Nokta mı, Noktalı Virgül mü?

Yüksek Askeri Şura toplantılarında, şimdiye kadar, eşi, emsali görülmemiş “kriz”, şimdilik sona erdi ama bu “nokta” mı, yoksa “noktalı virgül” mü? Kriz, “halının altına mı süpürüldü” tozları sonra ortaya çıkar mı? Ayrıntılar ortaya çıkınca göreceğiz. Ancak önce, şimdilik bir tespitte bulunalım ve kayıtlara geçirelim; bu krizin ve bundan sonraki muhtemel krizlerin sorumlusu Başbakan Erdoğan ve sonra da onu frenleyemeyen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’dür.

Erdoğan, kişisel ve siyasi emelleri, iktidarı açısından, “sakıncalı” gördüğü Orgeneral Hasan Iğsız Paşayı “çizmekle”, orduyu vesayeti almaya çalışmış ve Orduya siyaseti sokmuştur. Bu sırada, Ordu içindeki ayrışmalar konusunda yapılan spekülasyonlar, şüyuu vukuundan beterdir; fareler sakalın üzerinden geçmeye görsün!

Fakat olayın faydası da olmuş, Erdoğan’ın kendi ordusuna bakışı, Ordu düşmanlarının alçaklıkları ve alçakça tasavvurları daha net olarak ortaya çıkmıştır!

YENİ KOMUTA ZİNCİRİ

Orgeneral Işık Koşaner’in Genel Kurmay Başkanı olacağı, zaten belli idi. Bu, değerli Paşa, gelenek ve teamüllere uygun olarak, hak ettiği makama oturmuştur… Fakat Hasan Iğsız paşa Erdoğan tarafından, haksız yere harcanmıştır! Bu Erdoğan’ın hanesine bir “eksi notu”, Iğsız Paşa için bir trajedi, ordu açısından da, bir kayıp, bir firedir!

Bundan başka diğer komutanlar hususunda, sıra ve düzen bozulmuştur. Ancak, terfi eden ve yeni görevlere getirilen komutanların hepsi çok değerlidirler ve yeni makamlarını hak etmişlerdir…

Yeni Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Erdal Ceylanoğlu, 1. Ordu Komutanlığına atanan Orgeneral Hayri Kıvrıkoğlu, Ege Ordusunun yeni komutanı Orgeneral Nusret Taşdeler, hepsi çok değerli komutanlardır. Genelkurmay 2. başkanı Aslan Güner Paşa Gül’den veto yedi ve aynı görevinde kaldı.

Fakat Hasan Iğsız paşanın feda edilmesinden başka, Koşaner’den sonra Genelkurmay Başkanı olması beklenen Necdet Özel’in ve Genelkurmay 2. başkanı Aslan Güner Paşanın önü kapanmış oldu… Bu, herhalde, özellikle, Erdoğan’ı ve Gül’ü memnun etmiştir. Güner Paşayı, anlamlı jestinden dolayı, hiç affetmemişlerdi!

Evet, Kriz şimdilik kapandı ama aslında yaralar kapanmadı! TSK’nin geleneklerine darbe vurulmuş oldu.

Bir tehlike seziyorum: “Malumlar” şimdi Koşaner Paşa’nın arkasını sıvazlayarak, ona sahip çıkmaya ve onu manevi bastıkları altına almaya çalışacaklardır… Bunun işaretlerini veriyorlar…

Taraf gazetesi yazarı, herhalde Ordudan ihraç edilmiş olduğunu tahmin ettiğim Namık Çınar, Kara Kuvvetleri Komutanlığına atanan ve ilerde Genelkurmay Başkanı olması beklenen Orgeneral Necdet Özel’in, Harp okunda devre arkadaşı olduğunu söylüyor, övüyor ve Hilmi Özkök “okulundan” olduğunu ve TSK’ni AB standartlarına çıkaracak generallerden biri olduğunu yazıyor… Ben, Koşaner Paşanın, Özel Paşanın çok yetenekli, devrimci, Atatürk milliyetçisi, generaller olduğuna inanırım. Ordu düşmanı bu adamların methiyesi bir züldür, oyuna gelmeyeceklerdir!

İLK GÖREV

Şimdi Koşaner Paşaya düşen ilk görev, Ordu içinde ve hakkındaki, muğlâk ve müphem kalmış olayları açıklamak, Köstebekleri ortaya çıkarmak ve Orduya güveni, yeniden sağlamaktır. Yoksa tartışmalar, zehirli iddialar devam eder!

Burada Sayın İlker Başbuğ paşaya haksızlık yapılmamalı, O, onurlu, fakat tabir caizse, “yorgun bir savaşçı” olarak, tarihte doğru yerini bulacaktır!

IŞIK PAŞA

Bütün bu kargaşa içinde, Türk Ordusunun onur defterine, adı yazılacak bir General var: Atilla Işık Paşa… .Onurları olmayanlar onurun anlamını bilemezler!
“Güçlü Ordu Güçlü vatan – Güçlü Vatan Güçlü Ordu” – biri birini tamamlayan kavramlar. Bundan sonra da Ordumuzu - gücünü korumak hepimizin görevi… Onursuzlar hariç! ***