29
Mayıs
2025
Perşembe
ANASAYFA

Baykal’ın Başına Düşen Taş

“Kürt Açılımı”, daha doğrusu, “Kürt Kapanı” konusundaki düşüncelerimi, önceki gün yazmıştım. Ancak, bu soruna, son nokta konulamayacağı gibi, yorumlar da noktalanamayacak! Cumhurbaşkanı – Başbakan – hükümet erkânı, hep aynı şeyi söylüyorlar; silahlar bırakılmalı; DTP de aynı şeyi söylüyorlar: “parmaklar, tetikten çekilmeli.” Ama acı gerçekler karşısında, bu “hamamda türkü söylemek, olamayacak duaya âmin demek” oluyor. Ama adet olmuş bir kere; “akan kan yerde kalmayacak” demek gibi!

Her şeyden önce, iki tarafın durumu algılamalarında ve niyetlerinde, büyük farklar var; PKK-DTP, bölücüler samimi değiller; açıkçası, bizi uyutmak istiyorlar, silahla yapamadıklarını, sözde “ilkbahar barış taarruzuyla” yapmak istiyorlar. Ve özellikle devlet-hükümet katında ve bir kısım belli yazarlardaki aymazlığa bakınca, başarılı da oluyorlar. Öyle ya, adeta ihanet boyutuna varan bu aymazlık, devam ettikçe, silaha ne hacet! Olgun meyve avuçlarına düşecek! Zaman DTP-PKK-Bölücüler lehinde işliyor! Barışçı çözüm, daha doğrusu, sonunda Türkiye’nin “çözülmesini” amaçlayan son çıkışlar, “Karayılan Formülü” Cumhurbaşkanından Başbakandan, hatta Muhalefetten bile itibar gördü; CHP Lideri Deniz Baykal'ı da , "açılıma” sürükledi… Baykal’la Ahmet Türk arasında flört başladı!

STAR yazarının dediği gibi “Baykal’ın başına taş mı düştü?” Korkarım bu “taş” TC’nin, başına düşecek bir “kaya” olmasın ve heyelan başlamasın!

Önceki yazımda bir paragraf vardı, çıkardım. Diyordum ki; Baykal’ın “açılıma” katılmasının -Güneydoğu oyları için olduğunu, kendisine yakıştıramam – onu bu politikacı “fırsatçılığından” tenzih ederim”…Şimdi Baykal’ın son açılım önerilerine ne demeli? Baykal Güneydoğu turunda “resmi dili konuşamayan vatandaşların da şikâyetlerini devlete iletme hakkı bulunduğunu, Hangi dilde olursa olsun bir vatandaş ister yerel yönetimden, ister merkezi yönetimden, ana diliyle dilekte, talepte bulunabilir'” diyor. Ancak hemen aynı cümlede diyor k; “Birileri devleti resmi dilinin dışında da yeni resmi dillerle donatma anlayışında olabilirler. Bu ayrıştırıcı önerilerden biridir… Orta ve uzun vadede yanlış buluyorum. Bizim resmi dili koruma duyarlılığımız haklıdır”.

Önce- bu dileklerin resmi muhatapları mesela Kürtçe dilekçeleri okuyup anlayacaklar mı –yoksa devlet dairelerinde ”Kürtçe” vb. bölümleri mi ihdas edilecek?

Çok daha önemlisi, vatandaşlar dileklerini taleplerini, resmi makamlara, ana dillerinde iletmelerin kapısı açılınca, “TC temellerinden biri olan” “Tek Dil” ilkesinin, fiilen, kaldırılmasıyla, üniter devletin “çözülmesi” çorap söküğü gibi başlar… Zaten, Kürtçe TV yayınlarıyla başladı bile! Sakalın üzerinden fareler geçmeye görsün! Baykal’ın sözünü ettiği “resmi dili koruma duyarlılığımız” nerede kalır?

YENİ TAKTİK

“Açılımda” yeni taktik var: Ahmet (neden nasıl Türk) 1600 JİTEM “cinayetinin, meçhul (Bence mevhum) faillerini, “bağışlamaya" hazırmış… Yeter ki, onların koşullarına göre barış, ama bize göre teslimiyet olsun. Pekâlâ, PKK’nın işlediği ve işlemeye devam ettiği kalleşçe cinayetlerin belli faillerini bağışlamaya biz hazır mıyız?

Bu taktiğin bir parçası da; PKK /DTP ve dostları, PKK’yı “derin PKK’yı”, kınamaya başladılar. DTP’liler ne kadar samimi Allah bilir; bu da bir tür,“iyi PKK –kötü PKK oyunu”!

SABİT FAKTÖRLER

Hep tekrarlıyorum, Güneydoğu –Bölücülük hususunda, değişmez faktörler oldukça –“barışçı çözüm açılımıyla” ilgili sözler –laf-ı güzaf - hamamda türkü çığırmak olamayacak dualara âmin demek olacak!

Kayıtlara geçsin diye yazıyorum; PKK iki başlı da olsa silah bırakmayacak, eli hep tetikte olacak… Üçüncü baş DTP de, engel olmayacak, Zaten, açıkça da söylüyorlar “kendi tabanımıza ihanet edemeyiz” diye! “Büyük Kürdistan" gerçekleşene dek!

PİŞMİŞ AŞ

Bunları yazmakla pişmiş aşa su mu katıyorum? Hayır, yerli, yabancı “aşçılar” tarafından hazırlanan, kıvamına getirilen ve sunulmakta olan “zehirli aşa” karşı uyarmaya çalışıyorum Çözüm nerede nasıl – nasıl barış?

İRADE

Başbakan Erdoğan Bingöl’de buyurmuşlar “Sorun kronik halde ama bu sorunu çözmek için gayretimiz ve irademiz var.”Ama Soru: “mili irade” nedir ve nerede? “Milli irade" şehit er Deniz Demirci’nin cenaze töreninde annesi Raziye Demirci tarafından ifade edildi: Affa hayır! Tören kıtası, tüfekleri havada “şehitler ölmez” diye haykırdılar... Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Koşaner’in iştirakiyle! ***

Yayın Tarihi : 1 Haziran 2009 Pazartesi 00:16:40


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?