2
Mayıs
2025
Cuma
ANASAYFA

Temiz Eller-Kirli Eller


Başbakan Erdoğan , “Ergenekon ‘çetesi’ “Büyük Gözaltını”, İtalya’daki- Mafyaya karşı “cesur bir savcı” tarafından yürütülen “Temiz Eller” operasyonuna benzetmiş! Bu, çığırından - şirazesinden çıkan “operasyonu” yapmaya başka hiçbir iktidar cesaret edememiş de, AKP başarıyormuş…”

“Tahkikatın selameti” ilkesine, bu operasyonu kendi deyimleriyle , “iplik iplik” dışarıya sızdıranlardan fazla inandığımız için, bu konuyu fazla irdelemek istemem… Herhalde bu ucu açık soruşturma ve tutuklamaların, sekiz aydır, sanıklar yargıç önüne çıkarılmamasında, hem hukuksuzluk, hem adaletsizlik, hem de siyasi maksatlar olduğu ortada! Bu soruşturmaların -tutuklamaların- “Temiz eller” harekâtının, Erdoğan’ın talimatıyla başladığı da, anlaşıldı!

Böyle bir çete, Perihan Mağden hanımın dediği gibi, ucu “Mıossada” kadar bile giden- Berkan'ın dediği gibi, görünenden de büyük bir “Ergenekon” var mı? Mademki Sayın Erdoğan bu konuda kararlı, bir an evvel bitirseler de, bu “Derin Devlet” efsanelerinden kurtulsak. Eğer hakikaten böyle bir çete varsa, suçları sabit olan sanıklar herhalde cezalandırılmalıdır… Ancak o zamana kadar tutuklananların yargıç önüne çıkarılmadan, aylarca “gözaltında” tutulmaları, töhmet altında kalmalarından sorumlu olanlar da, bu hukuk ve insanlık suçundan, yargısız infazdan dolayı bir bedel ödemelidirler!

Fakat buraya kadar da, bir başka “aydınlar” suçu var: Bu durum karşısında, her fırsatta " insan hakları" diye ayağa kalkan, bildiriler yayınlayan “aydınlar”, yazarlar neden susuyorlar-AB neden susuyor; Lagendjık –Olın Rehn, ABD sözcüleri nerdeler? Ortada bir “çifte kriter” durumu var!
Ve bu, aslında milliyetçiliğe karşı saldırıda, neden MHP’nin, Sayın Devlet Bahçeli’nin sesi hiç çıkmıyor?

Ben şahsen üzgünüm, eğer hakikaten, böyle dal budak sarmış bir örgüt kurmuşlarsa, tutuklanan dostlarım neden bana hiç haber vermemişler? Ve üzgünüm ki, bu soruşturmayı yapanlar, neden yaşıtım İlhan Selçuk gibi, sabahın dördünde, beni de içeri almadılar… Bülent Arınç gibi, doğrusu ben de kendimden şüphe ederim!

ÇELİŞKİLER YUMAĞI

Bu konuda “Mağdur ve mağrur”- “hem suçlu hem güçlü” gibi sözler aklıma geliyor Ve tabii, Türklerin “Ergenekon’una" karşı: Şeriat!

Ve başka “resmi çelişkiler” ; Erdoğan, Bakanları ve etrafı; “Yargı milli iradeye karşı gelemez” derken Adalet Bakanı Mehmet Şahin , “yargıya kimse müdahale edemez –talimat veremez ve bu konuya siyaset karıştırmamak” gerekir diyor… Ama Başbakan düğmeye bastığını, talimatı verdiğini, zımnen, itiraf ediyor! “Ergenekoncu”, soldan dönme, Kültür Bakanı Ertuğrul Günay bulaştırdı, sonra da Başbakan: teyit etti… “Parti kapatmak davası Ergenekon soruşturmasını önlemek için açıldı”! Gerçek Devlet adamlarının, pervazsıca söylediklerinin ucunun nereye varacağını bilmeleri gerekir!

