Araştırma ve Uygulama Topluluğu olarak değiştirildi.
Enstrümanlar yok olma tehlikesi yaşıyor
Uzmanlar, halen Türkiye'nin birçok müzesinde bulunan müzik aletlerinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu söylüyor. Müzelerdeki çoğu müzik aleti, depolarda uygunsuz koşullarda saklanıyor. Bu çalgıların uygun ortamlarda belli bir basınçta ve belli bir ısıda muhafaza edilmesi gerekiyor. Ayrıca bazılarının aylık, haftalık, hatta günlük periyodik bakımlarının uzmanlar tarafından yapılması gerekli. İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Çalgı Yapım Anabilim Dalı Başkanı Öğrt. Gör. Cihangir Terzi, çalgıların müzelerde depo mantığı ile saklandığını söyleyerek bu çalgıların ve antik değeri olan her malzemenin mutlaka özel koşullar içinde saklanması gerektiğini vurguluyor. Ulusal bir müzik müzesinin kurulmasının Türkiye için son derece önem arz ettiğini söyleyen Terzi, bu konunun şu ana kadar göz ardı edildiğini ve bir an önce başta hükümet olmak üzere herkesin kararlılıkla bu konunun üzerine gitmesi gerektiğini belirtiyor.
Avrupa'da çok önem veriliyor
Dünyanın hemen her ülkesinde, o ülke müziğinin tarihsel gelişimini anlatan ve belgeleyen birden fazla müzik müzesi bulunuyor. Bu müzeler aynı zamanda birer yaşayan müze konumunda ve çok ziyaretçi çekiyor. Almanya'da 30, İngiltere'de de 40 müzik müzesi var. Fransa'da bir stadyum büyüklüğünde müzik müzesi bulunurken Yunanistan'da bulunan müzede bağlama, kanun ve ud gibi Türk çalgıları Yunan kültürüne ait çalgı aletleri olarak gösteriliyor.