7
Haziran
2025
Cumartesi
ANASAYFA

Dokunmayın Bu Aslana!


Çocukluğumuzda, 1930’lı yılların sonlarında, İtalyan Diktatörü Mussolini Etiyopya “zaferinden” şımarmış, “Mare Nostrum” (Bizim Deniz) dediği, tüm Akdeniz’i egemenliği altına almayı hayal etmiş ve Güney kıyılarımıza, Antalya’ya göz dikmişti!

Mustafa Kemal’in bu palavralara tepkisi, İtalyan Büyük Elçisini huzuruna çağırarak, onun önünde İtalya’nın, çizme şeklinde olmasına telmihen, “Getirin çizmelerimi” demesi ve Büyük Elçiye “Ben Mareşal Üniformamı ve çizmelerimi çok çabuk giyerim” demek şeklinde olmuştu… Ve o günlerde, rahmetli Faruk Gürtunca’nın yayınladığı broşürün kapağındaki Münif Fehim çizimi, “aslan” resminin altındaki “Dokunmayın bu aslana” sözlerini hiç unutmam! O zaman da, “aslana“ dokunmaya yeltenenler vardı; sadece Mussolini İtalyası değil, muhtelif şekillerde bazı başka yabancılar! Ama o zaman Türkiye birlikti ve Mustafa Kemal vardı! Bugün Aslana dokunmak isteyenler – onu, daha öldürmeden, postunu pay etmeye çalışanlar, en acısı, şu sırada, yaşanan, kargaşa ve kafa karışıklığı ortamında, özellikle içimizdeki gafiller, hainler! Bunlar düşünce, ifade ve basın hürriyetinin koruması altında, Türklüğün Cumhuriyetin koruyucusu- simgesi olan TSK’ne “dokunmaya”, itibarını, milletin indinde, güvenini sarsmaya çalışıyorlar!

SABRIN SONU!

Türk Ordusu herhalde bu gafil ve hainlerle başa çıkmaya kadirdir! Ama demokrasi – basın özgürlüğü adına kendini tutuyor ve bana göre biraz da fazla sabrediyor! Bu “sabrın sonu” selamet olamaz! Bu haince, sinsice cevapsız kaldıkça, Ordunun sicilli düşmanları büsbütün pervasızlaşıyorlar. Ama bıçak kemiğe dayandı ve nihayet Genelkurmay, tepkisini “ölçülü şiddet ve hiddetle” gösterdi. “Ergenekon” İddianamesine de mesnet olan yalanlar balonlarından birini patlattı! Soruşturma kapsamında Genelkurmay Başkanlığına gönderilen belgelerden çoğunun, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yazışma usulleri taklit edilerek veya bilgisayar teknikleri ile kurgulanarak oluşturulduğu belirlenmiş… Ve türlü sahtekârlıklar ortaya konmuş!

Açıklamada “Şahsi çıkar sağlamak veya Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratmak maksadıyla, sahte isim ve imzalarla gönderilen ihbar mektuplarına istinaden Türk Silahlı Kuvvetleri personeli veya üst düzey komutanlarının karalanmaya çalışılması, suç olduğu kadar ahlak dışı bir eylemdir” dendikten sonra, bizim de, hep söylediğimiz bir kanunsuzluğa temas ediliyor: “Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 157'nci maddesinin amir hükmüne rağmen, soruşturma konusu tüm gizli bilgi ve belgelerin, özellikle Türk Silahlı Kuvvetlerini karalamaya yönelik yayın politikası izleyen basın yayın kuruluşlarına sızdırılmasının ardındaki gerçek maksat, aziz milletimiz tarafından çok iyi bilinmektedir. Soruşturma kapsamındaki bilgi ve belgelerin bazı basın yayın organlarına sızdırılması, bunların kitaplar halinde piyasada yayımlanması ve böylece ticari bir sektör yaratılmış olması son derece vahim ve düşündürücüdür.” Ve son olarak: “Malum çevrelerce her olay, kanun ve hukuk tanımaz bir şekilde ve insafsızca Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişkilendirilmeye çalışılmakta; temel insan hakları, anayasal teminatlar, “masuniyet karinesi”, “adil yargılanma hakkı” gibi en temel hukuk ilkeleri pervasızca ihlal edilmektedir. Mevcut gizlilik ve yayın yasağına ilişkin mahkeme kararları ile ülkenin kanunlarından bu denli sarfı nazar edilmesi, hukuk devleti ve haberleşme özgürlüğü ile açıklanabilecek bir durum değildir. Haklarında yeterli ve etkili bir şekilde işlem yapılmaması veya yapılan işlemlerin caydırıcı olmaması, bu çevreleri maalesef daha da cesaretlendirmektedir.”

