PKK’lı teröristlerın “Sayın” onursal liderleri Apo’nun talimatlarıyla dört bir taraftan, Mahmur Kampından, Kandil’den ve Avrupa’dan Türkiye’ye dönmeleri, görülmemiş bir coşkuyla karşılanmaları ve “Liderimizin talimatıyla geldik, pişman değiliz, açılımın öncüleriyiz” demelerine rağmen, Devletin yetkilileri tarafından buyur edilmeleri, cinayetlerinin hesabı sorulmadan hemen serbest bırakılmaları, tarihimizde eşi benzeri, Mütarekede bile görülmemiş bir gaflet, ihanet ve rezalet!
Baykal’ın ve Bahçeli’nin dedikleri gibi, PKK’lılar teslim olmaya gelmediler, Türkiye’yi teslim alıp “Büyük Kürdistanı” gerçekleştirmeye geldiler.. Yakında içeride, kentlerde kanlı eylemler yapmış PKK’lılar da “teslim olup” sorgusuz sualsiz merasimle “Biji Apo” naraları ve PKK bayrakları ile karşılanırlarsa hiç şaşırmayın!
Apo da “Barış için” İmralı’dan salıverilir ve Ankara’da Çankaya’da, kırmızı halılarla karşılanırsa, hiç şaşmayın!
Erdoğan zevkten dört köşe; “Barış için yaptık, arkası gelecek der”... PKK’lıların sınırda karşılamalarındaki coşkunun asıl anlamı, Erdoğan’ı hiç rahatsız etmemiş... Sadece bu, gafletinin işareti.
YA ERGENEKON
Başbakan, eğer hakikaten “toplumsal barış” istiyorsa, “Türk açılımı” yapsa, PKK’lıları bağrına basacağına, Ergenekon rezaletine son verse ve içerideki onurlu insanlara, askerlere de kucak açsa ya! Asıl “toplumsal barış” öyle olur!
Ama Ergenekon davaları da galiba dışarıdan ve içeriden tezgahlanan “açılımın” öncüleri... Tepkileri yumuşatmak, tepki vereceklerı saf dışı bırakmak için!
TERÖR KAZANDI
Anlaşılan bunca şehit boşuna verildi, boş yere kan akıtıldı... Başlanan noktaya geldik... Terörle, döndük dolaştırıldık, gene başa geldik... Erdoğan ve Atalay istedikleri kadar “Apo’yu muhatap almayız” desinler.. Onlar da ABD projesi. İdam mahkumu Apo’nun talimatı gereği “Tezgaha” ortak oldular.
Evet Erdoğan, ‘Barış için’ diyor. Ama yanlış, asıl amacın “Güneydoğu oyları” olduğu malum... Bu açılıma karşı olanları “savaştan nemalananlar” diye suçlayan Erdoğan, bu barış olmayan barışa son verecek açılımdan oy uğruna nemalanmak ister... Ama boşuna; sonunda kazanacak olan DTP-PKK. Eğer o zamana kadar T.C. kalmışsa, “Barışın” Türk Milletine ve Cumhuriyetine, iktidarın onursuzluğundan başka nelere mal olacağını hep birlikte göreceğiz.
Erdoğan iktidarı, bu son gaflet bir yana ülkeyi çok yordu.. PKK’lıları bağrına basarken halkı, çocuklara “lap top” vermekle oyalamak istiyor!
Eğer milletimi tanıyor, Ordusunu biliyorsam, bu ihaneti kolay affetmeyeceklerdir! Ve kayıtlara geçsin diye yazıyorum; bu olay -Ermeni açılımı ve kardeş Azerbaycan’ın bayraklarına ihanet- iktidarın siyasi tabutuna çakılacak nal çivileridir! Türk milleti o kadar idraksiz değildir.
ASKER TARAF
Bu arada MGK bildirisinde adeta iktidarla askerler arasında görüş birliği olduğu izleniminin verilmesi sağlanmış... Ve askerlerin “Ermeni açılımının”, Ermenilerle Azerbaycan arasındaki sorunların çözülmesine hizmet edeceğine inanmaları da... MGK’da terörle mücadeleye devam edileceği vurgulanmış... PKK’lılar içeride ihanete ve cinayete devam ederken, sınır ötesi operasyonlar sonuçsuz kalmayacak mı? Bunca şehidin şimdiye kadar boşuna verildiği anlaşılırken, harekatın devamında dağdaki PKK’lıların alacakları canlarımız, çelişki olmayacak mı?
Merak ediyorum, son güvencemiz olan askerler, acaba “pişmiş aşa” limon sıkmamak mı istiyorlar, liboşları hoşnut mu etmek istiyorlar? Aslında o çorba kazanını devirmenin tam sırası!
Taraf gazetesinin PKK manşetinin yanında, PKK coşkusunu sessizce seyreden adeta korkuluk gibi duran bir Türk askeri vardı...
AZERBAYCAN
Azerbaycan’la Türkiye arasındaki Bayrak krizine, duyulan üzüntü ve kızgınlıkla, Bakü’deki Kafkas İslam Ordusundaki Bakü’de şehit düşenlerin anıtındaki Türk Bayraklarının kaldırılmasına gelince: Azerilerin tepkisi aşırı kaçmış olabilir... Ama Bursa’daki muamele, Azerbaycan’da Türk Bayraklarına yapılsaydı, acaba bizde nasıl tepki gösterilirdi? Gene de inanıyorum gidişat “tek milleti” iki ayrı kısıma ayıramayacaktır.
Bayrak rezaletinin faili “sıfırcı” Ahmet Davutoğlu hoca, bütün bilgiçliği ile Azerbaycan’ın önemini belki bilse de duygusal yönünü muhakkak anlamıyor! Duygusal yönünü muhakkak ki bilmiyor... Bilse Azeri Bayraklarını asla yasaklatmazdı!
Benim Babam Kılıç Ali, -O zaman Yüzbaşı Asaf- Kafkas İslam Ordusunun Komutanı Nuri Paşa’nın yaveri idi... Azeri kardeşlerimle manevi bir bağım var. Ben kişisel olarak çok kahroluyor ve çok üzülüyorum...***
çok güzel değinmişsiniz konuya.tebrik ederim
SAYIN YAZARI TAKDİR VE TEBRİK EDİYORUM.ABD'NİN SÖZLEŞMELİ PERSONELİ OLAN,ABD TALİMATINI AŞAĞILANMA PAHASINA UYGULAYAN ABDULLAH GÜL İLE RTE'NİN GAFLET VE İHANET İÇERİSİNDE OLDUĞUNU SAYIN YAZAR KISADA OLSA ÖZET OLARAK ÇOK GÜZEL İZAH ETMİŞ.İHANET VARSA BEN BABAMI BİLE TANIMAM !
DÜZELTME: 21.10 2009 tarihli belirtilerimde, Şehzade Abdülmecid Efendi'nin Lord Curzon'la görüştüğünü ifade etmişim. Lord Curzon, bu tarihte İngiltere Dışişleri bakanınıdır. Abdülmecid Efendinin bu günkü tarihte görüştüğü kişi , İstanbul'da bulunan İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Webb'dir. Keza, Amiral Webb,9.Ağustos 1919'da Lord Curzon'a gönderdiği raporunda şunları belirtmiştir: "Bugünkü Damat Ferit Başbakanlığındaki Hükümet, kendi ülkesinde zayıf kalmakla beraber, bizim gibi galip devletler bakımından çok geçerlidir." Kaynak: "Ben de Yazdım" Celâl Bayar. cilt: 5, sayfa:182, Belge: 7