Evrensel, ideal, ilke ; “Asker –Genelkurmay Başkanları- Komutanlar konuşmamalılar!” Askerlik, ülke savunması konusunda görevlerini yapmalılar ve Kışlalarında, hudutlarda , bekmelidirler! Ancak gerçekte- Türkiye gerçeklerinde ve özellikle şu bağlamda, TSK’nın görevi ülkeyi sadece dış düşmanlara karşı savunmak mıdır? Önce başka ülkelerden farklı olarak, milli geleneklerimize göre, bizde, bir “ordu- millet” – “millet-ordu” sarmalı vardır. Ve bu temel esas olmak üzere ve de kanunlara göre, Türk Silahlı Kuvvetleri TC’ni iç ve dış düşmanlara karşı “korumak, kollamak ve savunmakla” yükümlüdür… Ve özellikle bugün, TC içerden ve dışardan ağır tehditler altındayken, Türk Ordusu kışlalarında ve sadece hudutlarda bekleyemez ve Komutanlar da, sessiz kalamazlar –kalmamalıdırlar.
AB ve içimizdeki liboşlar, şeriat özlemi duyanlar, bölücüler, emellerine ulaşabilmek için ki bu güçten –son sigortadan kurtulmak, isterler ve elbirliğiyle “Ordu Siyasete karışmasın” demekteler! Askerler konuşunca da feveran ederler! Kısacası Yukarda sözünü ettiğim evrensel ilke, Türkiye'nin özel – “nevi kendimize mahsus” şartlarımızda geçerli olamaz! Olmamalı! Askerler gerektiğinde konuşmalıdırlar ve tabir caizse “uyarı ateşi” açmalıdırlar. Ve zaman bunu yaptılar da!
Fakat durum icabı yaptıklarında o ”ateş” kuru sıkı mı kaldı? Sanmıyorum! Asıl, kalmadığı içindir ki, düşmanlar fesat emellerine ulaşabilmek için, AB dayatmalarından başka, Ordunun, kamuoyu indindeki prestijini sarsmak ve hatta Orduyu içinden bölmek, için, ülkemize karşı, yeniden sahneye konan “Büyük Oyun” içinde, bir takım “küçük oyunlar" oynamaktalar!
“Ergenekon ” soruşturmasıyla, muvazzaf ve emekli subayları “darbeci” olarak göstermeye çalışmak ve hatta subaylarla astsubaylar arasına nifak sokmak çabaları, bu “Büyük Oyunun” parçaları… Dikkat edin: son günlerde, yolsuzluk, kaçakçılık vb. olaylarında, askerlerin de olduğunu manşetlere çıkarmak gayreti var!
PAŞA KONUŞUNCA
“Askerler konuşmamalı" diyenler, Komutanları ve özellikle Genelkurmay Başkanını “resepsiyonlarda" , törenlerde merdiven başlarında konuşturmak için özel gayret sarf ediyorlar! .Bu gayretin bir kısmı, gazetecilik! Ama asıl hınzırlık da var! Genelkurmay Başkanı, Büyükanıt Paşa, toplantılarda gazetecilerin kendisini sıkıştırmaları karşısında, onları terslemeye kişiliği, terbiyesi müsait olmadığı için, mecburen bazı yanıtlar vermek zorunda kalıyor! Bu yanıtlar çerçeve dışına çıkarılınca, türlü yorumlar -anlamlar veriyorlar!
DOĞRULAR
Ancak Büyükanıt Paşanın Davette söyledikleri, arasında tahrif edilmesi mümkün olamamaca doğrular vardı: Mesela demiş ki “Türkiye bütün sorunlarını çözme imkân ve kabiliyetine sahiptir. Kutuplaşma olduğu zaman çatışma ortamı ortaya çıkar…”Ve Büyükanıt’ın AB Komisyonu’nun,” Genişlemeden sorumlu” üyesi Olli Rehn’in ve Lagendjık’in ın sözlerine sert yanıtı ; “Nasihate ihtiyacımız yok.”
Buna karşılık, çerçevesi dışına çıkarılan, anlamı kasten değiştirilen sözlerden örnek mi istersiniz? Aynen: “Sürekli eleştirdiği ”Barzani hakkındaki “iyi” sözleri ; “ Barzani'de olumlu üslup değişikliği var”. Bundan çıkarılmak istenen anlam “Barzani artık Türkiye konusunda olumlu yolda!"
Paşa ve Komutanlar, Barzani’nin PKK, Bölücülük – ve Türkiyeye düşmanlık konusunda asla değemeyeceğini -psikolojik” rol kestiğini Ona asla güvenilemeyeceğini, herkesten daha iyi bilirler!”
Ve bu en azından yanlış anlaşılan, fakat bence kasten, tahrif edilen sözler, Kürt ve Güneydoğu konusunda “yeni açılımların yapıldığı Talabani’nin, Türkiye’ye davet edilmesinin ardından, TC resmi temsilcilerinin, Barzani’nin huzuruna gittiği sırada, değişik bir anlam taşıyor! —Yeni açılım” karar veya politikası, Komutanların da katıldığı MGK toplantısında alındığı için, sanki Türk Genelkurmayı da bu hatalı "açılıma" ortakmış gibi gösteriliyor! Oysa Genelkurmay Başkamı, Komdanlar, bu “yeni açılıma” karşı direnmişler ama Dışişleri Bakanının ve Başbakanın ısrarı sonunda, herhalde şimdilik “susmuşlar.”
Ben “açılıma ortak veya taraftar olabileceklerine inanmıyorum: Bu yanlış anlamanın- yanlış anlatılanın, muhakkak değiştirilmesi gerek’
Evet, Askerler bu şekilde ve ortamlarda hiç konuşmamalıdırlar, ama bu konuda tavırlarını belli etmeli ve artık açıkça konuşmalıdırlar… Nitekim Büyükanıt Paşa ilk uyarı ateşini de açtı, ama ateşi, yaylım ateş halinde, devam ettirilmesi gerek. Zira konuşmazlarsa bu yanlış anlaşılır ve “aciz” teslimiyet olarak algılanır!
Büyükanıt Dedi ki , (PKK) Çok ağır darbeler yedi… Hayalleri kâbus olacak: PKK ile mücadelede psikolojik üstünlüğü ele geçirdik. Yakında sonuçlarını göreceksiniz... Teröristlerin hedeflerine ulaşması hayal bile edilemez. Hayallerinin sonunda kâbus görmelerini sağlayacağız!
O takdirde bu sert sözleri Barzani’nin son ifadeleriyle, nasıl bağdaştırmalı? …Barzani de, bir taraftan, operasyonları kınarken, yeni "açılımı" “olumlu “ buluyor ve uzlaşma- sıyası çözüm için “psikolojik engellerin" ortadan kalktığını söylüyor… Pekâlâ, bu konuda, Türk ordusunun “psikolojisi “mi, yoksa Barzani’nin “psikolojisi”…ortadan kalktığını söylediği, ”psikolojik engel” mi? …Bana kalırsa, Barzani’den, Talabani’den ve siyasi çözünden, hala medet uman AKP hükümetinin “psikolojisi " mi bozuk! Buna karşılık. Asker. Ayaküstü konuşmamalı: Aslanlı Kapıdan” açıkça ve dimdik” konuşmalı!