Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Ordusu düşmanlarının, en iyi bildikleri ve yaptıkları, “tezvirat, fesat, nifak” oyunları! Son YAŞ kararlarıyla, Ordumuzun içine, komutanlarımız arasına nifak sokmuş olmalarından endişe ediyorum… En azından, bazı komutanları, övmeleri, diğerlerinin tasfiye edilmelerinden mutlu olmaları istifham işaretleri! İnşallah yanılıyorumdur!
Önceki akşam, CNN’in “Ne oluyor” programında, yanaşma bir yalaka, şişine şişine “faşist ordu vesayeti bitti” diye övündü… Erdoğan’ın ”rest” çekmesiyle, TSK ve Komutanlar dize, adama göre “demokratik hizaya ”getirilmiş!... Şimdiye kadar, Ordudaki terfi ve tayinler hususundaki hem gelenek -teamül, hem de temelde mantıki olan ölçüt, en küçük rütbeden başlayarak, en yüksek rütbe ve makamlara kadar, siciller düşürülen notlarla “eleme” veya “yükselme” idi. Bu sistem, Ordudaki emir- komuta zincirinin devamlılığın sigortası! Doğru; bu sistem başka hiç bir kurumda yok, ama bu başka kurumlar, iltimas-partizanlık - hatta rüşvetle yozlaşmışken, TSK, iç hizmet düzenini ve onurunu, böyle korudu!
Adam açıkça söyledi –TSK Milli Savunma Bakanlığına bağlanmalı ve terfiler, tayinler, herhangi bir devlet kurumunda, Tapu dairesinde, olduğu gibi ve Yargıda da yapılmak istendiği gibi “sivil otorite” tarafından yapılacak… Hatta ve hatta münasip teğmenler, yüzbaşılar, Generalliğe atlayacaklar… Tümgeneraller, Genelkurmay başkanı olabilecekler! Neden olmasın? Almanya’da Hitler onbaşılıktan Başkomutanlığa yükselmedi mi? Netice ne oldu? Önemli değil!
Böylesine bir, Orduya siyaseti sokmanın ve Komutanları, siyasi vesayet altına almanın daniskasıdır! Başka kurumlarda, hatta Emniyette olduğu gibi, Ordunun içine daha kolayca sızılır ve rekabet, ayak kaydırmaca, Hükümete yakınlık “ölçüt” olur!
YAŞ kararlarının, sivil yargıya tabi tutulmasıyla, TSK’nin geleneksel iç hizmet düzeni, alt üst olacak! Açılan davaların sonu gelmeyecek… Ama arzu edilen de bu: “ehlileştirilmiş" bir ordu…
Silahlı Kuvvelerin içine nifak sokmak çabalarının başka bir örneğini, daha önce, Erdoğan ima etmişti; . Bir Hava Orgenerali veya Oramiral, neden Genelkurmay Başkanı olmasın? Doğru: olmalıdır ve olacaktır, ama şu sırada, bunu gündeme getirmenin anlam ve maksadı başka!
MİLLİYETÇİLİK
Ve gene şu sırada, başka nifak tezgâhları işliyor… Aynı adamlar, Mustafa Balbay’ın ve Tuncay Özkan'ın, haklı feryatlarını, Asker ve sivil, Silivri mahkûmları ve şüpheliler arasına da nifak sokmak için, kullanıyorlar ve kullanacaklar.
Oysa Balbay ve Özkan askerler hakkındaki yakalama kararının kaldırılmasından şikâyetçi değiller, şu sırada oynanan hukuk yargı oyunundan şikâyetçiler… İktidar, savcılar ve yargıçlar üzerinde baskı yapıyor; yakalama ve ifade vermeye çağırılmalar oluyor… Bu arada terfi bekleyenler terfi edemiyorlar. Hasan Iğsız Paşa, saf harici ediliyor… Ama “işlev” bitince, maksat hasıl olunca, aynı savcı ve hakimler, yukardan gelen talimat gereği kararlarını, geri alıyorlar… Balbay’ın Özkan’ın arkalarında Ordu yok, İktidarın YAŞ hesapları yok… Ve diğerleri konusunda böyle bir “işleve” ihtiyaç yok! Silivri’de, yan gelip yatacaklar. Böylesine kör göze parmak bir oyun görülmemiştir!
Bir “nifak Tezgâhı” daha: Milliyetçiler arasına Milliyetçilerle, Ulusalcılar ayrımıyla, nifak sokmak, HAYIR cephesini bölmek. Mâlum F Tipi gazete, MHP’nin “ Hayır” cephesinde solcu Ulusalcılarla, CHP, DİSK, KESK’le birlikte saf tutmasını, garipsiyor. “MHP, referandum sonrasında bu davranışının siyasi bedelini ödemek zorunda kalabilir” diyor. Yani, MHP tabanının, bundan rahatsız olacağını ima ediyor…
Bir defa, MHP, rahmetli Türkeş’in belirlediği “Atatürk Milliyetçisi” bir harekettir! Ulusalcılar dedikleri de aynen öyle. Ulusalcalar ve Milliyetçiler, “Üniter Ulus devlette” doğal olarak birleşirler. Aralarında fark yoktur! Farklılıklar olsa bile, şu bağlamda, birleşmeleri, birlikte hareket etmeleri zorunludur… MHP’nin ve CHP'nin de, ileriye matuf, hesapları bir tarafa bırakarak, “HAYIR” cephesinde birleşmeleri, aynı söylemlerde olmaları da zorunludur. MHP’nin, “tabanı”, bu nifak oyununa gelmeyecek kadar sağduyu sahibidir!...
DEMOKRATİK ÖZERKLİK
“Mahşerin süvarisi”, “Demokratik Özerlik” dörtnala… Yukarda sözünü ettiğim yalaka bölücülerin, DTP'nin, şu sırada, bunu dile getirmelerinin, PKK terörünün azmasının, AKP’ye karşı komplo olduğunu, Pakete “HAYIR” cephesi, olduğunu iddia etmez mi! Pes! Ona mı inanalım, patronuna mı? Erdoğan, PKK ve DTP’nin “HAYIR Cephesinde” CHP ve MHP ile birlik olduğunu söyleyip duruyor! ***