29
Nisan
2025
Salı
ANASAYFA

"Hukuk Devleti"

Durmadan, “Hukuktan” söz eden, “Hukuk Devleti” diye, mangalda kül bırakmayan AKP iktidarı, dünyada misli görülmemiş bir hukuk skandalına imza attı!

Adalet Bakanlığı da itiraf etti: 56 hakim dinlenmiş... CHP’li Kılıçdaroğlu’na göre 56 bin savcı ve yargıç dinlenmiş... Daha önce Anayasa Mahkemesi ve yargıçları da dinlenmişti!

KORKULAR ÜLKESİ

Telefonların, ortamların dinlenmesi, özel konuşmaların “internete” aktarılması, zaten ülkeyi bir korku ülkesi haline getirmişti… Gerçek suçları takipteki, faydaları dışında insan haklarına, kişilik haklarına tasallut oluşturuyordu! Hiçbir demokraside görülemeyecek kadar! Şimdi, Yargıtay’ın dahi dinlenmesi “teşebbüsü” Adliye santrallerinin, Cumhuriyet Başsavcılarının, dinlenmesiyle ayyuka çıktı…

TEVİL

Yandaş gazeteler ne diyeceklerini şaşırmışlar… Kaçamak, tevil yolları arıyorlar. Ama zırva tevil götürmüyor! Meğer eski Adalet Bakanı, şimdi TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, 'Ergenekon soruşturmasının yargı boyutunun ortaya çıkarılması' için soruşturma izni veriyorlar… Ve mesela, “Yargıtay telefonları dinlenmedi” diyorlar. Fakat aslında, “dineleme talimatı” verilmiş, ama buna, teknoloji engel olmuş! “Teşebbüs hali” de suç teşkil eder!

Kim ne derse desin. Sayın eski Adalet Bakanı ve şimdiki Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek TV programında sorulan çetin sorulara karşı, nazari mazeretlerle, topu taca atarak tevile çalışsın, bu durum büyük bir skandal, bir rezalettir… Cemil Çiçek “Hukuk Devletinden” söz etti; gerçek bir “hukuk devletinde” bunlar böyle olur mu? Olsa, Adalet Bakanı, dinleme talimatı verenler ve uygulayanlar tasfiye edilir, hatta Hükümet düşerdi!

Bu rezalet İktidarın “açılımı” TBMM de açıklayacağı zamana denk düştü. Bütün konuları gölgeleyecek… Ve böylelikle bu iktidarın her açılımın –her icraatının hangi anlayışa ve maksatlara denk düştüğünü- ve Ergenekon Davasının hangi sözde delillere dayandığını da gösterdi… Bilemiyorum bazı savcılar ve yargıçlar, bundan sonra görevde kalabilir mi? Kalsalar kararları ve tabii Yargıtay, Yargıtay olarak kalsa- muhakkak oradan dönerdi! Tabii, ortada “Hukuk Devleti” kalmışsa!..

YARGIYA GÜVEN

Son tahlilde, bir “Hukuk Devletinde” Yargıya, elbette güvenmek lâzım! Ancak hangi “yargıya”? Bütün telefonların, hatta Adliye santrallerinin, hakim ve savcılarının hatta ve hatta “Yargıtay’ın telefonlarının dinlenmesine müsaade eden “Yargıya” mı? Ergenekon Davasında, suçları sabit olmayan tutukluları adalet ihlalleriyle, aylarca, belki de yıllarca, tutacak “yargıya” mı? Yoksa işlerine gelmeyen, hukuk ihlallerini dile getiren, işlerine gelmeyen, zülfü yara dokunan yargıç ve savcıların “meslekten ihraç edilmelerine” karar verebilecek bir “yargıya” ve adalet anlayışına mı? …HSYK başkanvekili Kadir Özbek “Telefonların dinlenmesi çığırından çıktı” diyor… Çok doğru, sadece telekulak değil adalet çığırından çıktı ve gene Özbek’in ifadesiyle “Savunma durumuna düşürüldü”.

Ama dedim ya, gene de, Yargıya güvenmemiz gerek… Çünkü Allah’ın adaletinden sonra, güvenebileceğimiz en yüksek merci, telefonları dinlense bile, Yargıtay’ın Yüce yargıçları, tabii dayanabildikleri müddetçe!***
 

Yayın Tarihi : 14 Kasım 2009 Cumartesi 11:34:20


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?