“Gülen'i –AKP'Yİ, Bitirme Planı” konusunda –iddialar- yorumlar suçlamalar havalarda uçuşuyor -tozdan dumandan ferman okunmuyor…
Ben ortalık yatışıncaya, neyin ne olduğu –olmadığı, kesimlikle, belli olana kadar, bu safhada - bu konuda – dünkü ve önceki yazdıklarımdan öte, yorum yapmamak isterdim. Aslında doğrusu da budur.
ONLARIN PLANI
Ne var ki, Ortalık yatışmıyor, kasten olayı, kanatıncaya kadar, kaşımak istiyorlar. Zaten, bir süredir başarıyla uygulanan, “Türk Ordusunu yıpratmak planın” özü maksadı da bu… “Ordunun içine de sızmak, Komutanlar arasına nifak sokmak, milletin, ordusuna güvenini sarsmak ve böylece TC.’yi yıkıp ülkeyi ele geçirmek; “hınzır” amaçları da bu! El Hak- başarıya da ulaşıyorlar.
Bu safhada, belge doğrudur – sahtedir münakaşalarına girmek, hüküm vermek için vakit erken… Ancak, benim kanaatim, önceki gün ifade ettiğim gibi, bu “belge olmayan belgenin” –malûm kişiler ve organlar tarafından ortaya (çıkarılması değil) atılması – bunun, aslında TSK’nin, sonra da, TC’nin “bitirme planın” bir parçası olduğu! Ortalığı, o kadar karıştırdılar ki, bu ortam habis emellerine varmak için her zamankinden daha müsait; bu ortamda, “mahşerin süvarileri” alabildiğine at koşturuyorlar: “gün uğursuzların”!
Fethullah Gülen’e atfedilen bir söz var… “TSK’ne karışmak, sızmak değil hakkımızdır” diyor Hoca efendi… Ve Hoca Efendi artık, amaçlarını, açıkça ifade etmeye başladı… O kasetlerde yakalanan tavsiyeleri yerine getirilmekte.
SAVUNMA DURUMU
Şimdi ilk başarıları Genelkurmayı “savunma durumuna” düşürmek… Ve her açıklamasına inanmamak - alaya almak!
Bu konuda objektif olamayacağımı ve hep Ordumdan yana olduğumu –aksi kesinlikle sabit olana kadar bugünkü komutanlara inandığımı – daha ötesi küçük bir ihtimalle, belge gerçek çıksa da, buna karşı vaziyet almayacağımı ifade etmek isterim. Velev ki, Genelkurmayda –kişisel veya kurumsal olarak böyle bir plan hazırlanmış olsun-açık söylemeli; –içeriği değilse bile, amacı doğru değil mi. Son tahlilde de Türkiye’yi ve Cumhuriyetini, irticadan – hangi güç kurtaracak? Türkiye’yi, İran olmaktan, kim kurtaracak? Internet sitelerine – vatansever insanların şu sırada artan endişelerine bakınca Türkiye’nin Cumhuriyetçi-Atatürkçü insanları “tramvay - çoğunluk” demokrasisinden değil Atatürk’ün Ordusundan görev bekliyorlar!
Genelkurmayın açıklamalarına, askeri yargıya inanmıyorlar… Hatta belgenin sahte olup olmadığını belirleyecek Genelkurmayca yaptırılacak, bilimsel kriminal incelemelerin bulgularına da, inanmayacaklar ve sivil “Adli Tıptan” inceleme isteyecekler… Hani şu Hüseyin Üzmez’i aklayan bugünkü Kurumdan.
Olayın sivil yargıya ve savcılara havale edilmesine gelince… Normalde bu da doğru ama “Ergenekon iddianameleri” muvacehesinde ve yargı, maalesef, “bize yakın ve yakın olmayan” Mahkemeler olarak bölünmüşken hangi Mahkeme ve savcılara!
Sadece bu, ülkenin, bugün içine düşürüldüğü vahim durumu göstermeye yeter. Bu durumda Genelkurmayın açıklamalarının, savunmalarının ne kadar hükmü olabilecek… Bu durumda savunmaya geçmek, zaaf alameti olarak algılanıyor! İnönü’nün dediği gibi, “an az eşkıya kadar cesur davranmanın” zamanıdır. Mustafa Kemal’in dediği gibi, en iyi “savunma taarruzdur”… Taarruz gene taarruz! … Gene O'nun sözleriyle, sadece “bu hatta değil-vatan sathında – ama “savunma” değil - “karşı taarruz”!****
Mustafa Kemal Atatürk'ün Garzan'da Kürdistan Meşayihi İzâmından Büyük Şeyhler) Hazreti Ziyaeddin Efendi Hazarîyle (köyde, kasabada yaşayanlar)
arkadaşlarına gönderdirdiği BİLDİRGE:
"Kürdistan'ı Osmanlı Camiasından ayırarak düşmanların kucağına atmaya
çalışanları lanetleyen telgrafnamelerini büyük bir ve sevinçle öğrendik.
Böylece Türk ile Kürt, bu iki öz kardeş, dindaş, el ele vererek mukaddes
birliğini müdafaaya kararlı oldukça, Cenab-ı Allah'ın yardımıyla şüphesiz
vatanımız, bağımsızlığımız kurtulacaktır.
(Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Heyet-i Temsiliyesi namına
Mustafa Kemal Atatürk'ün bildirgesidir. "Atatürk'ün Bütün eserleri" - Kaynak
Yayınları - Cilt: 6, sayfa:149 alıntıdır)