Ve hep dediğimiz gibi, bu sahtekârlıkların asıl maksadı “bu yalan ve ihbar sektöründen,” getirim, baskı sayısı sağlamaktan da öte, Türk Ordusunu yıpratmak Zaten TARAF ve avenesi “Artık apoletliler devri geçti” diye bayram ediyorlar… Ve onlara göre AKP’nin kapatılmaması da, bunların, menfur emellerine hizmet edecek!

Ergenekon kapsamında TSK'nin, hem emekli, hem de muvazzaf mensupları konusunda şişirilen “bazı” balonları patlattı… En önemlisi “Ergenekon İddianamesi” içindeki askerler hakkındaki iddiaların sahte ve yalan olduğunu ortaya koydu. Bundan sonraki adım, bu yalanların, “özel imalat” belgelerin, kaynaklarını bulmak, deşifre etmek, açıklamak olmalı!

Bu açıklama aslında bütün Ergenekon davasının nasıl batıl ve battal olduğunun da göstergesi. Umulur ki, Genelkurmay, emekli olmuşlarsa da Ordunun saygın mensupları olan Orgeneral Hurşit Tolon’u ve Orgeneral Şener Uygur Paşa, Veli Küçük Paşa ve diğer askerler hakkındaki balonları patlata. Çünkü onlara karşı yapılanlar, Ordu ve onuruna karşı yapılmış oluyor… Adalet ve daha aylarca sürecek “adalet” sürecine saygının ve sabrının da bir sınırı olmalı!

Dün başlayan YAŞ toplantısı her zamanından fazla hem Silahlı Kuvvetlerde, hem de ülkenin kaderinde bir dönün noktası olacak… “Aslana” dokunmaya yeltenen sıçanlar, artık itlaf edilmeli!

KIBRIS

Genelkurmay Başkanı Org. Büyükanıt, Kıbrıs’taki görüşmelerde özellikle Kıbrıs Türkü’nün dikkatli olması gerektiğini söyledi. Tarih boyunca Kıbrıs Türk halkının hep saldırıya uğradığını belirten Büyükanıt, “Bunları Kıbrıs’ta da söyledim. Liderleri çok kızmış, üzülmüş. ’Üzüldüğüne ben de çok sevindim’ dedim. Oraya gitmeme çok üzülmüş. Sen niye üzülüyorsun ki? Yunanistan’ın Genelkurmay Başkanı da geliyor. Ben oraya askeri harekât yapmaya mı gidiyorum?” demiş! Bu sözler de Kıbrıs Konusundaki yazıma mesnet olacak!***

Yayın Tarihi : 2 Ağustos 2008 Cumartesi 09:37:22


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
el salud IP: 78.176.19.xxx Tarih : 3.08.2008 15:47:33

