1
Mayıs
2025
Perşembe
ANASAYFA

Sezer'in hakkı!

Eğer “3 nokta- .. Siyasi Körler Derneğine” üye değilseniz ve  o, anlamını hepimizin bildiği, “3 Nokta”yı hem de Meclis Kürsüsünden, pervazsıca koyan Başbakan’ın, körü körüne yanlısı değilseniz, 2006'da, Türkiye’yi bekleyen endişe verici bir sonuçla karşılaşacağını, görürsünüz! Bu, “demokratik kaderimiz, makus talihimiz”, Cumhurbaşkanı Sezer’in deyimiyle, “seçmenin tam iradesinin” yansımadığı, bugünkü oy yapısıyla, TBMM ‘nin, Recep Tayyip Erdoğan’ı, Cumhurbaşkanlığına seçmesi olacak!...

"Makus talihimiz” diyorum, çünkü ben Erdoğan’ın, sadece malum üslubu ile değil, zihniyeti, inançları ve özellikle, Türklük ve Türk milleti, üniter milli-devlet anlayışıyla, bu yüce makama, Mustafa Kemal Atatürk’ün o kutsal katına, O’nun halefi olarak çıkmaya, uygun olmadığına inanıyorum… Erdoğan, bu devletin temel taşı olan, Mustafa Kemal’in hep tekrarladığı “Ne Mutlu Türküm diyene” sözlerini, ne Ankara’da ne de Hakkari veya başka bir yörede, göğsünü gererek söylemiş değil! “Değiştim, geliştim” dese bile aksini söylüyor; “Türkiye Türklerindir “ demek yanlıştır “ diyor, kimseye “zorla sen Türk’sün” dedirtilemez diyor ve “alt kimlik- üst kimlik” söylemlerinden taviz veremiyor!

Çünkü, geçmişteki sözleriyle de belli; bunlar gerçek inancı! Ancak, Sezer’in de ifade ettiği gibi, Cumhuriyet'in nitelikleri ve devlet'in temel kurumları ile ilgili dayanağı olmayan açıklamalar yapılması bizleri başka düşüncelere götürmekte! Cumhurbaşkanı yılbaşı konuşmasında vurguladı; “Siyasal kimliği ya da temsil ettiği makam, ne olursa olsun, herkesin, Türkiye Cumhuriyeti’nin değerlerine, kurumlarına, egemenlik haklarına saygı göstermesi ve ülke gerçeklerini doğru değerlendirmesi gerekir.”

VE AHMET NECDET SEZER
Bugün Çankaya’da, o kaleyi, görev döenemi sona erene kadar- muhafaza ve müdafaa etmekte kararlı bir TC Cumhurbaşkanı- Ahmet Necdet Sezer var.. Yeniyıl mesajında söylediklerine kulak verin; “Anayasamıza göre, Türkiye Cumhuriyeti, ülkesi ve ulusuyla bölünmez bir bütündür ve tekil devlet yapısına sahiptir. Kurucu öğe olarak, tek devlet, tek ülke ve tek ulus söz konusudur; bu öğelerden ve tek dil, tek bayrak ülküsünden vazgeçilemez…. Ulusun adı, Yüce Önder'in şu özlü sözünde belirtilmiştir: "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye Halkına Türk Ulusu denir."….

Anayasa'nın başlangıcında ve 2. maddesinde; Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Anayasa'nın Atatürk ulusçuluğuna dayandığı, Türk Ulusu'nun çıkarlarının her türlü etkinliğin üzerinde olduğu belirtilmiştir… Anayasamıza göre, Türk Ulusu, siyasal bir birliktir ve tekil devlet yapısıyla doğrudan ilişkilidir. Ulusal kimlik bilincini yerleştirmeden tekil devlet yapısını korumak olanaksızdır… Anayasa'daki ulusçuluk anlayışı, ırksal ve dinsel öğelere değil, gurur ve övünmede, sevinç ve tasada, hak ve ödevlerde, nimet ve külfette ortaklık ve birlikte yaşama isteği gibi değerlere dayanmaktadır. Geçmişte yaşanan ortak acılar ve sevinçler, birlikte kazanılan zaferler, ülke ve ulus çıkarını her şeyden üstün tutma, ülkü ve amaç birliği, çağdaşlaşma yolunda verilen savaşım bu değerleri oluşturmaktadır… Bunun doğal sonucu olarak Anayasa, "Türk Devleti"ne yurttaşlık bağıyla bağlı olan herkesi "Türk" sayan kuralıyla, birleştirici ve bütünleştirici bir ulusçuluk anlayışını benimsemiştir. Devletin ülkesi ve ulusuyla bölünmez bütünlüğü, çağdaş ulusçuluk anlayışının belirgin niteliklerinden birini oluşturmaktadır.

“Türk Devleti'ne yurttaşlık bağıyla bağlı olan herkesin Türk sayılması, Türk Ulusu'nu oluşturan öğelerin etnik kimliklerinin yadsınması anlamına gelmemektedir… Tam tersine, etnik kökeni, dini ne olursa olsun tüm yurttaşların Türk Ulusu olarak adlandırılması, yurttaşlar arasındaki eşitliğin sağlanması, "çoğunluk" içinde bulunan çeşitli etnik kökenli yurttaşların "azınlık" durumuna düşmesini önleme amacına yöneliktir… Anayasa'daki "Egemenlik kayıtsız koşulsuz Türk Ulusunundur" kuralı da, "Türk Ulusu" kavramının, çoğunluk-azınlık ya da din ve ırk ayrımı yapılmadan yurttaşların tümünü kapsadığını göstermektedir… Türk ulusunun birliğini ve huzurunu bozmaya yönelik uğraşlar, tekil devleti hedef alan girişimlerdir.”

Bu sözler aslında Başbakan’a, en veciz, en doğru, en manidar cevaplardır!…  Eğer “alt kimlik, üst kimlik” sözleriyle, “kimliklerin” Pandora kutusunun kapağını, hele bir TC Başbakanı açarsa, son günlerde görüldüğü gibi, “kimlikler” hatta bölgeler arasında, Hemşinli’lerle Rizeli'ler, Arnavutlar'la Bulgaristan göçmenleri, Türkmen’lerle Çerkezler arasında, hatta Anadolu’larla Rumeli’ler arasında kavgalar çıkar!…

İyi ki, bugün Çankaya’da, Ahmet Necdet Sezer var; görev süresi bitse bile, bu sözleri 2006 yılına damgasını vuracaktır.
“Demokrasi var” diye o yüce makamın, Atatürk’e, Cumhuriyete ve kendi milletine inanmayan ellere geçmesine müsaade edilebilir mi? “Makus talihimizi”, demokrasi içinde, demokratik yollardan yenmek de her halde- mümkün olabilir. Mesela AKP gurubu içindeki milliyetçi ve vatansever milletvekillerinin intibaha gelmeleri sayesinde! …
Türk milleti geçmişte çok acı badirelerden geçti, sağ duyu ve birliğiyle bunları atlattı, düzlüğe çıktı; TC, Atatürk’ün koyduğu temeller üzerinde e “ilelebet Payidar olacaktır… "Ne mutlu Türküm Diyene!”

Yayın Tarihi : 1 Ocak 2006 Pazar 13:47:52


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?