1
Mayıs
2025
Perşembe
ANASAYFA

Akaydınlar-Karaaydınlar!


“Aydın”ın karası olur da “Akı” olmaz mı? Kürt sorununun barışçıl yollardan çözülmesini isteyen 100 “aydının” ortak imzasıyla hazırlanan bir mektup, Pazartesi Günü, İstanbul’da, Prof Dr Gencay Gürsoy, başkanlığındaki bir “aydınlar “ heyeti tarafından Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e sunulmuş.

Bu “aydınlar” özetle, “22 Temmuz genel seçim sürecinde; yavaşlayan demokratik açılımların hızlanacağı, siyasi ve ekonomik reform çabalarının canlanacağı, Kürt sorununun barışçı yöntemlerle çözülmesi için adımlar atılacağı hususunda umutlar yaratıldığı halde, süreç farklı yönde gelişmiş olmasından – “tırmanan şiddet ve milliyetçiliğin ( yani operasyonların vb)” akılcı çözüm arayışlarının” önüne geçmiş olmasından ve Yargıtay Başsavcılığının, DTP’nin ülkenin bölünmez bütünlüğü için tehlike oluşturduğu” gerekçesiyle, kapatılması için dava açmasından “şikâyetçiler”…

Onlara göre DTP'nin kapatılması davası gerginliği ve çözümsüzlüğü derinleştirecek; demokrasiyi ağır şekilde zedeleyecek…“Sorunun çözümü yargı kararlarında ( ve herhalde bu mantığa göre, silahlı mücadelede”) değil “siyasi kararlılıkta” –yani “barışçı çözümde” aranmalı!” derler!..

Ve bu “aydınlar, bir sürü laf kalabalığından sonra; “Anayasaya göre, milletin birliğini temsil eden Gül’den “barışçı çözümü” gerçekleştirmek için , “aktif tavır almasını “ beklerler!

5N-1K SORULARI

Neresinden başlayım; Türkiye’nin bölünme sürecini kim başlattı, Türk –Kürt kardeşliğine kim nifak soktu? Türklerin, Sevr’de öngörüldüğü gibi-“eyaletlere “ bölünmesini, kim –kimler, neden –niçin istiyor? Ve asıl, Petrol savaşında,” "Büyük Kürdistan’ın", - Türkiye üzerinden kurulması, kimin “projesidir” ve bu “ projenin” muhafızları ve taşeronları kim? Bu, sözde aydınlar, bütün bu sorunların cevaplarını bilmezler mi? Hınzır gibi bilirler, ama söylemek işlerine –hesaplarına gelmez! Ve şu sırada PKK terörünü hiç kınamadan –Barzani ve Talabani’nin meydan okumalarına aldırış etmeden ve Türk Bayrağının Güneydoğu’da DTP himayesinde, gönderlerden indirilmesine hiç tepkide bulunmadan bu tek taraflı ” teslimiyetçiliklerine –düşmanlarla, söz ve işbirliği yapmalarına, gafletten de öte, “ihanet” denmez de, ne denir!

GÜL GİBİ

Eğer doğruysa, Cumhurbaşkanı Gül, bu “mektuba” ve önerilenlere, olumlu bakıyormuş ; “askerle hemfikiriz bu sadece asayiş sorunu değildir” diyesiymiş ve aydınlardan “barışçı çözüm” projesi istemiş… Ben o “projenin” ne olacağını ve bir maddesini biliyorum:” TCK’ nun, 301. maddesi kalksın da rahat rahat konuşalım- Türklüğü bütün kurumlarını, TSK’ni rahatça aşağılayabilelim!

AKP Hükümetinin, Babacan’a göre, Ordunun geniş kapsamlı bir kara harekâtına cevap vermiş gibi görünürken Cumhurbaşkanın “barışçı çözüme” “müsait olmasına” bir mana veremiyorum. Yoksa bir denge meselesi mi? Yoksa Ordunun elini bağlamak taktiği mi? Ve TSK, “sorun”un sadece bir asayiş meselesi olduğu hususunda, Gül’le, gerçekten, hem fikir mi?

Kürt Bölücülüğünün, "asayiş meselesi" olmadığını hep, söylüyoruz… Bu asayiş meselesi değil Türkiyenın bölünmez bütünlüğü ve milletin varoluşu için verilmekte olan ve hatta “asimetrik” olmaktan çoktan çıkan bir savaş… Ve o sözde aydınlar Türk Ordusunun “beyaz teslim bayrağı” çekmesini istiyorlar!

Beni asıl düşündüren şu: bu “iyi aile çocuğu Aydınlar” nereden çıktılar—Nerde yanlış yaptık? Ülkemizde “ işbirlikçi” ihanetin, Ali Kemaller Sait Molla’larla ve "Yüz elliliklerle” köklerinin kazındığını sanmıştık… Ama Mustafa Kemal gene haklı çıktı: O, gençliği “ilerde dahi…” diye uyarmıştı…

Önceki gece NTV de, Can Dündar’ın Programında, Ermeni muhibbi ve DTP/PKK gönüllüsü Baskın Oran’ın, Patrikhaneden maaşlı Kezban Hatemi’nin ve de Başbakan Yardımcısı Hayatı Yazıcı’nın – Vakıflar konusundaki görüşlerini dinlerken - Batı Trakya Türklerinin hakları Yunanistan tarafından yok edilirken, sadece Rum ve Ermenilerin, Vakıf haklarına sahip çıkmalarını, Lozan’ın delinmesine aldırış etmemelerini, hayret ve dehşetle dinlerken düşündüm. Anlaşılan İstiklal Mahkemeleri az yapmışlar ihanetin, bu “ ak ve kara tohumlarını” yok edememişler!

Sözde “ak-lıboş” ” aydınların mektubu bir taraftan “kara –yobazların - sözde aydınların, dehşet manifestosu bir taraftan Türkiye kıskaçlar altın da. Ve gene soruyorum “Yok mudur kurtaracak…”

Türk milletinin ve TC’nin varoluşu, bu "ak ve kara" aydınlara emanet edilemeyecek kadar hayatidir!****

Yayın Tarihi : 20 Şubat 2008 Çarşamba 14:21:48


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
oğuz demir IP: 88.232.144.xxx Tarih : 23.02.2008 13:59:21

sayın kılıç sizi yazılı ve görsel basından zaman zaman izliyor ve gurur duyuyorum.çünkü siz bu ülkedeki objektif doğru ve ilkeli habercilikte öncü isimlerden birisiniz.vatan sevginiz insan sevginiz ve ülke sevginizle takdir toplamış bir kişiliksiniz,ama malesef adına aydın değil ne derlerse desinler onlar gaflet içndedirler.yaptıkları ne insanlıktır nede iyi niyet resmen vatana ihanet.saygılarımla.