Star TV’de gösterimi başlayan “Behzat C-Ankara Polisiyesi” beni çok rahatsız etti... Televizyonda çok başarılı diziler gösteriliyor. ”Papatya”mın keyfine doyum olmuyor. Zeki Alasya ile birlikte rahmetli, Haldun Taner’in yadigârı Metin Akpınar’ın “kasap Necati” tiplemesi nefis. Eşi Feride’yi oynayan Nilgün Kasapoğlu’nun “Necati!” demesi, hep kulaklarımda! Dizide satırlar arasında, güncel konularda yerinde mesajlar da veriliyor. “Arka Sokaklar”, “Umut Yolcuları” da çok güzel polisiye diziler…”Kurtlar Vadisi” de, kim ne derse desin, bence, bugünkü olaylara denk düşüyor…
Türkiye’ye Televizyonu getirmeye çalışırken buna karşı olan DPT uzmanı,”bu televizyonları idare edecek uzmanları nasıl bulacaksınız” diye sormuştu da, ben kendisine,“evvel Allah daha iyilerini de buluruz" demiştim… Haklı çıktım!
“Behzat C” polisiyesi, teknik açıdan mükemmel… TV eleştirmeni olmak iddiam yok, ama bütün bu diziler kurgu ve teknik bakımından yabancı dizilere taş çıkarır!
Ama ne yalan söylemeyim; “Behzat C” dizisi, içeriği, kurgusu ve tipleriyle, beni çok rahtsız etti. Önce, senaryo biraz karışık, belki benim algılamam zayıflamış; kimin kim olduğunu, pek anlayamadın… Fakat dizinin kahramanı Behzat C, iyi adam –iyi polis mi yoksa kötü polis veya kötü adam mı- belli değil… Fizyonomisine, eşkâline, kılık kıyafetine bakınca, dizinin kötü adamı olduğunu veya – mesela Amerikan dizisindeki, “Dirty-kirli- Harry” gibi sıra dışı bir polis olduğunu bile sanmazsınız.
Dizinin konusu dramatik bir öykü! Behzat’ı temsil eden, Erdal Beşikçioğlu, çok başarılı; tipine uygun performans veriyor… Ancak, şekil ve şamiliyle, kılık kıyafetiyle, küfürlü koşuşmaları ve acele silah çekmesiyle, bugünkü Türk Polisini, hele Polis Akademisi mezunu bir polis şefi mi? Hoş, bugün Akademide ders veren bazı öğretim üyelerinin fizyonomilerine bakınca “acaba mı” diyorum; “sızılmış” yeni polisler onlar gibi mi olacak, diyorum!
Bu dizi ve Behzat Karakteri, seyircilere hele gençlere Polisler hakkında yanlış izlenimler ve yanlış örnek olabilir!... Kısacası, bugün, Emniyet teşkilatında, böylesine, Behzat C tipinde sıra dışı, polis şefinin, Baş komiserlerin olabileceğine inanmıyorum!
Diyeceksiniz ki, bu nihayet bir polisiye dizisidir. Ancak başkent Ankara’da geçtiğine göre, anlamı ve etkisi başka olur!
Dizide teröristlerin kötülemesi, iyi de- Ankara Üniversitelerinde bunlar oluyorsa ve öğrencilerin, özel hayatları- gece hayatları hakikaten böyle ise,-eyvah ki eyvah!
Ailemde üç polis şefi olduğu için öteden beri, polislere zaafım vardır. Elimden geldiği kadar, onlara sahip çıkmaya çalıştım… Bunun için de, son zamanlarda emniyet teşkilatının da içine “sızılması” beni rahatsız ediyor.
Ben eminim, Türk Polisinin, “koruyucu meleği” Star kanalının Haber Müdürü Uğur Dündar da, bu Behzat tipini ve dizinin içeriğini tasvip etmez! Pişmiş aşa su mu kattım? Belki - ama bunları yazmak- tepkimi belirtmek, içimi dökmek zorundaydım. Sürçü lisan ettimse, affola!
ŞİMDİ REKLAMLAR
TV Reklamlarının öncüsü, Türkye Radyolarındaki, reklamlardı. Bu hususta, öncülerini Faruk Yener’i Tarık Gürcan’ı anmak lazım... TV başlayınca, reklamlar kaçınılmaz olarak beyaz ekranda da başladı... Tek kanal TRT tekeli olunca reklamlar içerik ve kalite bakımından, ön süzgeçten geçirilir, tartışmalı olanlar Yönetim Kuruluna gelirdi. Ben Kurulda üye iken, böyle bir tartışmaya katılmıştım. Söz konusu, bir yabancı havayolu şirketinin reklamıydı… Bir kamyondan, yüzlerce balon düşüyordu. Kurulda, böyle bir şeyin mümkün olamayacağı gerekçesiyle, o reklamın kabul edilmemesi düşüncesi hâkim olmuş, ben ise, “bu sanal bir mesajdır” diye karşı oy kullanmıştım… Bugün, özel kanal bolluğunda, reklamlara sınır - süzgeç yok. Öylesine reklamlar var ki, o “balonlu” reklama taş çıkarıyor; Öyle reklamlar var ki ben bu pahalı prodüksiyonların mesajlarını- münasebetini anlamakta güçlük çekiyorum. Ama ağır yapım maliyetine rağmen yayınladıklarına göre, herhalde etkili oluyorlardır.
Ancak otomobil reklamları Konusunda, sürati ve sıra dışı hareketleri, öne çıkaran bu reklamların trafik kazalarını arttığı sırada seyircileri- gençleri nasıl etkileyeceğini de düşünmek gerek!
OSMAN OLCAY
Göz “operasyonunda” iken, değerli diplomat eski Dışişleri Bakanı, zarif, espri dolu dostum Osman Olcay vefat etmiş… Nurlar içinde yatsın!***