12
Haziran
2025
Perşembe
ANASAYFA

Çiçek'ten Önce, Çiçek'ten Sonra...

“Malûm” cemaatin –“malûm” organlarından birinin, “malûm” köşe yazarlarından Hüseyin Gülerce, bütün hemcinsleri gibi, sevinçten, dört köşe; kendi cemaati hakkındaki “kâğıt parçasının” altındaki “imzanın” ,“malûm ” Adli Tıp’ın raporuna göre, “ıslak”, yani Albaya ait olduğu, sözde tespit edildi ve Albay “malûm” savcıların isteği, üzerine tutuklandı, Cezaevine sokuldu, diye! “Çiçek’ten önce… Çiçek’ten sonra” diyerek! neredeyse-“Milat”- Noel şenlikleri- ilan edilecek!

Sayın Başbakan da, herhalde, memnundur: Şehitlere “kelleler” demişti… Ordu içindeki “tipler” dediklerinden biri “içeriye sokuldu” diye!

Arenanın tribünlerindeki “malûm” kişiler yalaka yazarlar- aydınlar da , “Çiçek”in çakallar tarafından yenmesini, heyecanla, bekliyorlar! Albayımızın, gladyatörler gibi dövüşme çansı da pek yok: karar peşinen verilmiş gibi! Tribünlerdekiler, başparmaklarını “bitirin işini” anlamında aşağı indirmişler bile!

YARGIYA GÜVEN

Gene de yüce yargıya güvenmek lâzım. Ancak hangi “yargıya”? Ergenekon Davasında, suçları sabit olmayan tutukluları adalet ihlalleriyle, aylarca-belki de yıllarca, tutacak “ yargıya” mı? Bütün telefonların, hatta Adliye santrallerinin - hakım ve savcılarının ve hatta ve hatta “Yargıtay’ın telefonlarını dinlenmesine müsaade eden “Yargıya” mı? Yoksa işlerine gelmeyen – hukuk ihlallerini dile getiren, işlerine gelmeyen- zülfü yara dokunan yargıç ve savcıların ” meslekten ihraç edilmelerine” karar verebilecek bir “yargıya” ve adalet anlayışına mı? …Ama gene de, Yargıya güvenmemiz gerek… Çünkü Allah’ın adaletinden sonra – güvenebileceğimiz en yüksek merci- telefonları dinlense bile, Yargıtay’ın Yüce yargıçları – dayanabildikleri müddetçe!

KARMAŞA DÖNEMİ

Bugün dünyanın hiç bır ülkesinde, hukukun, adaletin pervasızca ihlal edilmesi bir yana, “umumi durum” Türkiye’deki kadar karmaşa içinde değildir. Sabahları gazete manşetlerine bakınca, televizyonlarda radyolarda haberleri dinleyince içlerimiz kararıyor! Her gün sorunların üstüne yeni sorunlar ekleniyor!

Sorumlu kim? Mesela “Açılımın” açıklanmasını Atatürk'ün ölüm yıldönümüne rastlatarak, zaten sorunlu olan bir konuya, lüzumsuz yere, yeni bir sorun-tartışma katan ve sonunda kendisini de topuğundan vuran iktidardır desem yanlış mı olur? Bu ancak küçük bir örnek… Her alanda böyle… Mesela “açılım” güya “çözdükçe” çözülmez hale getirilecek!

Merak ediyorum; İktidar sahipleri, sadece Güneydoğu Kürt konusunda değil, vaat ettikleri” “sıfırlama” politikalarıyla, Ermeni konusunda… Kıbrıs konusunda ve son olarak Yunanistan konusunda, “açıla açıla” Türkiye’yi nerelere vardıracaklarının farkındalar mı?

BU AHVAL VE ŞERAİT

Ve bizler Sevgili Albay Dursun Çiçek’in, “malumların”, TSK’ni bitirmek komplosunun bir simgesi, işareti olduğunun farkında mıyız? Asıl amaç “Dursun Çiçek’i cezaevine sokmak- “bitirmek” değil: Türk Ordusunu bitirmek –saf dışı etmektir! Gülerce bunu açıkça yazmış:“ Türkiye'nin demokratikleşme tarihini yazanlar, 11 Kasım 2009 için özel bir sayfa açacaklar – Türkiye’nin, TSK vesayetinden kurtuluşunun başladığı gün… Başbakan Erdoğan'ın deyimiyle, kilidin açıldığı tarih… “Kilit,” sivil-asker ilişkilerindeki çarpıklıktır… Artık zamanı geldi. Sivil-asker ilişkilerini sağlıklı zemine oturtmak ve demokratikleşmenin önündeki en büyük engeli kaldırmak zorundayız. Demokrasi üzerindeki askerî vesayet artık bitmelidir”. Hukuki güvence, AB'ye tam üyeliğin son aşamasında, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Milli Savunma Bakanı'na bağlanmasıdır… Albay Çiçek'in yargıya teslim olmasından sonra, Türkiye'de artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır...

Gördünüz mü Vehbi’nin – Gülerce’nin, kerrakesini!

Kısacası TC –Türk milleri bunları ve bu iktidarı hak etmiyor! Ülke tam anlamıyla, her alanda “kör düğüm” olmuş. Korkarım gittikçe daha da körleşen bu sorunlar yumağını çözmeye, İskender’in Kılıcı- Hazreti Süleyman'ın feraseti ve adaleti yetmeyebilir! ***

NOT – Günün anlam ve önemini belirten fotograf “malum” Bülent Arınç, başında PKK renkleri bulunan genç kızdan çiçek alıyor ve kızı öpüyor! Yazısı yok!
 

Yayın Tarihi : 13 Kasım 2009 Cuma 11:03:57


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
ahmet IP: 78.175.20.xxx Tarih : 13.11.2009 12:26:30

yazar malum kelimesi yerine fettullahçı yazıp değiştirmemiz için fettullahçı ifadesi yerine malum yazmış


Atatürk'ten Önce, Atatürk'ten Sonra... IP: 88.231.81.xxx Tarih : 13.11.2009 20:00:32

Kâzım Karabekir Paşa, 30 Ağustos 1919'da, Anadolu birliğini ve Türk Milliyetçiliğini içten yıkmaya çalışan bölücülerin kıskacına giren, dıştan ise bu birliğin yok olmasına çaba gösteren emperyalistlerin uşağı durumunda olan Damat Ferit başkanlığındaki İstanbul Hükümeti'nin Harbiye Nezareti'ne gönderdiği yazısında şunları belirtir: "Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonra en namuslu, en etkili ve I. Dünya Savaşı'nda bilgi ve becerileriyle yükselmiş komutanlarımız, hiçbir vicdani nedene dayanılmaksızın, sırf kendilerini sindirmek amacıyla birer-ikişer görevlerinden alınmış, bunların yerlerine Balkan Harbi'nde iki-üç hafta içinde orduyu perişan eden Ali Nadir Paşa gibi -HAKARETLER ALTINDA BEYAZ BAYRAK TAŞIYAN- vatanın ve milletin yıkımına alet olmuş ve de MİLLÎ TARİHİN SONSUZA KADAR İĞRENECEĞİ ZAYIF-ACİZ-DÜŞKÜN insanlar getirilmeye başlanmıştır."

(alıntı: "İstiklâl Harbimizin Esasları" Kâzım Karabekir. sayfa: 98

Türk Milliyetçilerinden, belirttiğim bu konuya ilişkin yorumlarını ifade etmelerini beklerim !