Sayın Kılıç, yazdıklarınıza ülkesini seven bir Türk'ün katılmaması mümkün değil. Anadolu ve Kıbrıs ile ilgili oynanan dış kaynaklı oyunların AKEPE'nin softa kafalarına nasıl işlendiğinin güzel bir örneği; Milli Görüşün önceki partisinin hazineyi 1 trilyon dolandırma davasından henüz aklanmamış olan ancak AKEPE kriterlerine göre dindar Cumhurbaşkanımız Sayın Gül'ün dışişleri bakanlığı döneminde ABD'li meslekdaşı Powel ile başlatıp, 2003 Haziran ayında ABD'li yetkililerce gizlice imzalandığı ortaya çıkan 14 maddeden oluşan aşağıda özeti verilen mutabakattır: 1. Irak"ın kuzeyinde bulunan bütün Türk birlikleri ve Türk ordusuna bağlı özel kuvvetler, aşamalı olarak Türkiye sınırları içine çekilecek. 2. Türk ordusu bundan böyle hangi gerekçeyle olursa olsun, sınır ötesi harekâtlarda bulunmayacak. PKK/KADEK"in Türkiye"nin egemenlik alanı dışında takip ve bastırılması harekatlarına da son verilecek. 3. PKK/KADEK"e karşı Türkiye devletinin egemenlik alanı içinde yapılacak askeri harekâtlar için, ABD askeri makamlarına haber ve bilgi verilecek, izin alınacak. 4. Eğer Türk Silahlı Kuvvetleri, PKK/KADEK"e karşı ABD askeri makamlarına bilgi vermeden ve izin almadan harekât yapacak olursa, ABD Hükümeti, "Kürt halkına karşı şiddet kullandığı ve soykırım uygulandığı"çerçevesi içinde uyarıda bulunma hakkını kullanabilecek. Bu durumda ABD gerekli gördüğü ambargo ve silahlı müdahale gibi siyasal ve askeri yaptırımları saklı tutacak. 5. Türkiye, ABD"nin İran"a ve diğer Ortadoğu ülkelerine karşı uygulayacağı sınırlı askeri harekâtlara, ABD"nin talep etmesi halinde şartsız olarak üs ve taşıma kolaylıkları sağlayacak, askeri birlik verecek. Türk birliklerinin komuta yetkisi, ABD komutanlığında olacak. 6. Türk ordusunun asker sayısı ve silah kuvveti, ABD"nin uygun bulduğu sayı ve kabiliyete indirilecek, özellikle tank ve ağır silahların miktarı düşürülecek, savaş uçağı sayısı sınırlanacak, bütün silah ve cephane bundan sonra ağırlıklı olarak kısa menzilli taktik savunma kavramına göre ayarlanacak, Türkiye"de bulunan ABD ve NATO irtibat subaylarının görev alanları ve yetkileri genişletilecek. 7. Irak"ın kuzeyinde kurulmuş olan ve "Kürdistan"adı verilen devlet resmen ilan edildikten sonra Türkiye tarafından da resmen tanınacak. Türk devletinin böyle bir devletin kuruluşunu "savaş nedeni"sayan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi ve bu yöndeki politika ve kararları kaldırılacak. 8. Abdullah Öcalan ve diğer dört lideri dışında bütün PKK/KADEK yönetici ve elemanlarına geniş kapsamlı af çıkarılacak. 9. Etnik grupların yasal siyasete katılmaları önündeki bütün yasal kısıtlamalar ve engeller kaldırılacak. Af yasası ile bağlantılı olarak, PKK/KADEK"e yasal siyaset düzleminde yer alma olanağı sağlanacak, hapiste veya dağda bulunan yöneticilerin siyasal mücadeleye katılmaları için gerekli hukuki ve siyasal önlemler alınacak ve uygulanacak. 10. Kamu Reformu Yasası ve Yeni Yerel Yönetim Yasaları hızla çıkartılacak, Tüdrkiye"deki Kürt nüfusun yoğun olarak yaşadığı şehir ve kasabaların belediyelerinin özerkleşmesi süreci kararlı olarak yürütülecek. 11. Türkiye, dört yıl içinde uygulanacak bir planla, üniter devlet yapısını terk ederek, federasyona geçecek. 12. KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, "Arafat modeli"denen uygulamayla devre dışı bırakılacak, Kıbrıs"ta Annan Planı bazı küçük değişikliklerle hayata geçirilecek. 13. Ege kıta sahanlığı konusunda Türkiye, Yunan doktrinine daha esnek davranacak, Türk jetlerinin uçuş alanı daraltılacak, sık sık ortaya çıkan "it dalaşı" sorunu Yunanistan rahatsız edilmeden çözülecek. 14. Türkiye"nin Ermenistan ile ilişkileri normalleştirilecek ve iyileştirilecek, sınır ticaretinde Ermeniler lehinde düzenlemeler yapılacak, Ermenilerin Türkiye"ye gezilerindeki bazı sınırlamalar kaldırılacak. Şimdi dönüp bir daha düşünüldüğünde: Son 6 yılda Türkiye'nin çaresizlikle boğuştuğu girdapda başımıza gelenler ile zamanında TBMM kürsüsünden "AB bir zenginler klubüdür. Bizi o klubün bahçesindeki barakaya bile almazlar." diyen Cumhurbaşkanımızın bugün AKEPE kapatma davasının akabinde AB üyeliğinin önemine vurgu yapması tesadüf olamaz.