Adalet Bakanı, Sayın Mehmet Ali Şahin, cevap vermeli: “Adalete siyasete kim bulaştırıyor?”

Erdoğan ve İktidar bu konuda, çelişkiler içinde çırpındıkça bataklığa daha fazla saplanacaklar… İlhan Selçuk, Doğu Perinçek ve Profesör Kemal Alemdaroğlu’nun tutuklanması talimatını verenler, kendi kazdıkları kuyuya düşecekler!

Tutuklanan İlhan Selçuk la geçmişte karşıya gelmiştik. Onun Atatürk milliyetçiliğinden hiç şüphe etmedim. Perihan Mağden Hanım, eskiden ona taparmış ama şimdi, soruyor ;"Bir zamanlar yazılarına taptığım adam bumuydu esasında" diye!

Maden “hanım” okumadıysa , “Yüzbaşı Sala haddin” kitabını okusun; şimdi birleştiğimiz “ Kuvvayı Milliye” çizgisini orada bulacaktır! O değişmedi, ama seni kim büyüttü “böyle bi perva”? Doğu Perinçek'le de, görüş ayrılıklarımız oldu, ama onunla da, “Kuvvayı Milliye'de” birleştik… Kemal Alemdaroğlu, Laiklik ve Atatürk çizgisinde, cesaretle mücadele eden saygın bir bilim adamı… Bu “kişilikler” ve düşünceler “Ergenekon" saldırısının neye ve kimlere karşı olduğunu gösterdi. Sayın Rauf Denktaş’ın dediği gibi; “Atatürk ilkeleri “ birilerini bir yerlerine batıyor!

TARİHTE BUGÜN

1960’dan, hemen önce. Basının eleştirilerinden bunalan DP İktidarı da, “Tahkikat Encümeni” kurarak basını susturamaya ve gazetecileri tutuklamaya tevessül etmişti. TBMM de bu kanunun çıkarıldığı celsede vardım… İsmet İnönü’nün "Artık sizi ben bile kurtaramam” dediğini dün gibi hatırlarım… Doğrusu, o zaman, bu sözleri yadırgamıştım. Ama haklı çıktı. Hiçbir bakımdan, Erdoğan ve AKP ile kıyaslayamayacağım - ve sevapları hatalarından büyük, fakat demokrasi anlayışları başka olan, DP iktidarını, sonunda güvendikleri halk kalabalıkları da kurtaramadı! O “senin niçin olgumuzu kurban ederiz” diyen halk 27 Mayıs sabahı buharlaşmıştı… AKP’yi sonunda ABD ve AB’de kurtaramayacak… Tanrılar yok etmek istediklerinin, önce akıllarını alırlarmış!

Yayın Tarihi : 23 Mart 2008 Pazar 19:12:12


Bu haber hakkında yorum yazmak ister misiniz?
Yorumlarınız
elsalud IP: 88.251.55.xxx Tarih : 24.03.2008 00:50:23

Sayın Kılıç, Cumhuriyet tarihimizi yaşamış bir kişi olarak geçmişin siyasi arızalarının günümüzdeki tekrarlarını işaretle yaptığınız tespitlere katılmamak elde değil. Yeni üniversiteye giden gençlerimizin çoğu hala Sevr ve Lozan'ın ne olduğunu Kurtuluş savaşımızı nasıl başlattığımızı ve kazandığımızı bilmiyorlar. 2000 yıllık Türk tarihinin son 80 yılını bilmeyenlerin sayısı nüfusumuzun %60. "Tarihini bilmeyenler, onu tekrar yazmak zorunda kalırlar" sözü boşuna söylenmemiştir. Şu anda ABD çıkarları için rol oynayan kuklaları seyrediyoruz. Yıllardır kutuplara ayırıp kendi içinde kavga ettirdikleri bir ulusun, gerçek düşmanı olan ABD'ye karşı birleşme eğilimi, ABD ve onun sermaye güçlerinin Türkiye üzerinde yeni oyunlarına başlamasının nedenidir.