1
Mayıs
2025
Perşembe
ANASAYFA

Kendi Tarihinden Utanmak

Sözde aydın entel takımının, sözde "tarihçilerin", başlıca vasıfları, kendi tarihlerinden utanmak… Yanlış söyledim; daha doğrusu, ”kendilerinin” sayamadıkları, “bizim” –Türklüğün “tarihini”, dünya âleme karşı –iftiharla- “utandırmaya”, özel gayret göstermek! Her milletin tarihi efsaneleri vardır… Bunlar ekseriya, gerçek tarihi bir olayın “efsaneleştirilmesidir”. İtalyanların “Romus –Romulus” efsanesi. İngilizlerin “Beowulf”u ve Türklerin “Ergenekon”u! Zamanımızda yaşanan gerçek olaylar da, mesela,” Çanakkale Zaferi” –“ Sakarya Meydan Muharebesi” gibi… Gelecek kuşaklar için gurur “efsaneleri” olacaktır. Tabii entel tarihçiler o, gelecek kuşakların kafalarını bozmazlarsa!

Bu hamasi “efsanelerin” düşmanlarımızdan başka, kime zararı olabilir? Gelin görün ki, bizim “O” aydınlar – Ergenekon gibi eski efsaneleri aşağılamaktan öte, yakın tarihimizin efsaneleşmiş olaylarını da kenarından köşesinden, aşağılamaya başlamışlardır. Gerçek bir efsane olan Kurtuluş Savaşını- Devrimleri hatta Atatürk’ü “sorgulamadan” başlayarak!

FETİH EFSANESİ

İstanbul’un 1453’de “fethi” de “efsaneleşmiş” ama gerçek bir olay! Gazi Süleyman Paşa’nın 1354’de Gelibolu’ya, Rumeli'ye, Avrupa topraklarına geçişi gibi bir dönüm noktası değil, dünyada bir devir değişiminin, Rönesans’ın, dünya tarihçileri tarafından kabul edilmiş başlangıcı!

Bu böyle iken, bakın o entellerden biri Murat Belge, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından açılan “İstanbul’un Fethi Müzesi”ne gitmiş. Der ki: Buradaki panorama bir kuşatma sahnesi gösteriyor.“Gerçeklik” yanılsamasını (tahrifatını) yaratabiliyor. Resimler bence o kadar başarılı değil. Gökyüzü gibi “tarafsız” olmadığı, atalarımızın ne güçlü, ne kahraman kişiler olduğunu bize göstermesi gerektiği için, çoğu “hamaset” örneğinde gördüğümüz gibi, ölçü kaçmış.”

Ben bu müzeyi göremedim. Fakat böyle bir “Fetih Panoraması” gerçekleştirdiği için İstanbul Büyük Şehir Belediyesini tebrik ederim. Daha önce, bir başkaları da –bu “müze fikrini” takdir edecekleri yerde, ayrıntılara takıldılar bazı sahnelerin – üniformaların “otantik-gerçekçi” olmadığını iddia ettiler.

Amerika’da, Amerikan İç savaşının sonucu belirleyici savaşı, 1863’deki “Gettysburg” muharebesini canlandıran bir ”İç Savaş” Müzesi ve savaşın panoraması vardır!.. Kimsenin aklına ayrıntılara takılmak ve müzeyi gezen çocukların, gençlerin akıllarını karıştırmak gelmez!

BELGE'YE GÖRE

Fakat Murat Belge’nin derdi başka, kısacası O Fatih’in –Türklerin 1453’de İstanbul’u fethetmesinden “utanıyor”. Nerdeyse köhne Bizans’tan -bilvasıta şimdiki Yunanlılardan özür dileyecek…”Geri alın Patrikhanenizi, –Constantinopol’unuzu, St. Sofya kilisenizi” diyecek!

Diyor ki: Bu “İstanbul’un Fethi” kutlamalarına, bunun yarı resmî bir bayram günü haline getirilmesine, bir “ulusal” ya da “dinî-ulusal” kıvanç vesilesi yapılmasına öteden beri karşıyım. Bir toplumun payitahtını başka birilerinden zorla aldığını her yıl hatırlaması ve tabii hatırlatması bana çok çiğ bir davranış olarak görünüyor. Hele bu çağın “adabı-ı muaşeret”inde, fetih kutlaması biraz ayıp kaçan bir şey”… Gördünüz mü ukalalıktan öte “aydın” ihanetini? Soykırımı “efsanesi” makbul: Ermenilerden özür dilemek, çağdaşlık! İstanbul’un Fethi “utanç” verici! Bu adamlar ilerde “Çanakkale Zaferinin- 30 Ağustos’un kutlanmasına da “Yunanlılara” ayıp olur diye karşı çıkarlar!

BANDIRMA EFSANESİ

Bir de gerçekleri, “tersinden efsane” yapmak çabaları da var! Geçenlerde Hakan Erdem adlı bir “tarihçi” Mustafa Kemal’in Bandırma Vapuruyla Samsun’a gidişindeki, sözde tarih “mübayenetini” – sorgulamış ve TARAF gazetesinde Ayşe Hür de, Erdem’le sohbetinde, buna yapışmış – “spot” olarak öne çıkarmıştı. Erdem takılmıştı; “Bandırma” gibi “modern” bir gemi, iki günlük yolu, neden üç günde almış ve Samsun’a 19 Mayıs’ta çıkmış?

Ben de yazımda, 19 Mayıs tarihinin doğru olduğunu, Bandırma Vapurunda Mustafa Kemal’in yaveri, amcam Muzaffer Kılıç’tan bildiğimi belirtmiş ve “Erdem, bundan da ne ahkâm çıkarıyor, belli değil. Aklınca bir efsaneyi bozmak ister...” Diye yazmıştım! Gene sorarım; 19 Mayıs doğru tarihtir, ama bu olayın “efsaneleşmiş” olması karşısında, Erdem ve diğerleri anlam çıkarmak isterler? Erdem, Alman tarihçi Prof.Jaecke’yı, Nihal Atsız’ı kaynak gösteriyor… Tarihlerin tartışılması, bir yerde akademik bir sorgulama olabilir… Ancak, Mustafa Kemal’i hiç sevmemiş, aleyhinde kitaplar yazmış olan Atsız, ne derecede güvenilir -bitaraf, bir kaynak? Bugünkü ortamda bu konun irdelenmesi ve “tarafı” malûm “TARAF” ta öne çıkarılması ancak Mustafa Kemal Efsanesine “sataşmak” olarak algılanır!***
 

Yayın Tarihi : 1 Nisan 2009 Çarşamba 11:06:42


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?