1
Mayıs
2025
Perşembe
ANASAYFA

Kıbrıs Canımız

Geçen gün, KKTC’de, bazı densiz, sözde Türkler, Pankartlarla, bağırarak Türkiye’ye “defol” dediler… Adıyla sanıyla h…tir çektiler! Bu eylemlerde Türk bayrakları dalgalanmıyordu, ancak Rum bayrakları vardı. Şimdi de, medet umdukları için, Avrupalılara “defol” bile diyemiyorlar! Ama ortam - zaman - zemin müsait, şu sırada düğmeye basılırcasına, sokaklara döküldüler. Çünkü Türkiye, TSK en zayıf durumda… Geçen gün söylemediler, ama biraz cesaret bulsalar, Adadaki Türk ordusuna da “defol” diyecekler.

Bu sözler, pankartlar, benim bağrıma, düşman hançerinden fazla saplandı. Bu adamlar, aynı celadeti, ne İngilizlere, ne de Rumlara, göstermediler. Şimdi de, medet umdukları için Avrupalılara söyleyemiyorlar! Ama şimdi, zaman-zemin müsait, şu sırada, düğmeye basılırcasına sokaklar döküldüler, çünkü Türkiye, TSK, en zayıf durumda! Mısır’da, Tunus'taki olaylarla bağlantı, var mı? Bilmiyorum ama dikkate şayan bir tesadüf!

BAĞRIMA HANÇER

Kişisel olarak, acım büyük, altmış yıla yakın gazetecilik – yazarlık hayatımda, Kıbrıs Türklerinin mücadelesinde, rahmetli Müftü Dana efendiye Fazıl Küçük’e ve sevgili kardeşim Rauf Denktaş’a naçizane destek oldum.

Sırası gelmişken hatırlatmalıyım:Bu mücadelede rahmetli meslektaşlarımız Ömer Sami Coşar’ın, Selahattin Sonat’ın ve Türkiye’den, Kıbrıslı mücahitlere (bunların arasında Asil Nadir de vardı) yardım için giden askerlerimizin ve tabii, Ecevit'in ve Barış Hareketini başaran askerlerimiz - şehitlerimiz unutulmamalı. Dost düşman unutmamalı!...

Bu mücadelenin, benim için, iki gerekçesi vardı: Önce, dünyanın neresinde Türk varsa- Çin’deki Uygur Türklerinden, Kerkük’teki Türk kardeşlerimize kadar hepsini, desteklemek, dertlerine, kaderlerine ortak olmak, milletçe ilkemiz olmalı… Kıbrıs Türkleri faktörünün hayati önemi var, ama üstüne üstelik Adanın, Türkiye’nin, güvenliği hususunda, hayati önemi var: Bunu idrak etmek için, haritaya bakmak yeter. Kıbrıs, yabancı ellerde, Türkiye’nin, bağrına dayanmış bir “hançer” olur. Ama Türkler –KKTC orada kaldıkça, “yavru vatan” Anavatanın güvenliğini sağlar. Bu açık gerçeği, yabancılar, Yunanlılar, İngilizler ve ABD galiba bizden daha iyi biliyorlar… Yunanistan, Türkiye’yi tehdit etmek için – İngiltere ve ABD’de, kendi stratejik çıkarları, planları gereği, Kıbrıs’a, üsler bulundurmak ve kendi deyimleriyle ”sabit uçak gemisi” olarak, kullanmak isterler.

Hiç kuşkusuz, Kıbrıs Türklerinin hepsi “Türkiye'ye, dolaylı olarak da, Türk Ordusuna defol” diyenler gibi değil… Bu “Talatgiller” Rumlarla, işbirliği yapan Mehmet Ali Talat’ın adamları, Denktaş “yüzde bir” diyor ama galiba %25 soysuz var. İşbirlikçiler, maalesef, hep vardı… Ve bu alçak istisnalar, “kaideyi” yani Kıbrıs Türklerinin büyük çoğunluğunun, Anavatana bağlılıklarını bozamaz, bozmamalıdır.

ERDOĞAN ÖFKESİ

TC Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, bu akıl almaz-kabul edilemez- hakaretler karşısında, hem bir Türk, hem de Başbakan olarak, öfke göstermesi, tabii doğruydu. Ama Erdoğan, dili belası, öfkesine hakim olamadı, ölçüyü kaçırdı ve olayı başka boyutlara taşıdı. Sanki sorun, bir “pazarlama – alış veriş” konusuymuş gibi, “Biz size şu kadar para verdik – şu yardımları yaptık nankörlük yapıyorsunuz” demekle, “Besleme” benzetmesiyle, bütün Kıbrıs Türklerini kırıyor! Düşmana istismar malzemesi çıktı!

Kısacası, olay bir “ticari alışveriş – borç alacak muhasebesi” değildir. Son tahlilde, Türkiye’nin öz çıkarlarıdır. Söz konusu olan!

Hem Kıbrıs konusunda, özellikle Erdoğan AKP iktidara geleli beri, Kıbrıs politikalarında, bugünkü zemini hazırlayan yanlışlar…”Annan Planı” fiyaskosu, unutulmamalı.

Sonuç olarak: bazı ahlaksızların, kendi Anavatanlarına, hakaretlerini asla, sineye çekemeyiz. Ama gene de, bağrımıza taş basarak, düşmanlara daha fazla fırsat vermeyelim! Bakın, Rumlar, Yunanistan bu olayları sevinçle seyrediyorlar. AB de, karışmak için fırsat kolluyor!

VE DE İÇİMİZDEKILER

Sadece dış düşmanlar mı? İçimizdekiler de! Mâlum “Altangillerden” Ahmet, Eski Dışişleri Bakanı Mümtaz Soysal’ın, “Kıbrıs, Türkiye’nindir” demesine takılmış… Nasıl Türklerin olurmuş, Kıbrıslılarınmış! Yani, hem bazı işbirlikçi Türklerin, hem Rumların, davamızı, içinden hançerleyen, aynı iddia!... Bu, herifi na şerif daha da ileri gidiyor. Güya Türkleri kurtarmak için Kıbrıs’a giden Türk ordusuna Rumların dediği gibi “işgalci” diyor… Ve adeta sevinçle, “Bu gidişle, bu kafayla Lefkoşa’da, Kahire görüntüleri yaşanır” tehdidini savunuyor. İçimizde böyleleri oldukça düşmanlara ne hacet!

SONUÇ!

Barış Harekâtından sonra, davamızı dünyaya anlatmak için, rahmetli Mehmet Isvan’ın öncülüyle, dört dilde, bir broşür hazırlamış ve dünyaya dağıtmıştık. Başlığı “Kıbrıs bir ada değildir" idi… Evet Kıbrıs sadece bir ada değildir: bir simgedir. Bundan öte, TC’nin savunma üssüdür - bir fay hattıdır!***

Yayın Tarihi : 8 Şubat 2011 Salı 00:36:36


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?