“Demagoji” Türkçede “avamfiriplik”, halk diliyle “halk dalkavukluğu” – “Demagog” da, “halk dalkavukluğu” yani halkın hoşuna gidecek – içi boş da olsa, halkın hoşuna gidecek onları coşturan, nutuklar veren politikacılardır…
Yakın tarihte bunların en ünlüleri, Hitler ve Mussolini idi. – Sonunda, coşturdukları halklarını – ülkelerini, felakete sürüklediler – cezasını da hayatlarıyla ödediler!
Başbakan – AKP Genel Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, özellikle son konuşmaları, nedense, bende, bu çağrışımı yaptı… İnşallah teşbihte hatam vardır…
KAPALI DEVRE
Erdoğan’ın son konuşmalarını bilhassa Kızılcahamam AKP Kampındaki, “kapalı devre”, açılış ve kapanış konuşmalarını dikkatle okudum; yakın tarihten, örnekler vererek bugüne benzetmeye çalıştığı, fakat benzetemediği, o kadar çok unsurlar vardı ki. Hangisini düzelteyim, abesle iştigal edeyim?
RAKİPSİZ GLADYATÖR
Tufan Türenç, bunu yapmış: Erdoğan'ı eski Roma’nın kanlı “arenasındaki” gladyatöre benzetmiş…”GLADYATÖR baştan aşağı zırhlara bürünmüş, kalın keskin kılıcı elinde, bütün haşmetiyle çıkmış arenaya.
Seyirciler kendisini çılgınca alkışlıyor, sevinç naraları atıyorlar… Gladyatör ünlü kılıcını sallayarak halkı selamlıyor… Sonra da avazı çıktığı kadar bağırarak rakiplerine meydan okuyor:“Hani neredeler? Neden çıkamıyorlar karşıma? Bunlarda bu meydana çıkacak yürek yok, yürekkkk! …Ben bugüne kadar gelmiş geçmiş en usta ve büyük dövüşçüyüm. Karşıma çıkamazlar. İçlerinde bir tane bile yürekli yok!”…Oysa rakipleri içerde muhafızlar tarafından demir kapılar arkasına kapatılmışlar… Arenaya çıkmalarına izin verilmiyor.”
Aynen böyle: Erdoğan, günde beş vakit nutuk atarak, bütün televizyon ekranlarını kaplayarak tıpkı o gladyatör gibi rakiplerine meydan okuyor. .Kendisini gelmiş geçmiş en başarılı başbakan ilan ediyor, “Hepsinin yaptıklarından katbekat fazlasını yaptım” diyor!
Benim de aklıma, Osmanlı döneminde halkın, Padişahları uyaran şu sözleri geldi : “Mağrur olma Padişahım senden büyük Allah var!”
İSTATİSTİKLER VE KARNE
Tufan Türenç’e göre; AKP iktidarının “başarıları”nı, CHP İstanbul Milletvekili İlhan Kesici, Başbakan’dan boş kalan bir kanalda bir fırsatını bulup bu “başarıları” - devletin resmi rakamlarıyla kıyaslamış ve iktidarın karnesini” dökmüş ortaya! Okumalı!
Bu “başarılara” bir de, ülkenin malını mülkünü-tesislerini, yok pahasına yabancılara pazarlanmasını da ekleyin! Bu da büyük başarı!
AHVAL VE ŞERAİT
Ben, bu istatistiklerden çok daha vahim “ahval ve şeraitten” söz edeyim: Türkiye Cumhuriyet olalı, hiç bir zaman bu kadar karışmamış- kutuplaşmamış ve halk-her kesim sokaklara dökülmemişti… Ve hiçbir zaman, suçları sabit olmayan onurlu insanlar- Başbakanın fahri savcısının talimatıyla bunca ay içeriye tıkılmamışlar – milli değerler bu kadar alt üst edilmemişti! Türk Ordusu hiçbir dönemde bu kadar tasalluta uğramamıştı!
DİNLMELER –AÇILIMLAR
Konuşmalarda, her şey vardı “derde devadan” gayrı, ama, mesela, Telefon ve Ortam dinlemeleri konusunda sadece bir ”inci “ vardı; Erdoğan dedi ki; ”Kimse AKP’yi ve iktidarı bu dinlemelerle irtibatlandıramaz.”
Mazeret kabahatten daha büyük… Eğer dinlemeler, kanunsuz yapılıyorsa, bunun (‘talimatı vereni’ demiyorum), nihai sorumlusu kim? “İyi saatte olsunlar” mı, yoksa “Ergenekon çetesi” mi? Yoksa buna cevaz veren yönetim aczi mi?
Bir sözde “hukuk ülkesinde” bunlar olmuşsa ve oluyorsa, o ülkede gerçek demokrasiden söz edilemez? “Demokrasi Tramvayı” bile, rayından çıkar, devrilir!
“Açılımlar” sürecinden söz bile etmiyorum- “Kürt açılımın” sonunda ülkeyi nasıl böleceği belli… Kentlerde artan Kürt nüfus ile yerel ahali arasındaki gerilim ortamı her gün biraz daha ortaya çıkıyor… Allah sonunu hayreylesin!
Ve ben buradan Adalet Bakanından değil Başbakandan, soruyorum: “Binlerce insanımızın katili –idamlık eşkıya başı APO ya- İmralı’da binlerce dolar sarfıyla, özel bina yaptırılmasının, yanına yandaşlar yollanmasının, asıl amacı nedir? İnsan Hakları- AB dayatması mı? Yoksa bu eşkıyayı af etmenin, “Barışçı Çözüm” için muhatap kılmanın zemini mi oluşturuluyor? Erdoğan, Başbakan olarak bu, garip olmasaydı gafletten de öte “açılım” hareketinin, açıklamasını yapmak zorundadır.
Erdoğan hep “anaların acısından –şehit cenazelerinden nemalananlar” der; Sayın Erdoğan- sizin rantınız nereden? ***